Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
TİLHABEŞLİ FİLOZOF

İnsanlığı Mahkum Eden Kanunlar Kapitalizmin Salonlarında Çöken Adalet

Yorum

İnsanlığı Mahkum Eden Kanunlar Kapitalizmin Salonlarında Çöken Adalet

0

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

196

Okunma

İnsanlığı Mahkum Eden Kanunlar Kapitalizmin Salonlarında Çöken Adalet

İnsanlığı Mahkum Eden Kanunlar Kapitalizmin Salonlarında Çöken Adalet

Kanun… İnsanlığın en büyük yalanlarından biridir belki de. İnsanlığı korumak adına yazıldığı söylenir, hakları güvence altına aldığı iddia edilir, adaleti tesis ettiği sanılır. Ama bugünün mahkeme salonlarına girin, dosyaların boğduğu hâkimlere bakın, kâğıt yığınları arasında nefes alamayan savcıları görün; size adaletin mi, yoksa insanlığın mı hüküm sürdüğünü söyleyin. Sizce orada insan mı vardır, yoksa sadece kanun mu?

Bir hakimin önüne gelen yüzlerce dosya, çoğu zaman birbiriyle aynı, birbirinin kopyası. İnsanların acıları, haykırışları, gözyaşları; kağıt üzerinde “talep” diye yazılmış kuru kelimelerden ibaret. Hakim de biliyor ki, insana kulak verse belki o dosya başka bir yol alacak, başka bir kader yazılacak. Ama hayır; kanun öyle emrediyor, içtihat öyle diyor, Yargıtay kararları öyle. İnsanlık susuyor, kanun konuşuyor. Ve kanun insanı değil, sistemi koruyor.

Bu yüzden diyorum: Kanunlar, insandan öncelikli kılındığında, adalet ölür. Çünkü adalet, özünde insanla vardır, insanlıkla anlam kazanır. İnsanlığı mahkum eden bir hukuk düzeninde, kararların hiçbir hükmü yoktur.

Kapital Babaları İçin Yazılan Kanunlar


Düşünün: Hangi kanun insanı gerçekten özgürleştirmiştir? Çoğu zaman kanunlar, egemenlerin, güç sahiplerinin, sermaye babalarının kaleminden çıkmıştır. Onlar için yazılmış, onlar için korunmuş, onlar için uygulanmıştır. Halkın sesi, çoğu zaman bu kanunlarda yoktur. Onların acısı, kanun metinlerinde kaybolmuştur.

Kapitalizmin kanunları vardır: Bankayı kurtarır, şirketi korur, holdingin zararını telafi eder. Ama aynı kanun, işçiye, köylüye, memura geldiğinde bir duvar olur. Çalışanın alın teri gasp edildiğinde “iş kanunu var” denir ama mahkeme yıllarca sürer. Sermaye sahipleri hile yaptığında “ticaret hukuku” devreye girer, bir gecede karar çıkar. İşte bu yüzden diyorum: Kanunlar, kapital babalarının varlığını sürdürmek için var. İnsan ise onların gölgesinde, mahkum edilmiş bir figürdür.

Bir işçi mahkemeye başvurur; hakkını arar. Duruşmalar uzar, dosya raflarda bekler, yıllar geçer. O işçi belki aç kalır, belki borç içinde kıvranır. Ama büyük şirketin avukat ordusu her celsede hazırdır, bilirkişi raporları önceden ayarlanmıştır, kes-yapıştır dilekçeler önceden yazılmıştır. Sonuç: İşçi kaybeder, şirket kazanır. Kanun uygulandı mı? Evet. Adalet gerçekleşti mi? Hayır. Çünkü kanun uygulandı ama insanlık uygulanmadı.

Kes-Yapıştır Kararlar, İnsanlığın Ölümü

Mahkemelere bakın. Hangi hakim her dosyayı tek tek okuyabiliyor? Dosyaların yığıldığı, duruşmaların ardı ardına dizildiği bir sistemde hangi vicdan, hangi akıl gerçekten insanlığı duyabilir? Hakimler dosya yetiştirmek için kes-yapıştır kararlar verir. Savcılar, kalıplaşmış iddianameleri kopyalar. Avukatlar aynı dilekçeleri farklı isimlerle dosyaya koyar.

Peki, bu kopyalar arasında insan nerede? Nerede o annenin çığlığı, o çocuğun gözyaşı, o işçinin alın teri? Hepsi satır aralarında kaybolmuş. Bir cümlelik “reddine” kararıyla hayatlar mahvolmuş. İşte bu noktada kanun uygulanmıştır ama insanlık çoktan gömülmüştür.

Tarihten Bugüne Hukukun Sermaye İttifakı

Tarih bize çok şey anlatır. Roma İmparatorluğu’nda bile kanunlar köle sahiplerini korurdu. Orta Çağ’da kilise hukuku, halkı değil, kilisenin gücünü korurdu. Modern çağda kapitalizm doğduğunda, kanunlar şirketleri, fabrikaları, patronları korumaya başladı. İşçilerin hak mücadelesi kan dökmeden kazanılmadı. 8 saatlik iş günü bile kanunlarla değil, kanı dökülerek kazanıldı.

Bugün de aynı. Teknoloji çağındayız deniyor, dijital hukuk var deniyor, ama işçinin hakkı için dava açtığında yine yıllar sürüyor. Sermaye sahiplerinin “ihtiyati tedbir” talepleri ise bir günde kabul ediliyor. Çünkü kanun insanı değil, sermayeyi koruyor.

İnsanlık Mahkemelerde Her Gün Mahkum

Her gün binlerce dosya açılıyor. Ve her gün binlerce insanlık, mahkeme salonlarında mahkum ediliyor. İnsanların umutları kırılıyor, inançları çöküyor. İnsanlık, cezaevine gönderiliyor ama sermaye her gün serbest kalıyor.

Hakimlerin vicdanı çoğu zaman dosyanın altında kalıyor. Savcıların kalemi, insandan çok kanuna sadık. Avukatların dili, insanlığın çığlığını haykıramıyor; çünkü kanunlar ona izin vermiyor. Ve toplum, mahkeme salonlarında mahkum edilen insanlığı görmezden geliyor.

Ama sonra ne oluyor? Bir gün herkes kendi derdine düştüğünde, herkes haksızlığa uğradığında “nerede bu adalet, nerede bu insanlık?” diye haykırmaya başlıyor. Oysa insanlık, yıllardır mahkeme salonlarında ölüme terk ediliyordu. Kimse sesini çıkarmıyordu. Şimdi herkes insanlığı arıyor, ama insanlık çoktan hapiste.

Kapitalizmin Adaleti,İnsanlığın İnfazı

Kapitalizmin adalet anlayışı şudur: Sermaye kutsaldır, insan feda edilebilir. Mahkeme kararları da buna göre şekillenir. Bir işçi hakkını alamadığında “bu kanuna uygundur” denir. Bir köylünün toprağı gasp edildiğinde “mülkiyet hakkı var” denir. Bir gencin hayalleri yok edildiğinde “yönetmelik böyle” denir.

Ama kimse çıkıp “insanlık böyle mi?” diye sormaz. Çünkü kanunlar insana değil, çıkar sahiplerine göre yazılmıştır. Ve hakimler, savcılar bu düzenin köleleridir. Onlar da belki kendi vicdanlarında insanlıktan yanadır ama sistemin çarkları arasında sıkışmışlardır. Kes-yapıştır kararlar vererek kendilerini kurtardıklarını sanırlar. Oysa insanlığı mahkum ederek aslında kendi insanlıklarını da mahkum ederler.

İnsanlık Adaletin Üstünde Yer Almadıkça…

İşte benim nefretim buradan doğuyor. Böyle bir hukuk sistemine, böyle bir kanun anlayışına, böyle bir kapitalist düzene nefret duyuyorum. Çünkü insanlığın olmadığı yerde adalet olamaz.

Adalet, insanlıkla başlar. İnsanlığın üstüne kanun koyduğunuzda, adaletin kendisini mezara gömmüş olursunuz. Hakimler insanlığı uygulasaydı, bugün bu kadar dosya altında inim inim inlemezlerdi. Savcılar insanlığı uygulasaydı, bugün kes-yapıştır iddianamelerle vicdanlarını susturmazlardı. Avukatlar insanlığı uygulasaydı, bugün dilekçeler arasında kaybolmazlardı.

Demem o ki, çağımızın en ucube tarafı budur: Kanunlar, kapital babalarının varlığını korumak için uygulanıyor; haklarını gasp edenlere karşı ayağa kalkan insanlara karşı ise silah gibi kullanılıyor. Sonra da “hukuk yerini buldu” deniliyor. Ama aslında hukuk yerini bulmuyor; insanlık kayboluyor.

Ta ki insanlık adaletin üstünde yer almadıkça, ta ki insan merkezli bir hukuk anlayışı doğmadıkça, bu sistem çürümeye devam edecek. Ve bir gün herkes, bugün sustuğu insanlığın hesabını kendi vicdanında verecek...

Bahadır Hataylı/15.09.2025/Sancaktepe/İST

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İnsanlığı mahkum eden kanunlar kapitalizmin salonlarında Çöken adalet Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İnsanlığı mahkum eden kanunlar kapitalizmin salonlarında Çöken adalet yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İnsanlığı Mahkum Eden Kanunlar Kapitalizmin Salonlarında Çöken Adalet yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL