7
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
430
Okunma
Geceydi, şehir uykuya dalmış, ben ise yalnızlığın ve birkaç yudum içkinin etkisiyle kendi sessizliğimdeydim. Tam o sırada fark ettim, küçük bir kurbağa, nasıl girdiğini anlamadığım evime adım atmıştı. Bu küçük misafiri yakalamak kolay olmayacaktı. Masamın üzerinde bardaklarla, neredeyse bir tünel gibi dizilmiş bir yol kurdum, dört kat yukarıdaki pencereye doğru… Kurbağa, evimin küçük misafiri, şimdi kendi macerasının başlangıcındaydı. Yaşanır mı mimik kurbağayla, öpsem prenses olur mu?
Önce şaşkınca sağa sola zıpladı. Güçlü darbe indiremiyordu, bardakları deviremedi. Onları yıkılmaz duvar gibi dizmiştim. Saatler sürdü pencereye ulaşması, neredeyse bir ömür gibi. “Gökyüzünden kurbağa yağar” derler ya, işte bunu ispatlayacaktım. Ya da belki tek istediğim, evimden defolup gitmesiydi. Yeşil, sarı benekli, patlak gözlü… iğrenç görünüyordu. Görmenin bir yanılsama olduğunu biliyordum; anlamak lazımdı kurbağayı. Tek bir çıkış yolu vardı ve o, çözüm üretmeye çalışarak zıplıyordu. Her hareketi bir felaketin eşiğindeydi.
Saatler geçtikçe, küçük kurbağanın kararlılığı tuhaf bir takdir uyandırdı içimde. Her zıplama, bardakların hafif tınısıyla yankılanıyor, evin sessizliğini bozuyordu. Nihayet… son bardaktan sonra pencereye bir sıçrayış yaptı ve bir an için havada asılı kaldı. Sonra hafifçe pencere kenarına kondu. Gökyüzüne açılan yolun sonuna ulaşmıştı.
Sigaramdan derin bir nefes çektim. Geri dönerse aydınlık, önü karanlık. Şartları ben oluşturmuştum; seçim onun. Don gömlek bekliyordum. Gözleri fıldır fıldır… Çektiği acıdan kurtulmak ister gibi kanat taktı kendine, zıpladı ve kayboldu.
Hemen asansöre koştum. Sıfırdaydı; merdivenlere yöneldim. Ağzımdaki sigara düştü. Giriş katında, kapıda don gömlek görünce beni Hülya Teyze:
- Oğlum yine mi delirdin?
- Dur be teyze, o sesi duymalıyım.
- Ne sesi oğlum?
- Ölümün. Vaşşşş.
Sokaklarda kendimi aradım saatlerce. Bulamadım. Kaybolmuştum. Odama döndüm. Küçük, iğrenç yaratığın bana açtığı pencerenin önüne oturdum. Belki de hayat labirentti. Her çıkış yolu, bizi kendimizle yüzleştiren bir sınav. Sınavlardan kalmanın bir önemi yoktu, denemek işin tadıydı.
Ve o an anladım, kaybolmak, bazen bulunduğumuz yerden çok daha derinlerde olmanın adıdır. Gökyüzünden kurbağa yağar, dibe doğru.