Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Nu
Nuray Öngeç

REENKARNASYONUN VAR MI?

Yorum

REENKARNASYONUN VAR MI?

( 1 kişi )

2

Yorum

4

Beğeni

5,0

Puan

141

Okunma

REENKARNASYONUN VAR MI?

REENKARNASYONUN VAR MI?

İnsanoğlu, var olduğu günden beri aynı sorunun peşindedir benim gibi sevgili okurlarım. “Ölüm gerçekten son mudur?” “Ruhumuz nereye gider, yeniden doğacak mıyız?” gibi pek çok soruyu bazen sessiz, bazen de yüksek sesle sorarız. Çünkü insan bilinmeyenden korkar ve her koşulda yaşamaya kodlanmış olduğundan yaşamak ister…

Mezar taşları suskun, yıldızlar uzaktır ama kalbimiz her seferinde konuşur ve aynı soruyu sorar. “Reenkarnasyon var mı?” Ruh, göç eden kuşlar gibi kanat çırparak bir bedenden diğerine uçar mı? Kaç kere doğdum? Tekrar doğacak mıyım?

Doğu’nun kadim topraklarında, ruhun hiç susmayan bir şarkı olduğuna inanılır bildiğiniz gibi. Hinduizm’de Atman denilen öz, karmanın ipleriyle yeni bedenlere bağlanır. İyilikler bir ışık, kötülükler bir yük olur. Bu döngüye Samsara denir. Amaç, bu zinciri kırıp Mokşa’ya ulaşmaktır. Buda da bu çarkı anlattı: Hayat acıdır, çünkü ruh sürekli doğar ve ölür. Kurtuluş ise yeniden doğmamaktır; Nirvanaya (saf bilinç hali) ulaşmaktır.

Yunan’da filozof ve matematikçi Pisagor, ruhun hayvanlardan insanlara, insanlardan yeniden başka bedenlere göç edebileceğini söyledi. Antik Yunan filozofu ve bilgesi, Eflatun’a (Platon) göre ruh ölümsüzdü; öğrenmek aslında hatırlamaktı. Çünkü bilgi, daha önce yaşanmış hayatların yankısıydı. Kuzey İtalya, Kuzey Yunanistan ve Girit’te bulunan Altın Orfik (Antik Yunan’da doğan bir dini inanç) tabletlerinde şu söz kazılıdır: “Ben yıldızlardan doğdum, toprağa zincirlenmemeliyim.” Çünkü Orfik kültü reenkarnasyonu kabul ediyordu.

İslam’ın ana öğretisi reenkarnasyonu kabul etmez; fakat tasavvufun şiirsel dili, ruhun yolculuğunu mecazlarla anlatır. Fars sufi tasavvufçu ve şair Mevlânâ der ki: “Öldüm, taş oldum. Öldüm, bitki oldum. Öldüm, hayvan oldum. Öldüm, insan oldum. Daha nice ölümler göreceğim.” Ve onun için ölüm, ayrılık değil kavuşmaydı. Bu yüzden ölüm gününe Şeb-i Arûs, yani “düğün gecesi” dedi. Ölüm, ruhun sevgiliye kavuştuğu an, yani bir son değil; daha büyük bir başlangıçtı.

Benim arkadaş ve yakınlarımın çocuklarında şahit olduğum gibi, sizin de karşılaşmış veya duyduğunuz önceki yaşamlarla ilgili çocuk anlatımları olmuştur eminim sevgili okurlarım. Henüz kelimeleri yeni öğrenmişken yabancı bir köyün adını söyleyen, hiç görmediği bir evin içini tarif eden ve annesinin tanımadığı bir ismi uykusunda sayıklayan ve ilginç olaylar anlatan, başka biri olduğunu söyleyen çocuklar…

20. yüzyılda Amerikalı psikiyatrist Ian Stevenson bu gizemli vakaları araştırdı. Çocukların anlattığı hayat öyküleri çoğu kez belgelerle doğrulandı. Bir çocuk, ölmüş bir kadının evini tarif etti; mobilyaların yerini, kocasının adını söyledi. Araştırıldığında hepsi doğru çıktı. Türkiye’de de benzer pek çok öyküler vardır. Hatay’da üç yaşındaki bir çocuk, “Ben aslında şu köydenim” dedi. Araştırıldığında gerçekten de birkaç yıl önce ölen bir adamın yaşamını anlatıyordu. Çocuğun hiç gitmediği ev, onun küçük elleriyle gösterdiği yerdeydi ve nice ayrıntı vererek herkesi hayret içinde bıraktı.

Bilim bu öykülere oldukça temkinlidir. Kimi “bilinçaltı”, kimi “telkin” der. Kimi de İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung gibi kolektif bilinçdışına işaret eder. Ama bazı vakalar, öylesine ayrıntılıdır ki tesadüfle açıklanamayacak kadar güçlü görünür. İşte tam burada reenkarnasyon, insan zihninde merakı diri tutar doğrusu ve dolaysıyla reenkarnasyon ihtimalini de güçlü tutar zihinlerimiz.

Ruhun göçü yalnızca inançların değil, sanatın da ilham kaynağı olmuştur sevgili okurlarım. Alman siyasetçi, bilim insanı, edebiyatçı ve ressam Goethe, “Ruh yeniden beden bulur” derken, Tolstoy da “Yaşam bedende değil ruhtadır, ölüm sadece bedenden kurtuluştur” diyerek bu dünyaya veda etmiştir. Resimlerde, masallarda, filmlerde de hep aynı tema karşımıza çıkar bildiğiniz gibi. Bir bakarsınız, bir kahraman başka bir bedende uyanır, eski hatıralarla ama yeni bir yüzle birleşmiştir…

Tasavvuf şiirlerinde, Doğu’nun destanlarında, Batı’nın tiyatrolarında hep aynı hakikat yankılanır: Ölüm bir son değil, dönüşümün kapısıdır. Reenkarnasyon, kesinlikle ispatlanmış bir gerçek değildir, bunu biliyoruz. Ama yine de yeniden doğma ihtimalimizi düşünmek ruhumuza teselli veriyor doğrusu…

Belki bu satırları okuyan siz sevgili okurlarım, başka bir çağda, başka bir şehirde aynı kelimeleri çoktan okumuş, ilk kez gittiğiniz yeri önceden görmüş veya ilk kez karşılaştığınız kişiyi önceden tanıyor gibi hissetmiş olabilirsiniz… Ve belki de bir gün, yeni bir bedende yeniden soracaksınız: “Ben kimim? Kaç kere yaşadım? Ve daha kaç kere doğacağım? ”Ne dersiniz?

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Reenkarnasyonun var mı? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Reenkarnasyonun var mı? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
REENKARNASYONUN VAR MI? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
erbensalim
erbensalim, @erbensalim
29.9.2025 12:13:59
5 puan verdi
Değerli kaleminizden yine güzel bir paylaşım okudum.
Tebrik ediyorum ve yürekten kutluyorum
M.Y.
M.Y., @m-y
28.9.2025 16:08:55
Ne demişler: "Var biraz da sen oyalan."
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL