0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
187
Okunma
Anadolu ağıtları
İnsanoğlunun geçmişini onların arkada bıraktıkları izlerden öğreniriz, yüzyıllar öncesinden günümüze kalan destanlar, ağıtlar, türküler geçmişten geleceğe uzanan serüvenini bize anlatır.
Ahmet Özdemir
Anadolu’da söylenen her türkünün hikayesi her ağıdın göz yaşı vardır insanlar yaptıkları türküler ile yaşadığı duyguları anlatırken ağıt yaktıkları zaman ise çektikleri acıyı dile getirirler halk gördüğünü anlatmakta nice usta romancı ve yazarı geride bırakmıştır. Bir ananın gözyaşı kutsal kabul edilir Anadoluda ağıtlar en çok Türkmen obalarının yaptığı göçler yaşanan dünya savaşlarında ölen Şehitlerimiz arkasından yazılır yazar Ahmet Özdemir ağıdı şöyle açıklar "Ağıtlar ölene söylenen ezgili halk şiirleridir.Türk edebiyatının başlangıcından beri var olan bu şiirler halkın yaşayışını anlatır insanlar ölüm varlık yokluk açlık duygusunu bu şiirlerde dile getirirler."Anadolu göz yaşı ülkesidir insanlar çektikleri acıları destan yaparlar.Kuşkusuz her coğrafyanın her ülkenin bir ağıdı vardır ama en çok ağıt savaş görmüş açlık yaşamış ve ayazda kalmış ülkelerde ortaya çıkar. Bu yüzden Anadolu en güzel ağıtların yazıldığı yaşandığı gözyaşları ile sulanan mübarek bir topraktır çünkü bu topraklarda Anaların gözyaşı yetim bebeklerin ağlaması vardır Anadolu Ahmet özdemirin ifadeleri ile; "Gözbebeğidir onu korumak için asker olunur.Gidip te gelmeyenlere içi dert dolu acı ağıtlar yakılır dillerden düşmeyen"
Yeryüzündeki bütün toplumlar savaşlar görmüş çok çetin sınavlardan geçmiş ölümü yoksulluğu baskı ve zulmlerden geçmiş büyük acılara tanık olmuştur büyük savaşlar büyük acıları doğurur
Ahmet özdemir
Anadolu toprağı ve Anadolu insanı en çok ağlamasından bilinir göz yaşından tanınır çünkü bu topraklar özünde yakılan ağıtlar ve yaşanan savaşlar sonucu okunan içli ve dertli türküler vardır.Dünyanın hiç bir yerinde Anadoluda kurulduğu kadar çok devlet kurulmamış ve savaşlar yaşanmamıştır.Burada göçler iskan politikaları mübadeleler yaşanmış Anadolu toprağında pek çok isyan meydana gelmiştir.Anadoluda pek çok medeniyet yaşamış ve bu toprakta pek çok insan doğmuş büyümüş ve ölmüştür.
İnsanlar acılarla doğrulur bir içli ağıt yakılır ölen evladın arkasından ve yiğit genç türkü yazar evlenen sevdiğine Anadolu yaylasında dağlar kolay geçit vermez eşkıyalar basar köyleri,çadırları kış uzun sürer hava ayaza keser bu toraklarda fıratta bebekler kızılırmakta gelinler boğulur kayıplarının arkasından insanlar sazının tellerine vurur derlerki insanı ağlatıp gözyaşı dökülmeyene aşık demezler ve bir aşığı olgunlaştıran en mübarek topraktır Anadolu ağıtları bir duygu selidir Anadolu Toprağı gözbebeği bir inci tanesidir.Bu kutsal vatan toprağını korumak için binlerce Şehit verilmiştir bir toprağı kutsal yapan feda edilen canlar ve dökülen gözyaşıdır bayrakta şekit kanı Anadolu toprağında gözyaşı vardır Anaların gözyaşı En kutsi Rahmet damlasıdır bu yüzden Anadolu Kutsaldır
Biz toplum olarak büyük savaşlar büyük acılardan geldik Asyadan Anadoluya gelirken de Anadoluyu yurt tutarken de büyük sarsıntılar geçirdik geçmişimizde sevinçler acılar ağıtlar türküler yanyanadır
Ahmet özdemir
Normal zamanlarda ayıp olarak bilinen sözler ağıtlarda bir içtenlik kazanır bu yüzden ağıt söyleyen insanlara kızılmaz misal şu dizeler bir ağıt örneğidir. "Kırlangıç yapar yuvayı çamur sıvayı sıvayı bana düşman kızı derler gâvur babamdan dolayı" ağıtlarda biz insanlar kendimizi bu ağıt yakma geleneği Orta Asyadan beri var olan bir kültürdür.Ağıtlar kimi zaman Dede Korkut’un kopuzunda kimi zaman Karacaoğlanın sazında can bulur Karacaoğlan yaşanan onca sıkıntı yoksulluk ve ölüm karşısında sessiz kalan dilsiz şeytandır diyerek içini sazına döker sazıyla konuşur."Üç derdim var birbirinden seçilmez bir ayrılık,bir yoksulluk, bir ölüm Orta Asyadan bugüne gelen ağıt geleneği Orta Asyadaki yuğ törenlerini bu güne taşır yuğ törenleri Türk insanının Göktürk ve Hun devletlerine dayanır ve bu günün cenaze törenlerine benzer bu törenlerde ölü mezarın etrafında dolaştırılır ateşler yakılır ve anneler saçlarını yolarak sinelerini döverlerdi Atilla için muhafızları saçlarını kesmişler yüzlerini yaralayarak onun mezarında can vermişlerdir Avşarlar ise düğün törenlerinde gelin alayına mezarlıkları dolaşarak türküler söylerdi islamiyetten önce mezarlıkta söylenen şarkı ve türküler islamiyetten sonra yerini çekilen salavatlara bırakmıştır.
Osmanlı devleti Birinci Dünya Savaşında yedi cephede birden savaştı yaklaşık bir buçuk milyon Anadolu insanı bu savaşta öldü yakılan ağıtlar söylenen türküler belleklerimizdedir
Ahmet özdemir
Kurt kocayınca çakallara maskara olurmuş derler osmanlı devletide yorgun düşünce itilaf devletleri üzerine üşüsen kargalar gibi üzerine gelmeye başlar fakat osmanlı yenilmeyecek küllerinden yepyeni bir Cumhuriyet doğacaktır petrolün icadın ve insanların bitmeyen arzuları Birinci Dünya savaşına sebebiyet verir bir buçuk milyon insanı bu topraklar için Vatan Sağolsun diyerek feda ederiz o zamandada parası olanlar bedel vererek askerliğe gitmek istemeselerde 15 yaşında pek çok yiğit genç bu savaşlarda Şehit olmuştur.Türkmen kocaları 15 yaşındakilerin hepsinin dünya savaşında şehit olduğunu söylerler onbeşlilerden sonra onyediler daha sonra 18 liler askere alınır ve pek çok gencimiz bugün bu topraklar için belkide bir çoğu toprağın altında kefensiz yatıyor fatihanızı unutmayın duanızı eksik etmeyin işte yakılan ağıtlardan birinin sözleri şu şekildedir "Mızıkalar çalınıyor Asker olan gelsin deyi on yedililer asker olmuş topluyorlar ölsün deyi / Aman Gazim Aman Narman dağlarında kuzum yedi oğlan anasıyım hiç birini görmez gözüm/Ağzında ışıldar dişi Alnında parlardı kaşı Ben getirdim teslim ettim Geri ver bana yüzbaşı
Aziziye baba Yurdum
Kafkasyada tabya kurdum
Benim korkum Ruslar değil
Karakışa Kurban verdim
1914 yılı Birinci Dünya Savaşının başlangıç yıllarıdır 600 yıllık devlet yeni çeri isyanları,lale devri ve pek çok olayla sarsılır Yavuz ve Ertuğrul gemilerinin Ruslar tarafından batırılması ile Osmanlı ittifak yapmak istediği itilaf devletleri tarafından yalnızlaştırılır Osmanlı Devleti ise Almanlar ile ittifak kurmaya mecbur kalır.Dünya Savaşına Osmanlı Devleti pek çok cephede katılır.Bu cephelerden birisi Kar kış ayaz ve kıyamet diye tabir edilen Kafkas Cephesidir Enver Paşanın hayali ise Turan birliğini gerçekleştirerk savaşın kazananı olmaktır ancak Sarıkamışta Enver paşanın hayali ile birlikte binlerce askerimiz donarak can verir pek çoğunun tetik parmağı buz tutmuş ve tüfek elinde donmuştur 90 bin askerimiz savaşa dahi giremeden can vermiştir.Sivas Aziziye ilçesinden bir ana ağıdını şöyle dile getirir mübarek dilinden şu dizeler dökülür: "Gene uğru kış geliyor görmeyene hoş geliyor şu Sivasa giden kağnı dolu gider boş geliyor. Pek çok Mehmetçiğimiz kağnılarla yola çıksada bir daha baba yurduna ulaşamamıştır. Savaşta sadece düşman değil doğada Askerimize bir düşman gibi pusu kurmuş ve Karakış binlerce Askerimizin canını almıştır.
Bir ailede tek erkek çocuğu olanlar için bir ocağın bir umudu deyimi kullanılır işte Efendi Aydemirde bir ocağın bir umufu olan delikanlılardan biridir Allahuekber dağlarında ölüyor cenazesi orada kalıyor
Ahmet Özdemir
İnsanların umutları ve onlar için en sevinçli müjde bir çocuğunun olmasıdır
Hz İbrahim bu müjdeye 100 yaşında kavuşur ondan önce pek çok dua eden Hz ibrahim Rabbimize salih bir evlat olması için aşağıdaki Âyeti Kerim ile dua etti.
بِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ
“Rabbi heb lî mines sâlihîn(sâlihîne).”
Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”Diye Dua ediyor.
Rabbimiz de bu Duaya karşılık Saffat Suresi 101. Ayetle karşılık veriyor
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ
“Fe beşşernâhu bi gulâmin halîm(halîmin).” “Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.”işte bu dualar ile Allaha yalvaran insanımız pek çok sınavdan geçecektir Bu sınavlardan biriside yaşanan dünya savaşlarıdır kimisi evladının mezarını bile bulamasa Analar Babalar evlatlarını kimisi Çanakkalede kimisi Yemende kimiside Allahu Ekber dağlarında Allaha yolcu etmiş onlara Allah şehit olmayı nasip etmiştir Analar babalar evlatları için Hz Muhammed efendimin iki Reyhan çiçeği olan Hz Hasan ve Hüseyine okuduğu şu duayı ederdi."Allah’ım evlatlarımı sana, senin eşsiz ve eksiksiz korumana ve himayene ısmarlıyor ve Sana sığınıyorum. Onları şeytanın ve zararlı şeylerin şerrinden koru
Düşümde gördüm düşümde
Babamoğlu kaç yaşında
Babamoğlu Şehit düşmüş
Çanakkale savaşında
Çanakkale Savaşı Birinci Dünya Savaşında Osmanlının yedi cephede yedi düvele karşı savaştığı diğer bir cephedir on yedi on sekiz yaşında bir evin bazen tek oğlu bazen ise yedi sekiz kişi birden Şehit olmuştur geride anaların yaktığı içi dert dolu yaşamayan anlamaz okusakta yaşayanın acısını anlayamayız"Hayran olur bunu gören Ağam bir asker yitirmiş bilmem geyik bilmem ceren"biz çoban isek sürülerimizin en değerli varlığı kuzularımızdır bir çoban sarsılmaz mı ? Kuzusunu yitirdiği zaman peki bir ana bir bacı nasıl ayakra kalır ? evlâdını yitirdiği zaman Analar bacılar hisseder kardeşlerinin yittiğini gözü yaşlı askere gönderdikleri evlâtları kimi zaman rüyalarına girer "Anne ben Şehit oldum üzülme peygambere komşu oldum" demek için kimi Ana sabahları ter içinde uyanır bu rüyanın acısı ile hem sevinç gözyaşları döker hem matem tutarlar Çanakkalede Anasının rüyasına giren ve Şehadete kavuşan Kayserili on beşinde öğrenci 17 sinde şehit olan Hacı Şahinden ise şu ağıt sözü kalır geride"Beş tabur asker yürüdü içinde biri talebe Şehit Düşmüş Çanakkale savaşında düşümde gördüm düşümde Babamoğlu Şehit düşmüş atı gidiyor Halebe"
Bu ağıtta Sarız Pınarbaşı yöresinden Mehmet Ali adlı delikanlının Yemen Cephesine gönderildiği gemide deniz tutması ve askerde borazancıbaşı olduktan sonra Şehit olması anlatılır
Ahmet özdemir
Birinci Dünya savaşında açılan cephelerden biride gitme Yemene Yemene dedikleri Hicaz-Yemen Cephesidir Dünya Savaşı boyunca Osmanlı bu kutsal topraklar için mücadele etmiştir Kutsal İslam toprakları için pekçok şehrimizden gencecik fidanlarımız askere alınmıştır.Bu ilçelerden biriside Kayserinin Sarız ilçesinden Mehmet Ali adlı askerimizdir gemiye bindirilen Askerlerimizin tek amacı 1916 yılında İngilizlerin desteği ile başlayan Arap ayaklanmasına son vermektir Mehmet Alinin kız kardeşi "Gitme Yemene Yemene Yemen yolu toz kardeşim Babamoğlu Mehmet Ali Benzer bahçe ışığınına"desede bu savaşa Mehmet Ali gibi nice genç katılır sevdikleri arkada kalsada Vatan Sevdalısı insana savaşa gitme diyemezsin çünkü Vatanı için ölmesini bilmeyen insanlar sevdiklerinin de kıymetini bilmez değerini görmezler Yemen cephesinde pek çok askerimiz Medine Fatihi Fahrettin paşanın cephesinde Şehit olur Al yeşil Al kırmızı bayrak ile evlerine döndüklerinde geride yürekleri yakan ağıtlar kalır"Bir gemiye doldurdular İstanbula bildirdiler sallar gemi döğer dalga gördüm kardeşi yudular gül benzini soldurdular"
Trablusgarp, Balkanlar,1.Dünya savaşında askerler hangi cepheye gideceklerini ve kaç yıl askerlik yapacaklarını bilmezlerdi. Bu yüzden "askere gidenlerin parası pul karısı dul derlerdi."
