0
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
173
Okunma

Para maddi dünyanın ölçüsüdür. Katı, tartılabilir, sayılabilir. Bir anahtardır; kapalı kapıları açar, bedenin somut açlığını doyurur, çıplak taşlar üzerine bir çatı çeker. Yoksulluğun bıçak sırtı keskinliği bunun kanıtıdır. Açlığın kemirdiği mide, ilaçsız geçen geceler, ödenemeyen borçların ağırlığı, sosyal dışlanmanın utancı… Bunlar umutsuzluğun karanlık kuyularını kazar.
Parasızlık ; bedenin ve ruhun acil bir çığlığıdır, asla hafife alınamaz. Varoluşun temel güvenliği sarsılır.
Ama… ‘Para var, huzur var’ savı, insan ruhunun karmaşık topografyasını görmezden gelen büyük bir yanılgıdır. Cüzdandaki sayılar, ruhun o dipsiz kuyusuna dökülen boş rakamlardan ibarettir. Banka hesabı şiştikçe, genişleyen sadece sayılar değildir; yalnızlığın geniş ovaları, bitmek bilmez beklentilerin dağ sıraları ve kim olmak gerektiğine dair dayanılmaz bir baskı da büyür. Paranın sağladığı rahatlık, sığınaktır; içsel huzur ise sığınağın içinde yakılan, anlam ve sıcaklık veren ateştir. O ateş parayla tutuşturulamaz. Anlamın derinliği, sevginin dokunuşu, iç dengenin sessiz gücü, piyasa değeri olmayan hazinelerdir. Onlar satın alınamaz, sadece yaşanır ve beslenir.
Burada devreye giren, paranın kesinlikle ölçemeyeceği, kıyaslayamayacağı bir başka gerçeklik vurur insanın yüzüne: Koşulsuz Saf Sevgi...
Koşulsuz sevgi, dünyanın ölçülerine sığmaz. Hesap defterlerinde, borç-alacak dengelerinde, karşılık beklemenin soğuk mantığında yeri yoktur. O, bir nehir gibi akar. Beklentisiz, kayıt düşülmemiş, borç hanesine yazılmamış. Varlığıyla bir armağandır; yokluğuyla açılan boşluk, tüm banka hesaplarının dolduramayacağı bir uçurumdur. Paranın açtığı kapıların ardında genellikle bir alışveriş, bir takas vardır. Koşulsuz sevginin kapısı ise zaten ardına kadar açıktır; içeri giren, sadece ‘olduğu’ için kabul görür. Başarısızlıkta, düşüşte, güçsüzlükte bile orada durur. Bu sevgi, insanın en derin yarasına ait olamama, değersiz hissetme korkusuna sürülen merhemdir. Paranın sağladığı güvenlik geçici bir sığınaksa, koşulsuz sevginin verdiği güven, toprağın altındaki kayaya çakılan bir kazıktır.
Özgürlüğün Zenginliği: Paranın sağladığı hareket özgürlüğünün ötesinde bir özgürlüktür bu. Koşulsuz sevildiğini bilmenin verdiği, kendini saklama, rol yapma zorunluluğundan kurtulma özgürlüğü. ‘Olduğun gibi görünme’ lüksüdür.
Anlamın Derinliği: Yaşamın anlamı, banka hesap özetinde değil, o koşulsuz sevginin içinde yatar. Birine derinden, beklentisizce bağlanmak ve aynı şekilde bağlanılmak, varoluşa kök saldırır. Bu bağ, paranın ölçtüğü sahip olmayı değil, ait olmanın sarsılmaz temelini inşa eder.
İçsel Direnç: Dünyanın fırtınaları , maddi sıkıntılar, hayal kırıklıkları, kayıplar , koşulsuz sevginin sığınağında bulunan iç güç, paranın sağlayamayacağı bir direnç kaynağıdır. Bu sevgi, ruhun kalesidir.
Ölçülemez Değer: Koşulsuz sevginin ‘değeri’, rakamlarla ifade edilemez. Onun varlığı, insanı zengin kılan en saf, en kalıcı ve en insani hazinedir. Paranın satın aldığı hiçbir nesne, bu duygunun yerini alamaz.
Paranın gerekliliğini tanımak, dünyada insanca var olmanın temel şartını kabul etmektir. Onu küçümsemek, yoksulluğun gerçek acısını göz ardı etmektir. Ancak, paranın kutsanmasına teslim olmak, insan ruhunun en değerli hazinelerini ,anlamı, içsel huzuru ve koşulsuz sevginin verdiği o eşsiz zenginliği gözden kaçırmaktır.
Gerçek insanî zenginlik, paradan gelen rahatlık ile koşulsuz sevgiden doğan derinlik arasındaki o ince dengede değil, bu ikisinin farkını bilen bilgelikte ve kalbi koşulsuz sevgiyle dolu olanın sahip olduğu ölçülemez varlık hissinde saklıdır. Zenginlik, cüzdanda değil, sevginin dokunduğu ve dokunulduğu yürektedir. Orada, para ölçüsünün çok ötesinde, insanı gerçekten var eden ve zengin kılan bir hazine yatar.
Para yaşamak için amaç değil sadece araçtır.
Çağdaş DURMAZ
5.0
100% (1)