1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
150
Okunma
Aynı sofraya oturuyoruz, aynı çatı altında yaşıyoruz ama ben çoğu zaman kendimi o sofrada en yabancı kişi gibi hissediyorum. Bir lokmam boğazımdan geçmeden önce bile yargılarla, suçlamalarla dolduruluyor. Bazen sadece susuyorum; çünkü ne desem faydasız gibi. Kelimeler boğazıma takılıyor, içimde fırtına kopuyor ama dışarıya sessizlik olarak dökülüyor. Sessizliğim anlaşılmak için değil, hayatta kalmak için bir çaba gibi. Ama ne oluyor biliyor musun? O sessizlik bile bana suç gibi geri dönüyor.
Ama her zaman susamıyorum. İçimde biriken onca şey bazen patlıyor. Ben de bağırıyorum, ben de isyan ediyorum. Sesim titriyor, gözlerim doluyor, nefesim daralıyor ama yine de içimdeki yangını saklayamıyorum. O anlarda sadece içimin acısını dışarı vuruyorum, o kadar. Ama işte, bağırdığımda da suçlu benim. Sanki ne yapsam zaten suç benim. Sessiz olsam suçluluk, konuşsam isyankârlık.
Onlar benim elimde olmayan şeyleri görmezden geliyor. Hiçbir şey istemediğim hâlde, zaruretimi bile dile getirmediğim hâlde, sanki ben koca bir yükmüşüm gibi hissettiriyorlar. Oysa ben günlerce aynı kıyafetle dolaşsam ses etmem, ihtiyaçlarımı içime gömerim, sırf kimseye yük olmayayım diye. Dışarıda akranlarım gezerken, harcarken, eğlenirken ben kendi içimde bir şey istememekle gurur duymaya çalışıyorum. Ama kimse görmüyor. Görmek istemiyor.
Bazen düşünüyorum: Benim suçum ne? Farklı olmak mı? Sessizce yaşamak mı? Kendimi geriye çekmek mi? Yoksa ara sıra dayanamayıp haykırmak mı? Hangisi olursa olsun, sonuç aynı:
Yine suçlu olan ben oluyorum.
Ama yine de, her şeyin ortasında, içimde sessiz bir direnç var. Bir yanım incinmiş, yorgun, kırılmış olsa da bir yanım hâlâ dimdik duruyor. Çünkü biliyorum, bir gün bunların hepsi geride kalacak. Belki onlar hiç anlamayacak, belki hiç kabullenmeyecek ama ben kendi sessiz çabamla, kendi mücadelemle ayakta kalacağım. Susarak da, bağırarak da, gözyaşıyla da…
Ayakta kalacağım.
Ve belki bir gün, o çok yük gördükleri evlat, aslında ne kadar güçlü bir omuz taşıdığını gösterecek. Ama o gün gelene kadar, ben yine burada olacağım: susuşumla, haykırışımla, sessizliğimle, içimde kopan fırtınayla… Hepsiyle ben.
Vesselâm...
Esma Canyurt