0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
141
Okunma
İş Arayışı
Bir erkek çocuğu vardı, babasının çatısı altında yaşamaktan yorulmuştu, sürekli yapılan azarlamalardan rahatsızdı:
“Eğer kullanmıyorsan, vantilatörü kapat.”
“Boş odada televizyon açık… Kapat onu!”
“Kapıyı kapat.”
“Böyle suyu israf etme.”
Bu küçük şeyler onu sinirlendiriyordu. Ama bu sözlere katlanıyordu ta ki bir fırsat çıkana kadar: bir iş görüşmesi.
“Bu işi aldığımda bu şehri terk edeceğim. Babamın artık azarlamalarını duymayacağım.”
O sabah evden böyle düşünerek ayrıldı. Gitmeden önce babası ona son bir öğütte bulundu:
“Sorulara kendinden emin cevap ver. Eğer cevabı bilmiyorsan, tereddüt etmeden bunu itiraf et.”
Ve yol parası için ihtiyaç duyduğundan fazla para verdi eline.
Görüşmeye vardığında, girişte hiç güvenlik olmadığını fark etti. Kapı dışa doğru sonuna kadar açıktı, gelenlerin geçişini engelliyordu. Refleks olarak kapıyı kapattı.
Çiçeklerle çevrili yoldan geçerken suyun aktığını gördü: bahçıvan musluğu açık bırakmış, yol sular altında kalmıştı. Yanına gidip hortumu tuttu ve suyu susuz kalmış bitkilere yönlendirdi.
Karşılama yeri boştu ama görüşmenin üst katta olduğunu belirten bir tabela vardı. Yavaşça merdivenleri çıktı. Yukarıda, gün ilerlemiş olmasına rağmen ışık yanıyordu.
“Neden ışığı kapatmadan bir odayı terk ediyorsun?”
Babasının sesi kafasında çınladı. Canını sıksa da ışığı kapattı.
Geniş bekleme salonunda birçok aday endişeyle oturuyordu. Girişin yanında, halı yanlış yerleştirilmişti. İç çekip düzeltti.
Ön sıraya kalabalık dolmuştu, arkadaki koltuklar boştu. Boş yerde vantilatörler boşuna dönüyordu.
“Neden boş yerde vantilatörleri açık bırakıyorsun?”
Tekrar babasının sesi… Birer birer kapattı vantilatörleri ve yerine oturdu.
Adaylar teker teker içeri girip çıktı, soruların nasıl geçtiğini kimse tahmin edemiyordu.
Sıra ona gelince, çekinerek ilerledi. Mülakat yapan kişi dosyasını aldı ama açmadı bile.
— “Ne zaman çalışmaya başlayabilirsiniz?”
Kaşlarını çattı. Bu bir tuzak soru muydu? Kendine güvenini test etmek için mi?
— “Ne düşünüyorsunuz?” diye sordu mülakatçı.
— “Burada soru sormuyoruz.”
Şaşırdı, devam etti:
— “Sadece sözler yetmez yetenekleri ölçmeye. Gözlemlemeyi tercih ediyoruz. Bu yüzden kameralar kurduk ve her adayın davranışlarını inceledik.”
— “Bugün gelenler arasında kimse kapıyı kapatmadı, halıyı düzeltemedi, gereksiz ışıkları kapatmadı ya da suyu susuz bitkilere yönlendirmedi. Sadece siz yaptınız. Bu yüzden sizi seçtik.”
O gün anladı. Babasının onu sinirlendiren o küçük öğütleri aslında çok değerli hayat dersleriydi.
Kızgınlığı yerini büyük bir minnettarlığa bıraktı. Görüşmeden sadece bir iş değil, aynı zamanda babasına hak ettiği hayatı sunmak için bir kararlılıkla ayrıldı.
Anne babalarımız bizi kızdırmak için değil, bizi yetiştirmek için düzeltirler. Onların bazen sinir bozucu olan disiplini, yolumuzu aydınlatan bir ışıktır.
Bir baba, beş yaşında ilk öğretmenimiz, yirmi yaşında “zorba”mız, hayat boyu rehberimizdir.🙏🙏💖💖