0
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
158
Okunma

Yaya geçidinde, kendisine yol verilmesini bekleyen insanlara kızar, hatta içinden de olsa hakaretler bile savurabilir bazı sürücüler.
Toplu ulaşım araçlarında, kendisinden yer vermesini beklediğini ima eden yaşlı, engelli ya da hamile birine içinden de olsa öfkelenerek, anlamazdan gelmeye çalışır bazılarımız.
Toplumda, bir sohbet anında, toplantıda, tartışmada; başkalarının da konuşmaya hakkı olduklarını hiçe sayıp, sözünü kesmek zorunda kaldıklarında öfkelenir bazıları.
Trafikte, eğlence yerinde, çarşıda, pazarda; kural dışı bir hareket yaptığında, kendisini uyarmaya çalışanlara öfkelenip saldırır birileri.
Yıllarca, bin bir zorlukla, sabırla kendisine tahammül etmek zorunda kalan, sonunda dayanamayıp pes eden, ayrılmaya kalkan eşlerinin kararına saygı göstermeyi beceremez, kızar, öfkelenir, saldırır, bazen de cana kıyar birileri.
Yolda, çarşıda, düğünde, bayramda görüp beğendiği, hayran kaldığı, kendine yakıştırdığı bir kızdan olumlu yanıt alamayınca kızar, küplere biner, saldırganlaşır, katliam bile yapar bazıları.
Çöplerini sokağa, doğaya, denize atar, çiçekleri koparır, ağaçları keser, hayvanları horlar, insanları bile hor görür, küçümser, ezmeye kalkar birileri.
Biz, neden böyleyiz?
Özellikle Atatürk döneminden sonra; bize seçtirdikleri yöneticiler, bu toplum için en büyük ihtiyacın eğitim olduğunu hiç dikkate almadılar.
Cumhuriyet sonrası toplumun en önemli ilâcı, her yönden gelişmesinin en önemli aracı olan Köy Enstitülerini bile kaldırdı bu dayatma yöneticiler. O günlerde bin bir güçlükle kurulan, üretime geçen, ihracata bile başlayan uçak fabrikamızı bile kapattırdılar!
Toplum yıllarca direndi yine de eğitimde, tarımda, üretimde geri kalmamak için çaba sarf edildi toplumca.
Sonunda yenik düştük işte! Artık eğitimde geriyiz, tarımda geriyiz, üretimde geriyiz!
En kötüsü de AHLÂKTA NEREDEYSE DÜNYA SONUNCULUĞUNA OYNUYORUZ!
Fikret TEZEL
5.0
100% (1)