Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
duygunun.kalemi
duygunun.kalemi

Bölüm 9 – Türkmenoğlu Hoca – Dilden Dile Gezen Ezgi

Yorum

Bölüm 9 – Türkmenoğlu Hoca – Dilden Dile Gezen Ezgi

( 1 kişi )

1

Yorum

2

Beğeni

5,0

Puan

136

Okunma

Bölüm 9 – Türkmenoğlu Hoca – Dilden Dile Gezen Ezgi


Demir Hoca’nın bıraktığı o sıcak çeliğin yankısı, bir gün Türkmenoğlu’nun sazına karıştı.
Çeliğin içinden çıkan o sıcaklık, bu kez bir ezgiye dönüştü.
Çünkü şiir bazen bir kelimeyle değil, bir sesle doğardı.

Türkmenoğlu Hoca için şiir, bir kelimeden öte bir sestir.
O ses bazen bir çocuğun gülüşünde, bazen bir annenin duasında, bazen de rüzgârın uğultusunda yankılanır.
Onun dizelerinde kelimeler yürümez, ezgiler yürür.
Her mısra bir nota gibi akar ve o notalar birleştiğinde insanın içini ısıtan bir türküye dönüşür.

Küçük yaşta dinlediği halk ezgileri kalbinde bir sızı gibi kalmıştı.
Yıllar geçtikçe o sızı kelimeye dönüştü ve şiire karıştı.
Türkmenoğlu hiçbir zaman kelimeleri yazmak için yazmadı.
O sadece duymak için yazdı.
Çünkü onun kalemiyle dili arasında bir sazın teli kadar ince bir bağ vardı.
Birini titrettiğinde, diğeri mutlaka ses verirdi.

Bir gün bir dostu ona dedi ki,
“Senin şiirlerin okunmaz, söylenir.”
O an gülümsedi, çünkü biliyordu bu cümle onun en sessiz gerçeğiydi.
Şiirinde bir melodi, bir nefes, bir titreşim vardı.
Kelimeler bir araya geldiğinde sanki bir kervan yola çıkıyor, bir dağ yankı veriyor, bir insan kalbi yeniden çarpıyordu.

Ama bir gece, defterinin başında sustu.
Kalemini kaldırdı, bir şeyler yazmak istedi ama hiçbir ses duymadı.
Sanki içindeki ezgi birdenbire kaybolmuştu.
O sessizlik, bir anlığına tüm dünyayı susturdu.
Karanlıkta sadece kendi nefesini duydu,
ve ilk kez yazmak değil, duymak zor geldi ona.
Sonra bir an… dışarıdan bir bebek ağlaması, bir köy köpeğinin sesi, bir yaşlının öksürüğü geldi kulağına.
O sesler birleştiğinde içinden bir türkü doğdu yeniden.
Anladı ki, insan sustuğunda bile hayat şarkı söylemeye devam eder.
Ve o an yeniden yazmaya başladı.

O sessizlik içinde kendi sesini değil, halkın sesini duydu.
Bir nine duasını fısıldıyor, bir çocuk mısra söylüyor, bir genç rüzgârla konuşuyordu.
O yüzden şiirleri hep dilden dile dolaşıyordu.
Çünkü yazdığı her kelime, birine ait bir hikâyeden doğuyordu.

Bir gün kalemini defterin kenarına bıraktı.
Ve içinden bir cümle geçti:
“Ben kelimeleri değil, insanları birleştiriyorum. Çünkü ses hepimizin ortak dili.”

Türkmenoğlu o an anladı,
bir ezgi ne kadar çok dilden geçerse o kadar insana dokunur.
Ve şiir de ancak o kadar gerçek olur.

Sabah olduğunda penceresinden içeri giren ışıkla birlikte defterine bir mısra daha yazdı:
“Her ses bir kalpten geçer, her kalp bir ezgi taşır.”

Sonra sustu.
Ama o sessizlikte bile bir melodi vardı.
Ve o an anladı ki, insanın içindeki ezgi sustuğunda, dünya da sessiz kalır.

İsmail Gökkuş
devam edecekBölüm 9 – Türkmenoğlu Hoca – Dilden Dile Gezen Ezgi

Demir Hoca’nın bıraktığı o sıcak çeliğin yankısı, bir gün Türkmenoğlu’nun sazına karıştı.
Çeliğin içinden çıkan o sıcaklık, bu kez bir ezgiye dönüştü.
Çünkü şiir bazen bir kelimeyle değil, bir sesle doğardı.

