1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
205
Okunma
İnsan ne kadar anımsar anılarını?
Hatırlamaya değerdir bazı anılar, bazıları ise zihinde bir saniyeliğine durur, gider. İnsan kendine acı çektirmekten mi hoşlanır cidden? Yoksa acı mıdır zihni güçlendiren?
Başka yolları yok mudur güçlü bir zihne sahip olmanın? Yoksa hepimiz mi alıştık karanlığa alışıp gözümüzün görmediği o karanlıkta ilerlemeye.
Kimi zaman zihnimiz bir fotoğraf karesi gibi saklar geçmişi; renkleri solmuş olsa da izleri silinmez. Kimi zaman da bir rüzgâr misali eser, dağıtır hatırladıklarımızı. Belki de insanın en büyük savaşı hafızasıyladır. Ne unutmak istediğini unutamaz, ne hatırlamak istediğini çağırabilir.
Peki bu düzensizliğin içinde biz kimiz? Unutmakla hatırlamak arasında sıkışmış, ne geçmişten kopabilen ne de geleceğe koşabilen varlıklar mıyız? Belki de asıl güç, hatırladıklarımızı sahiplenmekte değil, unuttuklarımızla barışabilmekte gizlidir.
Çünkü karanlıkta ilerlemek de bir seçimdir; ama kimi zaman gözlerimizi açtığımızda göreceğimiz ışık, bizi olduğumuz yerden çok daha uzağa taşıyabilir.
5.0
100% (1)