İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
MuratKEREMk
MuratKEREMk

Ebu Ubeyde bin Cerrah: Ümmetin Emin Kulu

Yorum

Ebu Ubeyde bin Cerrah: Ümmetin Emin Kulu

0

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

141

Okunma

Ebu Ubeyde bin Cerrah: Ümmetin Emin Kulu

Ebu Ubeyde bin Cerrah: Ümmetin Emin Kulu

Yazar: Murat Kerem

Tarih, kimi insanları yalnızca yaşadıkları dönemde değil, asırlar boyunca ışık saçacak bir örnek olarak kaydeder. Güç, şöhret ve malın her şey sanıldığı bir dünyada öyle biri çıkmıştır ki; eline geçen bütün imkânlara rağmen kalbini dünya için karartmamış, ömrünü doğruluk ve emanete sadakatle geçirmiştir. İşte o isimdir Ebu Ubeyde bin Cerrah… Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) “Her ümmetin bir emini vardır; bu ümmetin emini Ebu Ubeyde’dir” [1] sözleriyle şereflendirdiği büyük sahabî. Onun hayatına baktığımızda yalnızca bir kahraman değil, aynı zamanda “güven”in ete kemiğe bürünmüş haliyle karşılaşırız.



Çocukluk ve İmanla Tanışma

Tam adı Âmir b. Abdullah b. Cerrah olan Ebu Ubeyde, Mekke’de Kureyş kabilesine mensup olarak dünyaya geldi [2]. İslâm’ın ilk yıllarında Darü’l-Erkam’da Müslüman olan on kişiden biri olması, onun cesaretini ve hakikate bağlılığını göstermektedir. Putperest bir toplumun ortasında imanını açıkça yaşaması, onun güvenilirliğinin ilk işaretlerinden biri oldu.


“Ümmetin Emini” Sıfatının Hikmeti

Resûlullah (s.a.v.) Ebu Ubeyde’ye “ümmetin emini” derken, onun en belirgin özelliğine işaret ediyordu: emanete ihanet etmeyen bir yürek.
O, hiçbir zaman mal, makam veya şöhret için hareket etmedi. Kendisine verilen her görevde adalet ve dürüstlükle davrandı. Öyle ki sahabeler onun yanında daima güvende hissederdi.

Bir defasında Necran’dan gelen bir heyet, Peygamber Efendimiz’den (s.a.v.) “Bize güvenilir birini gönder” diye ricada bulundu. Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a.v.) sahabenin gözleri önünde Ebu Ubeyde’ye dönerek:

“Kalk, onlarla git. Çünkü o, ümmetin eminidir!” buyurdu.

Ebu Ubeyde mütevazı bir şekilde ayağa kalkıp heyetle birlikte yola çıktı. O sırada mescidin duvarlarından yükselen Efendimiz’in sesi, Medine’nin sokaklarına doğru yayıldı:

“O hakkıyla emindir!.. O hakkıyla emindir!..”

Heyet adım adım uzaklaşırken, Resûlullah’ın sesi arkalarından yankılanıyor, onlar gözden kaybolana kadar bu kelimeler Medine’nin semalarında çınlıyordu. Sahabe, bu manzarayı unutulmaz bir tablo gibi kalplerine nakşetti.

Hz. Ömer (r.a.) de bu özelliğine vurgu yaparak şöyle demiştir:
“Ebu Ubeyde bu ümmetin en güvenilir insanıdır” [3].



Sevgi ve Fedakârlıkta Örnek

Bedir, Uhud ve Hendek başta olmak üzere bütün savaşlarda Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yanında yer aldı. Uhud Savaşı’nda Peygamberimiz’in mübarek yanağına saplanan demir halkaları dişleriyle çıkararak kendi dişlerini kırması [4], onun sevgisinin ve fedakârlığının en büyük nişanelerindendir.

Resûlullah (s.a.v.), sahabeleri öne çıkardığı bir mecliste Hz. Ebubekir’i sıddîk, Hz. Ömer’i adaletin sembolü, Hz. Ali’yi ilmin kapısı olarak anmış; Ebu Ubeyde’ye ise “ümmetin emini” demiştir. Çünkü onun şahsiyetinde güven, doğruluk ve sadakat birleşmişti.



Komutanlıkta Güven ve Strateji

Hz. Ebubekir (r.a.) devrinde Suriye seferlerinde büyük görevler üstlendi. Hz. Ömer (r.a.) döneminde ise Şam cephesinde başkomutanlık yaparak Bizans’a karşı kazanılan zaferlerde öncü rol oynadı. Özellikle Yermük Savaşı, onun stratejik zekâsı ve kahramanlığıyla tarihe geçti [5].



