Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
akinuyarofficial
akinuyarofficial
VİP ÜYE

Hiç ‘Keşke Böyle Olmasaydım’ Dediğiniz Oldu mu?

Yorum

Hiç ‘Keşke Böyle Olmasaydım’ Dediğiniz Oldu mu?

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

85

Okunma

Hiç ‘Keşke Böyle Olmasaydım’ Dediğiniz Oldu mu?

İnsan, kendine baktığı zaman eksikler, kırılganlıklar ve kabul edilmeyen yönlerle karşılaşır. Bazı anlarda bu farkındalık öyle yoğun olur ki insanın aklından “Keşke böyle olmasaydım” düşüncesi geçer. Bu cümle, yalnızca bir pişmanlık veya kararsızlık ifadesi değil; kimlik, aidiyet, toplum baskısı ve öz-değer üzerine derin bir sorgulamanın dışavurumudur. Bu makalede, bu düşüncenin kökenleri, sonuçları ve daha sağlıklı yollarla başa çıkma yöntemleri ele alınacaktır.

Öncelikle bu düşüncenin nereden geldiğini anlamak gerekir. Çoğu zaman “Keşke böyle olmasaydım” demek, başkalarının dayattığı normlarla kendi gerçekliğimizin çatışmasından doğar. Aile beklentileri, sosyal medya idealleri, meslekî başarı ölçütleri ve hatta çocukluktan gelen sözlü-dolaylı mesajlar, insanların kendilerine dair memnuniyetsizlik geliştirmesine neden olabilir. Ayrıca kronik kaygı, depresyon veya travma gibi ruh sağlığı sorunları da benlik algısını zedeleyip bu tür olumsuz düşünceleri güçlendirebilir.

Bu düşünce aynı zamanda mükemmeliyetçilikle yakından ilişkilidir. Mükemmeliyetçi bir zihin, “şu anki halim” ile “ideal ben” arasında sürekli bir uçurum kurar; aradaki fark her zaman hayal kırıklığına dönüşür. Böyle olunca kişi varlığını eksik, yetersiz veya hatta yanlış hissedebilir. Öte yandan, “Keşke böyle olmasaydım” ifadesi bazen değişme arzusunun samimi bir itirafıdır — kişi, rahatsız olduğu bir davranışı veya alışkanlığı bırakmak, bir özelliğini dönüştürmek isteyebilir. Bu motivasyon yapıcı da olabilir, fakat suçluluk, utanç ve kendini küçümseme ile birleştiğinde zararlı hale gelir.

Bireysel düzeydeki etkileri düşündüğümüzde, bu düşünce kısa vadede motivasyon sağlayabiliyorsa da genellikle psikolojik yıpranmaya yol açar. Kendine sürekli olumsuz eleştiriler yönelten kişi, özgüvenini zedeler; ilişkilere mesafe koyar; risk almaktan, yeni şeyler denemekten kaçınabilir. Aynı zamanda zihinde yinelenen bir kısır döngü yaratır: ne kadar kendini değiştirmeye çalışsa da, süreç utanç ve yargı ile örülüyse kalıcı bir değişim zorlaşır.

Toplumsal boyutta bakıldığında ise bu ifade, daha geniş yapısal sorunların da işaretçisi olabilir. Cinsiyet rolleri, etnik kimliklere yönelik önyargılar, sosyoekonomik eşitsizlikler veya beden standartları gibi dışsal baskılar, bireylerin kendilerini “yanlış” hissetmelerine neden olur. Kimi zaman toplumun “olması gereken” insan prototipiyle uyumsuz olmak, kişinin kendi deneyimini değersizleştirmesine yol açar. Böyle durumlarda çözüm yalnızca bireysel çabalarda değil; kültürel normların, kurumların ve söylemlerin dönüşümünde yatar.

Peki, bundan nasıl çıkılır? İlk adım, bu düşünceyle karşılaştığınızda kendinize şefkat göstermektir. “Keşke böyle olmasaydım” yerine “Şu an zorlanıyorum ve bu konuda desteğe ihtiyacım var” demek, yargılayıcı sesleri yumuşatır. Duyguları isimlendirmek (örn. üzgün, utanmış, yalnız hissetmek) yoğunluğu azaltır ve harekete geçmeyi kolaylaştırır. Profesyonel destek —terapi veya danışmanlık— birçok kişi için dönüştürücü olabilir; çünkü uzmanlar davranış kalıplarını, kök nedenleri ve başa çıkma stratejilerini birlikte keşfetmeye yardım eder.

Ayrıca somut adımlar atmak faydalıdır: küçük hedefler belirlemek, başarıları not etmek, güven duyulan kişilerle duyguları paylaşmak ve günlük alışkanlıklar üzerinde çalışmak (uyku, beslenme, egzersiz, sosyal bağlantılar). Önemli olan, değişimin “hemen ve kusursuz” olması gerektiğine dair baskıyı bırakmaktır. Değişim, küçük, yinelenen adımların zaman içinde birikmesiyle gerçekçi ve kalıcı hale gelir.

Bir başka güçlü yaklaşım, kimliğin çok katmanlılığını kabul etmektir. İnsan tek bir özellik, tek bir seçim veya tek bir hata ile tanımlanmaz. Kişi; geçmişi, değerleri, yetenekleri, zaafları ve deneyimleriyle bütündür. Bu bütünlüğü fark etmek, “Keşke böyle olmasaydım” cümlesinin yerine “Bunlar benim parçalarım — bazılarını değiştirmek istiyorum, bazılarına ise şefkatle bakacağım” cümlesini koymayı kolaylaştırır.

Sonuç olarak, “Keşke böyle olmasaydım” düşüncesi yaygındır ve insan deneyiminin bir parçası olabilir; ancak tek başına bırakılamayacak kadar yıpratıcıdır. Bu düşünceyle başa çıkmak, içsel eleştirmeni tanımak, şefkat geliştirmek, gerektiğinde dışsal destek almak ve toplumsal yapıları sorgulamakla mümkündür. Kendine dair daha nazik bir dil ve gerçekçi beklentiler, hem bireyin hem de toplumun daha sağlıklı bir yolda ilerlemesine olanak sağlar. Unutulmamalıdır ki, insan olmanın içinde kusurlar olduğu kadar öğrenme, bağlanma ve büyüme ihtimali de vardır — “keşke” yerine “nasıl” sorusunu sormak çoğu zaman daha güçlü bir başlangıçtır.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hiç ‘keşke böyle olmasaydım’ dediğiniz oldu mu? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hiç ‘keşke böyle olmasaydım’ dediğiniz oldu mu? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hiç ‘Keşke Böyle Olmasaydım’ Dediğiniz Oldu mu? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
17.9.2025 18:44:11
Beğeni:
0
Okunma:
85
Yorum:
0
BEĞENENLER
SON YAZILARI
POPÜLER YAZILARI
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL