0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
291
Okunma
Fincan Alinin maceraları
Benim kahramanlarım yolun başında güçlü değildir. Ama yürürken dönüşürler.
Hayao Miyazaki
Acemi yazar oturmuş telefonunu tuşlarına basıyor bugün ne saçmalayabilirim diye düşünüyordu o da bu yazıyı okuyanlar gibi tek dostum kitaplar oldu dedi ve önünde duran derin tarih dergisinin sayfalarını karıştırdı dergi bir zaman makinası oldu ve Acemi yazarı içine çekti kahramanımız Fincan Ali eski Türkler devrinde çalışan elinde kopuz dombura türk musiki aletleri bulunan kendi halinde sıradan biriydi onu kahramanlaştıracak olan sizsiniz belkide onun gibi gemilere binecek Denizci Sinbat gibi vira bismillah diyip yola çıkacaksınız fincan Aliye sordular kahraman kimdir Dede Korkuttan Türklere yadigar kalan kopuzun tellerine dokundu şöyle karpuza vurur gibi kopuzun teline değince kopuz şöyle dedi orta Asyadan bir çalgıdır kopuz tüm mazlumlara dostuz bir mazlum yaş dökse biz yok oluruz evet türk musikisinde bağlamanın dedesidir bu kopuz dedi fincan Ali ve Türk milletinin en eski çalgısı budur dedi Haydee dedi vur tellere evlat dedi Bursa Kozahandaki ipekçi Mevlüt Yalova tersanesinde küçük bir takası vardı açık denizlere açılır ipek yolunu takip ederek porselen kumaş ticareti ile uğraşırdı işte kahraman günlük işini hakkı ile yapan insanlardır dedi Fincan Ali ipekçi Mevlüt oğul elini çabuk tut gemiye yüklenecek malzeme sayısı çok insan bir gemi gibi rotayı çiz hedefi belirle rotasız hedefsiz gemi kaybolur
Anne ve babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, zorba ve isyankâr değildi.
Doğduğu gün, öleceği gün ve dirileceği gün ona selam olsun.
Meryem Suresi
Fincan Ali anne ve babasına öf demeyen babası oğul sana ekmek parası bakkal hüseyin amcandan iki ekmek al gel dediği zaman onu ikiletmeyen 15 inde bir yiğit anaya babaya öf demeyenlere selam olsun Korkut babada eski osmanlı aşıklarındandı divan edebiyatına pek çok hizmetleri vardı Nabinin sırdaşı Fuzulinin yoldaşı kalem erbabı yalnız bir derdi vardı Sivasta doğan bu Türk halk ozanının geçirdiği çiçek hastalığı 7 yaşında onun sol gözüne sebep olmuştu evine dostları akranları geldi doktorlar reçete yazsada bilge baba ben amayım yüreğimle görüyorum siz ise bakıyor görmüyor duyuyor anlamıyorsunuz diyince doğru söyleyene ilk önce dostları surat ekşitir Oğuz dede ise köktür biz Türkler oğuz Nesliyiz diyen ipekçi Mevlüt Oğuz Dedenin elini öptü hep beraber iyilikler damlasın göl olsun ahirette bizi karşılasın diyip yola revan oldular öğlen 12 civarö hasta kapısını çaldılar dili dualı dedeler eksik olmasın Oğuz Dede çam sakızı çoban armağanı karınca kararınca duasını etti Selâm sana olsun, Korkut Baba senin
için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü o çok lütufkârdır.İşte böyleydi kimi zaman fincan Ali ilim peşinde koşar kimi zaman amel peşinde ve derdiki Allah Teala Beni anneme hürmetkar kıldı. Beni zorba ve isyankar yapmadı selam olsun
Deniz; uçsuz bucaksız maviliği, dalgaların huzur verici sesi ve derinliklerinde saklı gizemlerle dolu. İnsanoğlunu yüzyıllardır kendine hayran bırakan bu doğa harikası
Devir Moğollar zamanıydı ipek yolu tarihinin Altın çağı Korkut Baba Oğuz Dede ipekçi Mevlüt Selçuklunun Kartal armalı bayrağının göklerde özgürce dalgalandığı bir çağda ticareti güçlendirip yeni yeni insanlarla tanışmak vede Allahın yarattıkları eşsiz güzellikleri görmek için yola çıktılar Cengiz Han siyah doru atı ile Moğollara çağ atlatırken Cengiz gözümün görmediği yerleri fethetmek istiyorum diyordu bu devirde ipek yolu benzeri görülmemiş bir büyüklüğe kavuşacak çinden karadeniz limanlarına irandan Hindistana uzanan tek bir imparatorun egemenliği altındaydı Gökte Allah Teala yerde Moğollar ve Cengiz Han askeri bir güç olarak karakurumdan tebrize tebrizden Bağdata dünyayı titrettiği günlerde tarihin en büyük ve etkili liderlerinden biri olarak ortaya çıktı ve en çok şu sözü ile bilindi At sırtında dünyayı fethetmek kolaydır. Zor olan, attan inip onu yönetmektir. Korkut baba gemide aşçı olmuştu küçük Aliye oğul dedi limandan balık al Ali almam demedi itiraz etmedi baş eğdi bu büyüklere karşı bir terbiyeydi ah insanoğlu ah hiç bir zaman değişmedin ilk gün neyse bugünde osun sevinç ile balıkları getirsede Korkut dedenin yüzü ekşidi balıkları iade için balıkçıya götüren Ali çuprayla dövüldü zalim balıkçı küçük çocuğun elini Ana baba dayağı yemeyen Ali ilk dayağı o gün yedi Korkut Baba oğul dedi insanlar doğruya doğruluğa düşmandır dünyada doğrunun cezası ahirette ise ödülü vardır
Beni, nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti.
Meryem suresi
Oğuz dede hem kopuzun teline vurdu gemide Moğol ülkesine yol alan insanlar onu dinledi gönülden söz söyleyen insanlar baştan eksik olmaya oğuz dede diyince Alinin gözünde bir tek damla yaş görünce oğuz dede Alim ehlibeyt gibi ol Ali gibi namaz kıl o namaz kılınca etini kılıçla doğrasalar Allahtan başkasını hissetmezdi fincan Ali bincan Ali namazını kıldı balıkçıdan yediği dayağı Allah Tealaya şikayet etti zaman on üçüncü Yüzyıl yer Moğol ülkesi idi Moğollar için kimisi en çok zulüm eden devlettir kimiside Cengiz için cihan lideri diyordu Moğollar bir bozkır gücü olarak ortaya çıktılar Macaristandan Kızıldenize uzanan muazzam bir güç kurdular arkada çok katliamlar yapılıp cesetlerden kuleler inşa edildiği bu dönemde birde Cengiz Yasaları vardı iki kişi Cengizin valilerinin önüne çıkarıldı israili firavundan kurtaran Hak Teala küçük Alinin namazını görüp duasını kabul etmişti Cengizin ülkesinde kanun belliydi Kim bilerek yalan söyler veya sibirhazlıkla uğraşır veya bir başkasını gözetler veya kavga eden iki kişinin arasına girer veya bir kimseye başka birine karşı yardım ederse ölümle cezalandırılır müşterisini çuprayla dövüp elini kıran Münafık ise başı kesilerek hakettiğini bulmuştu Allah Teala en iyi intikamı alır kullarını gözüyaşlı bırakmaz
Türklerden dünyaya yayılan halı ve kilimler her motifte ayrı bir hikaye barındırıyor
İpekçi Mevlüd amca Kozahandaki dükkanı yareni yoldaşı eşine emanet edeli vede Hatçe kadının oğlu ve kocasına veda edeli tam bir yıl olmuştu Selçukluda deniz yolculukları hem kültürleri birbirine taşır hemde hastalıkları ve binlerce teknolojiyi taşınan yükler arasında Türk kilimleri Türk atları ve binlerce ipek kumaş taşınırdı Korkut baba sordu o kadar ithal edilecek malımız var fakat biz ithalat birincisiyiz çayı bile çinden ithal ediyoruz dedi selçuklu devleti Allahu Ekber seslerini en gür sesle okur hutbelerden Melikşahın sesi Alparslanın sesi yankılanırdı Melikşah hac yollarını ele geçirerek çok tecrübeli bir devlet adamıydı Türk kültür ve uygarlığının Orta Asyada kök salmasını sağladı urfada Hatçe Kadın Bismillah diyip kilim tezgahının kapısını açtı eli sanatlı yüreği maharetli bu Selçuklu kadını makinasını çalıştırdı Urfada Hanlarda Kervanlarda sanayinin iki temel unsuru vardı birisi ipekçilik ikincisi demircilikti Hünerli Türk kadını ipek kumaştan gömlek dokur ipeği ustalıkla halıya nakışlarlardı halı dokuma yarışı düzenlenir Türklerden dünyaya yayılan halılar evlerin baş köşesine konur demirden yapılan silahlar Türke savaşta yaren olurdu Hatçe kadında tam bir yıl olmuştu çocuğundan kocasından ayrılalı ve o da hüznünü işleyecekti Türk halısına
Öyle sakin durduğumuza bakma
Habersizce kopan fırtınalara benzeriz
Tarkan
Hatçe kadın fatma khatuna seslendi fatma dedi erkekler bizi öyle eli hamurlu zannetmesin biz Muhammed ve Alileri yetiştiren analarız sessiz kopan bir fırtınaya benzer Türk kadını Hee ya doğru söylersin ana onlar savaşta yiğidin yoldaşıdır ayrılık zamanı en ağır hasreti onlar çeker imanın güzellikleriyle islamın nimetleriyle Türk kadını khatunu iyiden kötüyü ayırır sarraf aklı vardır onda
O esnada uzak diyarların rotasını izleyen Temel kaptanın gemisinde kürt yiğidi ve eri Agit Kawa namı diğer demir Kawa son yaptığı kılıcı havaya kaldırdı adete güneşte parıldıyordu maharetli usta işiydi
Agit Kawa oğuz dedenin yetiştirdiği kürt insanı ve kürt halkının son cengaveridi kara göründü kaptan dedi bir selçuklu gemisi tarihin iz bırakan devleri idi bu gemiler büyüklükleri ile 5 km den belli olur
Gemi ipek yolunun son fetihçileri olan Kalmukların ülkesine varmak üzereydi Kalmuk ülkesi toy hazırlığı savaş kararı varmak üzereydi Moğollar hunharca her obaya saldırırken Türkler boş duramazdı
Geminin durduğu stop ettiği yer Moğolistanın batısındaydı Kalmuklar Avrupanın tek budist devletiydi yöresel kıyafetleri simsiyah atları ile Kalmuk devleti 15.yy da kazak insanının atasıydı
Tahammül etmek zafere ulaşmak için ilk şarttır. Zaferin büyüklüğü, mücadelenin zorluğu ile ölçülür. Sabır, boyun eğmek değil, mücadele etmektir. Hz. Ömer
Oğuz dede teslim olmak esarettir bazı şeyler için mücadele etmeye değmesede Türk insanı için asıl hayat mücadele için geçen ömürdür dedi gök girsin kızıl çıksın diyerek Allah Teala insan olanı korusun diyerek kılıcını kınından çıkararak Ya Hak diyerek düşmanın başına çaldı Korkut baba Zaferin ilk şartı mücadele etmektir diyerek zaferin büyüklüğü mücadelenizin büyüklüğü ile ölçülür diyerek arkasında duran Aliye işaret etti Demirci Kawa bağırdı bağımsız Kürdistan Bağımsız Kürt devleti Ali bağırdı yaşasın Türk ve Turan halkları diyerek düşmana gaza ve cihat etti fakat biz boyun eğmedik mücadele ettik bizim için sabır bboyun eğmek değil mücadele ettik desede Bir Moğol kavmi olan Kalmuklar tarafından esir alındılar oğuz Dede Buda inancına sahip olan Kalmuklar tarafından Şehit edildi şehit olması evlanı Kawanın elinde oldu ona Kürt insanını ve bağımsız kürt devletini anlattı evlat dedi bağımsız kürt devletini kurmak elbet kürt insanının en doğal hakkıdır fakat buna türkler kendi ülkesinde asla izin vermez bu iki kardeşi birbirinden ayırır hayır değil şer olur fakat başka bir sınırda milli sınırların dışında kurulan kürt devletini ilk önce Türkler destekler evet kılıçlar kalktı oğuz dede için bağımsız turan ve bağımsız kürdistan sesleri gök kubbede yankılandı
Yürüdüğün her yol aynı yere çıkıyorsa, farklı bir yol bulmak için gitme zamanı gelmiştir.
İnsan ömrü boyunca bir yoldadır evlat diyordu Korkut baba acısı taze olan oğuz dedenin torunu evladı agit Kawaya doğrudur diye cevap verdi Kawa kürtçe konuştu baba dedi insanın yolu hayat boyu devam eder diyordu bu yolculukta Selçuklu gemisi taylanddan japonya asyanın en kuytu köşelerinden en kalabalik bölgelerine tam yedi sefer yaptılar Hatça kadını gönül ipliği ile nakışladığı kilimleri çine pekine dört diyara yayıldı bir kadın dedi korkut baba dünyanın en kalabalık ordusudur dedi oğlu Aliye unutma evlat Sevilmeyen yol kalabalık zamanlarda bile ıssızdır yanında seni seven bir dostun yoksa o insan dünyanın en yalnız kişisidir geminin izlediği ipek yolu rotası o yıllarda 6500 km lik uzunca bir yola sahipti kültür eğitim medeniyet yoluydu Kaşgar Semerkand Antakya istanbul Nişabur Bağdat Şam gibi kadim şehirler hep bu güzergâhta sıralanmıştı ipekçi Mevlütün hanımı fatma Khatun çırakları Alinin hem kopuzunu ve hem gönül dilini severler ne oğulları olmuştu yıllarca nede kızları ve Aliyi oğulları gibi kabul etmişlerdi Bir kere yolunuzu kaybedeceğinize, iki kere yolunuzu sorun diyen Fatma Khatunun öğüdü ile gobi ve taklamakan çölünü aşa aşa budist yahudi ıstavroz demeden gördüğü çöl insanlarına şehirde büyük ilim sahibi diye tabir edilenlere sora sora Türk porselen sanatında mahir bir usta oldu yol öğretir yol geliştirir yeterki iste
Sanat doğanın içindedir; sanatçı, onu ordan çıkarabilendir.
Albert DÜRER
Ali lakabı fincan Ali senden benden biri belki hepinizin içinizde bir Ali bir Muhammed var fakat bazen öldürüyor bazen ona teslim oluyorsunuz hepiniz Aliyi Muhammedi bulun ona teslim olun dedi bizim fincan Ali ve devam etti ilk dersti gemiden dönüşte küçük bir sanat odası açtı bizim Kawa insanlara demirciliği Ali el sanatlarını öğretti insanlara kürt türk birleşecek insanlara ilim öğreteceklerdi Ali korkuya kapılmayın mallar canlar gidici aklın ve sinelerinizin içindeki kalıcıdır ve ancak noksanlık anında sabredenler müjdelenir diyordu porselen özel bir kilden ortalama kalıplama kurutma ve fırınlama gibi selçuklu teknolojisi ile ürettiği el mahareti ile şekillendirdiği seramik örneklerini gösterdi üzerine anne duası ve besmelenin şifa veren gücü sinmişti işlerin hangisi olursa olsun besmele-i şerîfe ile başlanmazsa hayrına ve nâil olunamaz, bereketsiz kalır dedi öğrencilere hadisi şerif okuyarak bu porselen ilk kez çinin Han hanedanlığı döneminde MÖ 206 tarihinde ortaya çıkmış ipek yolu ile çine asyaya giden gemiler çinli japonyalı maharetli ustalar ile bilgi alışverişi yaparak onlara atçılık ve demircilik öğrenirken ismini Aliden alan Türkler onlardan çay porselen ve barut ilmini öğrenmişlerdi
İnsanın en yararlısı, insana yararlı olandır.
Mevlana
İnsan çözümlenemez öngörülemez bir varlıktır en iyi insan kimseye zararı dokunmayandır her insan bir hikayedir iyi anlatırsanız destan olur en güzel hisseyi yine bize insanlar anlatır dinlemeyi bilene
Hey gidi hey fincan Alide tarihe karıştı güzel huyları güzel amelleri ile ilk önce sanat atölyeleri açtı selçuklu diyarında kitaplar onu anlattı masallar onu söyledi o ise üstün insan içinizdedir onu bulun dedi
Edep sevmekten her zaman önce gelir diyen babası Korkut baba oğul insan dilden dile dolaşan türkülere benzer diyerek son kez dede korkutun mirası kopuza sarıldı dillerde son bir türkü bıraktı
Unutmayın İnsanlık merhamet üzerine kuruludur diyen Korkut baba antik çağların en kara hastalığı vebaya yakıldı ortaçağda bu hastalık her girdiği köyü yakıp yıktı savaştan daha çok insanı yok etti savaşta ölmeyen vebaya teslim oldu
Onların hikayesini yazan selçuklu coğrafyasını gezen ipek yolunu keşfeden von Richtofer ipek yolunu için şunları dedi diyecekti ipek yolunda ticareti yapılan tek meta ipek değildi ipekten sonra at ticareti en önemlisiydi Evet hiç evlenmedi fincan Ali insanlara at binmeyi yaraları sarmayı öğretti annesi kilim ördü birlikte yaşadılar onların destanı için Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk’ün eli, yendiği insanların yarasını sarmakta da ustadır. Lord Byron yazabildiysek ne mutlu bize