Halid bin Velid ile İmtihan: Tevazunun Zaferi

Yermük zaferinin ardından Hz. Ömer, siyasî denge için Halid bin Velid’i görevden alıp yerine Ebu Ubeyde’yi komutan tayin etti. Bu haber orduya ulaştığında Halid bin Velid hiç tereddüt etmeden kılıcını indirip yeni komutanına itaat etti. Ebu Ubeyde ise mütevazı bir şekilde Halid’i yücelterek şöyle dedi:

“Ey Halid! Sen Allah’ın kılıcısın. Benim bu vazifeyi almam, senin değerini düşürmez. Gel, bu emaneti birlikte taşıyalım.”

Bu tablo, “ümmetin emini” olmanın özünü ortaya koyuyordu: Nefsin değil, ümmetin selametini düşünmek.



Sadelikte Büyüklük: Zühd Hayatı

Ebu Ubeyde, yüksek makamına rağmen son derece sade bir hayat sürerdi. Eşyası çok azdı; bir kılıcı, bir devesi ve birkaç günlük yiyeceği bulunurdu. Dünya malına değer vermez, insanlar arasında güvenin sembolü kabul edilirdi [6].

Bir gün Şam’a gelen Hz. Ömer, onun evine uğradı. Evin içinde bir kilim, bir kalkan ve bir su kırbasından başka eşya bulamadı. Gözleri dolarak, “Ey Ebu Ubeyde, dünya seni değiştirmemiş” dedi. Bu manzara, onun ne kadar zühd sahibi olduğunu gözler önüne seriyordu.



Amvâs Vebası: Son Nefes ve Vasiyet

Hicrî 18. yılda (M. 639), Şam bölgesinde Amvâs denilen yerde büyük bir veba salgını çıktı. Binlerce Müslüman bu hastalığa yakalandı. Ordu içinde panik büyüyünce Hz. Ömer (r.a.), Ebu Ubeyde’yi yanına çağırıp canını kurtarması için başka bir bölgeye gitmesini istedi.

Fakat Ebu Ubeyde şu cevabı verdi:
“Ey müminlerin emiri! Sen benden Rabbimin kaderinden kaçmamı mı istiyorsun? Eğer bu hastalık Allah’ın takdiriyle geldiyse, ondan kaçış yoktur. Ben ümmetimle beraber olacağım.”

Bir süre sonra hastalığa yakalandı. Ölüm döşeğinde sahabeleri etrafına toplayıp şu nasihati bıraktı:
“Ey insanlar! Size vasiyetim şudur: Namazınızı dosdoğru kılın, orucunuzu tutun, zekâtınızı verin. Birbirinize sırt çevirmeyin, dünyaya aldanmayın. Çünkü dünya fanidir, ahiret bakidir.”

Onun kaybı, özellikle Hz. Ömer’i derinden sarstı. Hz. Ömer (r.a.) gözyaşlarıyla şöyle dedi:
“Keşke Ebu Ubeyde sağ olsaydı da, halifeliği ona bırakıp gönül huzuruyla Rabbime kavuşsaydım” [7].



Asırlara Işık Tutan Bir İsim

Ebu Ubeyde bin Cerrah, İslâm’ın ilk yıllarından itibaren sadakat, fedakârlık ve emanet duygusunun canlı bir örneği olarak tarihe geçmiştir. O, Peygamber’in yanında bir muhafız, sahabenin gönlünde güvenin adresi, ümmetin ise değişmez “emini” idi.

Bugün onun hayatına baktığımızda şu hakikat karşımıza çıkar:
Emanet sadece malı korumak değil; sorumluluğu, adaleti, ümmeti ve en önemlisi imanı korumaktır. Ebu Ubeyde, ümmetin güveni uğruna nefsini ikinci plana atmış, dünyaya sırt çevirip ahireti tercih etmiştir.

Onun adı bize şunu hatırlatıyor: İnsan arkasında servet bırakmasa da güven ve sadakat bırakırsa, adı asırlara ışık tutar.



Kaynakça

[1] Tirmizî, Menâkıb, 30.
[2] İbn Hişâm, Sîre, c. 1.
[3] M. Fethullah Gülen, Sonsuz Nur, c. 2, s. 399 vd. (Necran heyeti vakası).
[4] İbn Sa’d, Tabakât, c. 3.
[5] Vâkıdî, Megâzî, c. 1.
[6] Taberî, Tarih, c. 3.
[7] Belâzurî, Fütûhü’l-Büldân, s. 127.
[8] İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, c. 7.

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ebu ubeyde bin cerrah: ümmetin emin kulu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ebu ubeyde bin cerrah: ümmetin emin kulu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ebu Ubeyde bin Cerrah: Ümmetin Emin Kulu yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL