0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
247
Okunma

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ ÜZERİNDE KİLİSENİN ETKİLERİ
Adada uzun yıllardır Kilise’nin etkisi inkar edilemez. Tarih sayfalarında Kayıtlı olan Makaryos’un din Devleti kurma çabalarını tekrar yazmama gerek yok. Fener Rum patrikhanesi konu ile alakası ne boyutta tam olarak bilmiyorum.
Vatikan ve Avrupa’da yaşayan Kilise yandaşları kendilerine çok rahat etki alanı açabiliyor, Son Türk devletlerinin Rum kesimini tanımasından sonra bu olaylardan cesaret alan Başpiskopos bir çağrıda bulunmuş.
YEORGİOS, “TÜRKLERİ KOVMAK İÇİN KOORDİNELİ MÜCADELE” ÇAĞRISI YAPTI!
Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Yeorgios, Paskalya genelgesinde Yunanistan, Güney Kıbrıs ve tüm Helenizm’e seslenerek, “Türkleri kovmak ve vatanı kurtarmak” için koordineli çaba çağrısı yaptı.
CyprusTimes ve diğer kaynaklara göre Yeorgios, genelgesinde “Gelinen noktada başka taviz verme imkanı yok” diyerek, “Ata toprağımızdan sökülme tehlikesi karşısında boş durma hakkımız da yok” ifadelerini kullandı.
Yeorgios ayrıca, Birleşmiş Milletler’i, Türkiye’yi çözüm konusunda ikna etmekte “aciz” ve “iki tarafa eşit mesafede durmakla” suçladı. BM’nin Rumlardan sürekli yeni tavizler istediğini savunan Yeorgios, “Ulusal intihar yöntemleri öneriliyor” ifadesine yer verdi.
Başpiskopos, Rum toplumuna yönelik çağrısında, “Helenizm’in Kıbrıs’taki geleceğini sağlama mücadelesinde güçlenmeleri gerektiğini” söyledi ve “Kıbrıs Helenleri olarak diriliş sevincini ülkenin tamamında yaşayamadık” diyerek, ortak mücadele vurgusu yaptı.
Tarihten Ders alamayan bu sözde din adamları ortalığı karıştırmaya başladı. Uzun süredir takib ettiğimiz kilise ve lobi faaliyetleri ışığında Türk tarafını aciz düşürmek için elinden geleni yapanları ibretle görmekteyiz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kıbrıs’ta yaşananlar sonrası sessiz. Kuzey Kıbrıs Türk kesiminde ise her kafadan bir ses çıkıyor.
Siyasiler seçim sürecinde iken bu olayları kendi seçim kampanyasında malzeme yapacağa benziyor, Oysa yaşanan süreçte uyudukları ortaya çıkan yetkililerin başında gelen Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise mecburi açıklamalar yapmakta olduğunu görüyorum.
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Oğlu Sayın Serdar Denktaş’ın açıklamaları daha yapıcı görmekteyim.
Türkiye’de faaliyet gösteren Siyasî partiler Kıbrıs’ta faaliyet göstermelerini doğru bulmuyorum. Kıbrıs hepimizin ortak kaygısı ortak atan kalbidir. Bundan sebeb Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bağımsız kararlar verebilmiş bir devlettir.
ELİ KANLI TERÖR ÖRGÜTÜ EOKA VE KIBRIS RUM KİLİSELERİ
Eli Kanlı Terör Örgütü EOKA ile ilişkileri apaçık ortada olan kilise Makaryos’un 1952’de EOKA Terör Örgütü Makarios’un da katılımı ile Atina’da kurulur… 1953’de bir İhtilal Konseyi oluşturulur. Yunanistan’ın bilgi ve desteği ile Kıbrıs’a gizli silah sevkiyatına başlanır… Bu arada Grivas’da EOKA hareketinin başkomutanı olarak gizlice adaya çıkar…
1 Nisan 1955’te ilk kez Kıbrıs Türk halkı “EOKA’cı Rum”ların patlattığı bombalarla tanışır! Sonrasını zaten hepimiz biliyoruz.
SON SÖZ
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kimsenin üzerinden pirim yapacağı bir yer değil, Herkesin aklı selim düşünerek hareket etmesi gerekiyor. Kilisenin siyasete girmesi güzel bir şey değil!
Hatta Rum Ortodoks Kilisesi Irkçılığı resmen bütün dünya medyasında yankılandı. Güney Kıbrıs’ın yaşa dışı işleri bütün dünya medyasında yayınlanır iken Türk medyası nedense kulağını tıkıyor, "Kilise istediği için Rum Ordusu 2022’de papazlara atış talimi dersleri vermişti.
Rum Ortodoks Kilisesi, bir anonim şirket gibi çalışır, din adamları da tüccar gibi davranır. Bir zamanlar Hellenic Bank’ın ortağıydılar, son olarak 84 MW’lık bir güneş enerjisi parkı kurdular. Bunların dışında turizm ve çimento sektöründe büyük yatırımları var. Paraları çok ama çok da cimriler. Ekonomik kriz döneminde Başpiskopos, gelirlerinden devlete bin euro bağışlayabileceklerini, zengin-fakir herkesin milli dava için bağışta bulunması gerektiğini söylemişti. “Vatan” için lafları çok ama paraları sadece bin euro. Zamanında sahip oldukları dev bütçeyle EOKA’nın finansmanını sağlamışlardı, halen çok paraları var ama durumları yazdığım gibi."(1)
Yani uzun lafın kısası toz duman dağılmasını beklemeden diplomatik olarak girişimlerde bulunulması elzemdir. Yoksa Rum Ortodoks fanatikler olası bir taşkınlık yaptığında kan akacağı apaçık ortadadır.
Buna fırsat verilmesin.
Gününüz güzel Hızır yoldaşınız olsun.
Tanrı Türk’ü Korusun.
Kaynak:(1) Özay Şendir Milliyet 23 Nisan 2025
Not: Bu makale 28 Nisan 2025 tarihinde sabit haber sitesinde tefrika edilmiştir.