0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
116
Okunma

KIRMIZI DÜŞLER
Şiir, yalnızca bireyin iç dünyasının yankısı değil, aynı zamanda bir toplumun ortak sesidir. Benim için şiir, sözcüklerin ötesinde bir bellektir; insana, coğrafyaya ve zamana tutulmuş aynadır. Bu aynada gördüğümüz yalnızca kendi yüzümüz değildir; geçmişin izleri, bugünün sancıları ve yarının umutları da oradadır. Şiir, unuttuklarımızı hatırlatan, bastırdıklarımızı dile getiren, sessiz kalmış kalabalıklara sözcü olan bir varoluş biçimidir.
Her şiir, yaşadığım coğrafyanın bana bıraktığı izlerden beslenir. Köyümün toprak yollarında kalan tozlarla, İstanbul’un kalabalık sokaklarında yankılanan uğultu, aynı dizelerde buluşur. Çünkü şiir, mekânlar arasında köprüler kurar; geçmişle bugünü, bireysel hatıralarla toplumsal belleği yan yana getirir. Bazen bir annenin ellerinde, bazen bir işçinin alın terinde, bazen de bir çocuğun gözlerindeki parıltıda kendini gösterir.
Benim şiirim, güzellikleri olduğu kadar yaraları da taşır. Çünkü gerçek yaşam, yalnızca sevinçten ibaret değildir. Haksızlıkların gölgesinde kalan insanlar, emeğin görmezden gelinen değeri, suskun kalmış acılar… Bütün bunlar, sözcüklerimin arasına sızar. Ama şiir yalnızca acının kaydı değildir; aynı zamanda direnişin, umudun ve dayanışmanın da kaydıdır. Şiir, insana “yalnız değilsin” der; geçmişin karanlık anlarında bile bir ışık yakar.
Kırmızı Düşler, adını umutla yoğrulmuş düşlerden alır. Kırmızı, yalnızca bir renk değil; aynı zamanda emeğin, sevdanın, isyanın ve yaşamın rengidir. Bu düşler, bireysel bir hayâlin ötesine geçip ortak bir hayâle dönüşür. Her şiir, okuru kendi iç yolculuğuna çağırırken, toplumun ortak belleğinde de bir iz sürücüsüdür.
Bu sayfalarda herkes kendinden izler bulacağına inanıyorum. Belki bir sokak köşesini, belki bir dost yüzünü, belki de çoktan unutulmuş çocukluk anısını yeniden hatırlayacak.
Şiir, unutmaya karşı bir dirençtir. Kırmızı Düşler kitabında unutulmaması gerekenlere bir kayıt, hatırlanması gerekenlere çağrıdır. Sözcüklerim, yalnızca benim değil hepimizindir. Çünkü şiir, bireysel bir sığınak değil, ortak bir yolculuktur.
Kırmızı Düşler bu yolculuğun davetiyesidir.