10
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
457
Okunma
İnsan kutsallaştırmaya eğilimlidir. Taştan, ağaçtan bir heykeli de bir insanı da bir kitabı da putlaştırabilir. Kutsal, onun elinde canlı bir ışık olmaktan çıkar; dokunulmaz, sorgulanmaz bir eşyaya dönüşür.
Kur’an bugün toplumun elinde ne durumdadır? Çoğu evde yüksek bir rafta, kılıf içinde saklanan bir kitap. Mezar başında tilavet edilir, törenlerde, camilerde anlamadığımız Arapçasıyla okunur. Fakat bir düşünce kitabı, bir ufuk açıcı metin olarak okunmaz. Anlamı, hayatın akışına katılmaz. Böylece kitap, “yaşayan söz” olmaktan çıkıp “seremonik bir nesneye” dönüşür. Bu, putlaştırmanın kitabî biçimidir.
Muhammed için de durum benzer. O, kendi zamanında kavminin ufkunu açan, sorular soran, alışkanlıkları sarsan, yeni bir yol öneren döneminin aydını bir insandı. Ama zamanla o da insandan çok efsaneye, örnek olmaktan çok erişilmez bir kutsala çevrildi. Bugün bazı cemaatler onun hadislerini vahiy ilan etmiştir. Onu tarihten koparıp mitolojiye yerleştirmişlerdir. Bu, putlaştırmanın insana dair biçimidir.
Kur’an’ın ve Muhammed’in ortak misyonu: putperestliğe karşı çıkmak, insanları özgürleştirmek, sosyal adaleti yaymak, akletmeyi teşvik etmek, sömürüye karşı durmak, vicdanı merkezileştirmek, sınıfsal üstünlüğü kırmaktır.
Muhammed’e saygı, onu göklere çıkararak değil, ne yaptığını, hangi cesareti gösterdiğini, hangi ufku açtığını anlamakla mümkündür. Onu kutsallaştırmak kolaydır; ama anlamak zordur. Çünkü anlamak, kendi hayatımıza dokundurmayı, sorumluluk almayı gerektirir.
Bugünkü mesele şuradadır: İnsan sorumluluk almak yerine sembollere sığınmayı seviyor. Kitabı raflara, Muhammed’i göklere çıkarınca kendi payına düşen yükü azaltıyor. Oysa Muhammed’in amacı, yükü hafifletmek değil, insanı düşünmeye davet etmekti.
Bugün yapılması gereken, Kur’an’ı bir mezarlık kitabı değil, hayat kitabı; ders alınacak bir tarih kitabı olarak okumak. “Bir ayetin yüz anlamı vardı” biri de benim dediğimdir diyerek kendi cücük akıllarının hayali şekilleriyle Kur’an’ı boyayanları değil, Muhammet’in anlattığı o dönemin insanlarının anladığı anlamda anlamak. Muhammed’i erişilmez bir put değil, yol açıcı bir insan olarak görmek gerekir.
Kur’an’ın bizzat putlardan ve yalandan uzak durmayı öğütlediğini de unutmayalım (Haç 22/30)
Kur’an’ın kutsallığına, Muhammed’in peygamberliğine inanmayı -başta siyasi olmak üzere- bazı otoriteler dayatsa da inanç nihayetinde kişisel tercihtir. Kur’an ve Muhammed inanmayanlar için bile kültürel ve tarihi zenginliktir. İnananlar için putlaştırmak değil anlamaya yönelmek esas olmalıdır.
Putlaştırmakla saygının ince çizgisinin neresinde olduğumuzun gerçekten farkında mıyız? Çünkü kimse kendini putperest diye etiketlemez.
Seddar İnce / Mersin / 28.09.2025
5.0
100% (7)