2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
156
Okunma

Evet…
Bazen hayat tam da senin söylediğin gibi sessizlikle konuşur bize.
Biz, kendi gürültümüzle, kendi telaşımızla ve sürekli bir “yapmam gerekenler” listesiyle doluyuz; koşuyor, hesaplıyor, anlamaya çalışıyoruz.
Ama o sessizlik…
İşte o sessizlik, ruhun en derin köşelerine dokunan, kalbin göremediğini gösteren, aklınla fark edemediğini hissettiren bir öğretmendir.
Allah bazen yolları tıkar, planları bozar, kayıplar yaşatır; biz bunu kayıp, kırılma, başarısızlık olarak algılarız.
Oysa her kapanan kapı, her dağılan düzen, her geciken arz, bizi kendi içimize, kendi özümüze ve en önemlisi O’na çeker.
Çünkü bazen en güçlü sözler sessizliktedir, en derin cevaplar görünmez olandır.
İnsanlardan uzaklaşmak, yalnız kalmak; kalbinin titreyen, kırgın, yorgun ama hâlâ arayan yanını duymak içindir.
Hayatın dağıldığını düşündüğün anlar, aslında yeniden şekillendiğin anlardır. Kalbin kırgın, aklın yorulmuş gibi görünse de, her karmaşa bir düzenin başlangıcıdır; her kayıp, bir kurtuluşun habercisidir.
Allah, seni susturur ki sen O’nu işitesin; seni durdurur ki sen kendi yolunu fark edesin; seni bekletir ki kalbinle görmeyi öğrenesin. Her gecikme bir hikmettir, her sessizlik bir cevaptır, her zorluk bir öğretmendir.
Ve işte en büyüğü
Sabrın, farkındalığın ve sessizliğe kulak vermen, seni kendi özüne, kendi ruhuna ve Allah’a yaklaştırır.
Çünkü O, en çok sessizliğin içinde konuşur; sözlerin yetmediği, aklın anlamadığı yerde… ve sen ne kadar susarsan, kalbin o kadar çok duyar, ruhun o kadar çok hisseder.
İşte o zaman anlarsın ki
Dağınıklık sandığın hayat, aslında seni yeni bir hayatın kapısına çekiyordur. Kırılmış gibi hissettiğin kalp, aslında daha derin bir sevgiye, daha güçlü bir inanca açılıyordur.
Ve kayıplar, gecikmeler, engeller… hepsi, senin için yazılmış en değerli hikâyelerdir.
Yeter ki durup dinleyesin.
Yeter ki sessizliği duymayı öğrenesin. Çünkü Allah, en çok sessizliğin içinde konuşur.
Ve sen ne kadar susarsan, O’nun sesi o kadar net duyulur ve hissedilir.
S.K..
5.0
100% (2)