0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
131
Okunma

Küçük bir kasabada, yaşlı bir saatçi dükkanında yalnız yaşardı. Günlük hayatı saatleri tamir etmekle geçerdi. Onun saatleri tamir etmesi sadece bir iş değildi,belki de zamanın kaybolmuş anılarını geri getiriyordu…
Bir gün, genç bir çocuk dükkanına geldi ve kırık bir saati tamir etmesini istedi. Saatçi, sabırla saati onardı ve çocuğa geri verdi. Çocuk mutlu oldu ve teşekkür etti.
Çocuğun saati, aslında babasından kalan bir hatıra saatiydi ve tamir edilen bu saat, babasının hatırasını yeniden canlandırıyordu.
Bu tamir saatçinin gözlerindeki hüznü biraz hafifletti.Yıllar önce toprağa verdiği oğlunu hatırladı.Oğluyla yaşadığı güzel anılar gelip durdu gözlerinin önünde…Ne kadar da benziyordu çocuğun tebessümü oğlunun gülüşüne.Hikayeleride benziyordu birbirine.Değişen sadece baba-oğuldu hikayede…
Dükkanındaki eski aletler ve paslı vidalar, onu hayatın kırılganlığı ve zamanın kaçınılmaz akışıyla yüzleştiriyordu.Her vida sıkıldıkça kırık hatıralar da yerine oturuyordu sanki.Bu ona buruk bir hüzün versede,hayat devam ediyordu işte.
Saatçi, sadece saati değil, kaybolmuş zamanın ve hatıraların ruhunu da onarıyordu…