2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
251
Okunma
Mesulsünüz
Beş parmağı sağlam olan herkes dur, sus, kurt ya da zafer işaretini yapabilir. Ancak her parmağın arkasında farklı bir niyet yatabilir. Kimlerin neye hizmet ettiğini her zaman bilemeyiz. Her şeyin görünmeyen bir yüzü vardır.
Bir baba düşünün… Kızını toprağa vermiş. Artık bir mezar taşına konuşuyor. Ama onun yüreğinde susmak yok. Çünkü biliyor ki, sustuğu her an kızının ardından çalınmış bir hak daha karanlığa gömülecek. O baba, sadece kendi evladı için değil, başkalarının da aynı acıyı yaşamaması için haykırıyor. Çünkü vicdanın önünde mesul olmak, hiçbir susturucunun engelleyemeyeceği kadar ağırdır.
Toplum olarak unutmamamız gereken şudur: Adalet, bir gün herkesin kapısını çalacak olan tek misafirdir. O gün geldiğinde, sadece başkalarının değil, kendi geleceğimizin de savunulmaya muhtaç olduğunu anlayacağız.
“Ruhumuza işlenen derin izler var…” Bu topraklarda büyüyen herkes, farklı acılarla yoğrulur. Ama en ağırını, evladını kaybedip ardından ses arayan analar babalar taşır. Onların gözlerindeki çaresizlik, aslında hepimizin ortak yüküdür. Mesuliyet, yalnızca onların değil, toplumun her bireyinin omzundadır.
Kendi içimizdeki sen-ben kavgası sürerken, babaların anaların haykırışları kulaklarımızda çınlamaya devam ediyor. Evlatlarını kara toprağa verenler, aslında bir ülkenin geleceğini de toprağa gömüyor. Sessizlik, en büyük hezimettir. Sustukça, bir başkasının haykırışını da engellemiş oluruz.
Bugün sesimizi yükseltmezsek, yarının vicdanı tamamen susacaktır. Mesuliyet, kelimelerden önce yüreklerde başlar. Bir toplumun gerçek gücü, birbirinin acısına sahip çıkabilmesinde gizlidir.
Son sözlerim, evlatlarına ses arayan sustukça mesul olduğunu unutan herkese:
Sen kimsin, neye inanırsın? Zaman akar, izler silinir. Mutluluk sonsuz değil, hüzün de öyle. Hayat, çözümsüz bir düğüm gibi görünse de, soru sende, cevap sende!
Görüşmek üzere…
5.0
100% (1)