Türkmenoğlu Hoca için şiir, bir kelimeden öte bir sestir.
O ses bazen bir çocuğun gülüşünde, bazen bir annenin duasında, bazen de rüzgârın uğultusunda yankılanır.
Onun dizelerinde kelimeler yürümez, ezgiler yürür.
Her mısra bir nota gibi akar ve o notalar birleştiğinde insanın içini ısıtan bir türküye dönüşür.

Küçük yaşta dinlediği halk ezgileri kalbinde bir sızı gibi kalmıştı.
Yıllar geçtikçe o sızı kelimeye dönüştü ve şiire karıştı.
Türkmenoğlu hiçbir zaman kelimeleri yazmak için yazmadı.
O sadece duymak için yazdı.
Çünkü onun kalemiyle dili arasında bir sazın teli kadar ince bir bağ vardı.
Birini titrettiğinde, diğeri mutlaka ses verirdi.

Bir gün bir dostu ona dedi ki,
“Senin şiirlerin okunmaz, söylenir.”
O an gülümsedi, çünkü biliyordu bu cümle onun en sessiz gerçeğiydi.
Şiirinde bir melodi, bir nefes, bir titreşim vardı.
Kelimeler bir araya geldiğinde sanki bir kervan yola çıkıyor, bir dağ yankı veriyor, bir insan kalbi yeniden çarpıyordu.

Ama bir gece, defterinin başında sustu.
Kalemini kaldırdı, bir şeyler yazmak istedi ama hiçbir ses duymadı.
Sanki içindeki ezgi birdenbire kaybolmuştu.
O sessizlik, bir anlığına tüm dünyayı susturdu.
Karanlıkta sadece kendi nefesini duydu,
ve ilk kez yazmak değil, duymak zor geldi ona.
Sonra bir an… dışarıdan bir bebek ağlaması, bir köy köpeğinin sesi, bir yaşlının öksürüğü geldi kulağına.
O sesler birleştiğinde içinden bir türkü doğdu yeniden.
Anladı ki, insan sustuğunda bile hayat şarkı söylemeye devam eder.
Ve o an yeniden yazmaya başladı.

O sessizlik içinde kendi sesini değil, halkın sesini duydu.
Bir nine duasını fısıldıyor, bir çocuk mısra söylüyor, bir genç rüzgârla konuşuyordu.
O yüzden şiirleri hep dilden dile dolaşıyordu.
Çünkü yazdığı her kelime, birine ait bir hikâyeden doğuyordu.

Bir gün kalemini defterin kenarına bıraktı.
Ve içinden bir cümle geçti:
“Ben kelimeleri değil, insanları birleştiriyorum. Çünkü ses hepimizin ortak dili.”

Türkmenoğlu o an anladı,
bir ezgi ne kadar çok dilden geçerse o kadar insana dokunur.
Ve şiir de ancak o kadar gerçek olur.

Sabah olduğunda penceresinden içeri giren ışıkla birlikte defterine bir mısra daha yazdı:
“Her ses bir kalpten geçer, her kalp bir ezgi taşır.”

Sonra sustu.
Ama o sessizlikte bile bir melodi vardı.
Ve o an anladı ki, insanın içindeki ezgi sustuğunda, dünya da sessiz kalır.

İsmail Gökkuş
devam edecek

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Bölüm 9 – türkmenoğlu hoca – dilden dile gezen ezgi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bölüm 9 – türkmenoğlu hoca – dilden dile gezen ezgi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bölüm 9 – Türkmenoğlu Hoca – Dilden Dile Gezen Ezgi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ŞÜKRÜ ATAY
ŞÜKRÜ ATAY, @sukruatay
15.10.2025 00:53:13
5 puan verdi
Saygıdeğer İsmail Gökkuş üstadım,
"Dilden Dile Gezen Ezgi" başlıklı paylaşımın için ne kadar teşekkür etsem azdır, sağolun varolun.
“Senin şiirlerin okunmaz, söylenir.” ifadesini kullanmışsınız. Kalbimi okurcasına yazmışsınız çünkü ben mümkün olduğunca yazdığım şiirleri kendim seslendirme yapamasam da mutlaka besteli bir video yapmaya çalışıyorum daha kalıcı olmasını düşündüğüm için.
Şiir yazılabilecek güncel konularda dahil her konuda yazmaya çalışıyorum.
Tâbi ki bazen ilham gelmediği olsa da çok uzun sürmüyor diyebilirim.
Bu güzel paylaşımın için sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum sağolun varolun.
En kalbî selam, sevgi ve saygılarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL