0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
140
Okunma
Uğultunun bastırması ile gözümü yeni açabildim. Her yerde kum fırtınası vardı, bu fırtına ortasında yerde görünmeyecek şekilde toprağa batmış yatıyordum.
“Merhaba Titan” diye kollarımı kaldırmayı denedim. Yıl kaçtı? Gerçekten de Titan’a gelebilmiş miydim? Burada bir tek ben mi vardım? Peki ya şimdi ne yapacağım?
Sorular fırtınaya karışırken gözlerimi tekrar kapattım. Güneşin doğuşunu, yaşadığım yeri düşünüyordum. Geri dönüş mümkün değildi, artık daha net anladım..
Gezegenimiz ölümün eşiğindeydi. Sıcaklık her geçen gün artıyor, umutsuzluğun sisleri dünyamızı sarmıştı. Liderlerimiz, bu felaketi önlemenin bir yolunu bulmalıydı, aksi halde gezegenimizdeki her canlı sona erecekti. Tam bu çaresiz anlarda, babam, bir umut ışığı doğurduğunu iddia etti. Onun önerisi liderlerimiz tarafından kabul edildi, ancak uzay gemisi sadece onların seçilmişleri için tasarlanmıştı. Bu adaletsizliğe karşı gelen bir grup isyancı liderleri devirmek ve tüm insanlar için bir umut inşa etmek istedi. Liderler, iki hafta içinde gezegeni terk edeceklerdi ve bu süre zarfında babam, ben ve diğer isyancılar, hazırlıklar yaparak beklemeye başladık.
Bir sabah, son hazırlıklarımızı tamamladığımız günün şafağında babam yanıma geldi ve ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı:
"Evladım, kültürümüze göre çocukluktan yetişkinliğe geçen her bireye özel bir isim verilir, ve sen artık bir yetişkin oldun,. Artık senin adın Kopois" dedi.
Ben minnettar bir şekilde babama bakarak yeni ismimi kabul ettim. "Teşekkür ederim," dedim.
Babam devam etti: "Eğer savaşta ölürsem, geri dönme. Sana bir söz verdiriyorum."
Kalbim hızla atmaya başladı. "Ama..." diye başladım.
"Söz ver," dedi babam kararlı bir şekilde.
"Söz," dedim.
Babam gülümsedi ve beni yatmam için odama gönderdi. "Tamam, git yat. Yarın büyük bir gün olacak," dedi.
Ertesi sabah, erken saatte kalktım ve savaşa hazırlandım. Evimi son bir kez gözden geçirdim ve dışarı çıktım. Babam arkamdan geldi ve beni zırhla donattı. "Bu zırh seni koruyacak," dedi.
"Yol ne kadar sürecek?" diye sordum.
"Bir gün," dedi babam.
Arabaya bindik ve bir gün sonra uzay gemisinin kalkacağı yere vardık. 130 isyancı toplandı. Liderler gemiyi uçurmak için hazırlıklar yapıyorlardı. Sonunda gemi uçmaya hazır hale geldi ve babam saldırı emrini verdi. Ardından yanıma geldi ve sadece bir söz istedi:
"Senden tek istediğim, uzay gemisine doğru koşman, kimseyle savaşma," dedi babam.
Gemiye doğru koşmaya başladım. Gemiye sadece 100 metre kalmışken, benim yaşadığım şehrin lideri önümü kesti ve ne yapacağımı bilemeyerek oradan sıyrılmaya çalıştım. Ancak lider beni yakaladı ve tam beni öldürecekken babam liderin silahını elinden kapıp lideri hedef aldı. Silahın ucundan mavi bir ışın çıktı ve lider öldü. Babam sonra koşmamı söyledi.
Uzay gemisine ulaşmam için sadece 50 metre kalmıştı, ardından 20 metre, sonra 10 metre ve sonunda uzay gemisinin kabinine girdim. Babam, koordinatları yazdı ve "Kapois, seni Titan’a gönderiyorum. Ancak bu gezegendeki sen dışında hiç kimse yaşamayı hak etmiyor. Sen uzay gemisinden ayrılınca gemiyi imha edeceğim," dedi. Tam ben konuşacakken sözümü kesti ve "Elveda Kapois, umarım Titan’da mutlu olursun," dedi.
Kapsül havalandı ve hızla yükselirken gezegenime son bir kez baktım ve "Elveda" dedim. Gözlerim yaşla doldu, ancak içimde bir heyecanla karışık korku vardı.
Kapsül yükseldi ve hızla uzay boşluğuna doğru ilerlerken, içimdeki karışık duygularla baş başa kaldım. Gözlerim gezegenime son bir kez baktığımda, umutsuzluğun çaresizliğiyle karışmıştı. Ancak, bir yandan da babamın verdiği umutlu sözlerin ısıttığı bir umut ışığı vardı.
Uzay boşluğunda yalnızca kendi düşüncelerimle baş başa kalmıştım. Titan’a doğru yolculuğum, bir taraftan umudu, diğer taraftan da endişe ve özlemi içimde besliyordu. Her geçen an, geride bıraktığım dünyanın bir parçası olmanın hüznüyle içimi burkuyordu.
Görevim sadece hayatta kalmam değil, aynı zamanda bir umut ışığı olmaktı. Titan’a vardığımda, bu yeni dünyada hayatta kalmak ve belki de yeniden başlamak için çaba sarf edecektim. Babamın verdiği sözü hatırlayıp, onun umut veren bakışlarını aklımdan çıkaramadım. Belki de, yeni bir başlangıcın kapısını onun umuduyla açabilirdim.
Uzay gemisinin arkamda patlamasıyla, geride bıraktığım dünya sonsuza dek yok olmuştu. Titan’a doğru yaklaşırken, kalbimde bir umut belirdi. Yeni bir başlangıca adım atarken, belki de yeni bir yaşamın kapılarını açmak için buradaydım.