Ahmet Özdemir
Trablusgarp’da Meydana gelen Birinci Dünya Savaşından bir bölge olan Trablusgarp bölgesi Mustafa Kemalin ilk kez tarih sahnesine çıktığı Savaştır Kuzey Afrika bu savaşlarda italyanın eline geçmiş savaş uşi Antlaşması ile sona ermiştir.Trablusgarp bölgesi ise Kanuni devrinde Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı’nın son zamanlarına gelen bu savaşta Osmanlı mağlup olmuştur.Balkan Savaşları ise 2.Abdülhamit döneminin bitişine rastlar.Balkan Savaşları Trakya Eflak Boğdan Bulgaristan Yugoslavya bölgelerinde yaşanır.Pek çok askerimiz
1913’te ikinci balkan savaşı sonrasındaki cepheden dönüşte verilen besinlerin sebep olduğu hazımsızlık nedeniyle mide yapışması ile vefat etmiş diğer sağlıklı askerler ise cepheden cepheye Yemenden Çanakkaleye dinlendirilmeden gönderilir Kayseri Tomarzalı Şamlı Doğan ise savaşlardan kaçan Asker kaçaklarından olup kendir ipi ile yakalanır karakollarda yediği binlerce dayaktan sonra yaralarından kurtulamayarak hastanede ölür Bacısı Güllü karı ise şu ağıdı söyler inci gibi gözyaşlarını oğlunun mezarına dökerek: "Kâğıt saldımda almadı Tel vurdum aynı gelmedi Alamanya harp eylesin Gayrı kardeşim kalmadı."
Bekir,Kayseri Pınarbaşı’nın kurttepesi köyünden henüz bir kaç aylık evli iken askere çağrılır Askerlik görevini yaparken Hozat dağlarında öldürüldü
Ahmet Özdemir
Pınarbaşı,Kayseri il merkezini doğusunda Malatya ve Kahramanmaraş karayolu üzerinde yer alır.Güneyinde Kayseri
Tomarza ve Sarız ilçeleri, kuzeyde ise Sivas’ın Şarkışla, Kangal, ilçeleri yer alır.
Tarihi çok eski olan Pınarbaşı, mö Hitit uygarlığına bağlı bir şehir devletiydi.
Bizanslılarcada yönetilen ilçe gölle kaplı olduğundan Bizans ve Selçuklu devrinde pek çok sandal sefasına sahne olmuştur.
1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Danişment devletinin hükümdarı Melik Gazi tarafından fethedilir.1399 yılında ise
Osmanlı hakimiyetine girmiştir.önceki devirlerde Sivasa bağlı olan bölge Aziziye olarak bilinirdi.Hozat ilçesi ise dağları ile ünlü bir bölgedir.Elazığ üzerinden feribot ile pertek ilçesine ulaştıktan sonra 47 km lik mesafeden sonra ulaşılır.Gece vakti yıldızları en güzel bu ilçede izleyebilirsiniz
Bitki örtüsü yok denecek kadar az olsada dağlarda oldukça fazla kar ve tipi ile karşılaşabilirsiniz.Bekir adlı askerimiz bu topraklarda henüz bir kaç aylık evli iken düşman ile savaşarak Hozat dağlarında öldürülür Şehadete kavuşur Anası ise yaktığı ağıtta şunları söyler içli gözyaşları ile:"Ağaç dalların pürlensin(çiçek açsın) çıksam Hozat’ın dağına Bekir oğlum görünür mü Yuman köyneği kirlensin gelin kaldı demedin mi)