2
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
248
Okunma

Çamur dediğim bu günkü siyasete bulaşmamak için direniyorum aslında. Fakat, öylesine içimize işledi, hayatımızı rehin alıp zehir etti ki; ne kadar kaçsak da yakamızı bırakmıyor.
12 Eylül dönemi, Üniversite öğrencisiydim. Üç yıl İstanbul Teknik Üniversitesi’nde, bir dönem İstanbul Üniversitesinde, bir dönem de Marmara Üniversitesi’nde bulundum. Siyaset çamurunun tam da ortasındaydım yani. Etkilendiğim ideolojiler olsa da uzak kalabildim işte. Tıpkı, öncesinde, on üç yılım Yeşilçam civarında, filmcilerin, oyuncuların olduğu piyasada geçmesine rağmen, özellikle rezil filmlerin çekildiği dönem olduğundan uzak durabildiğim gibi.
Bugün artık, siyaset çamurunun ülkenin her tarafına, her insanına bulaştığı, gelecek nesillerin kaderini bile esir aldığı bir dönem yaşıyoruz. Her hafta, sabah haberlerinde, yeni yolsuzluk operasyonları ile uyanıyoruz. Ardından, siyasetçilerin bir birine yaptığı salvolarla dolu gündem hayatımızı alıp götürüyor.
O yapmıştır, bu yapmamıştır şeklinde sürüp gidiyor tartışmalar. Bugün değil, yıllardır, hangi dönemde, hangi belediyede bu tür olaylar yaşanmadı sizce? Hangi devlet dairesinde, hatta mahkemelerde adam kayırmalar, rüşvetle iş yapmalar, taraf tutmalar olmadı ki?
Atatürk sonrası Türkiye’de hepsi de bal gibi oluyor. Sınavlarda, işe alımlarda, ihalelerde, mahkemelerde bal gibi de adam kayırma da rüşvet de sürüp gidiyor!
Demokrasinin yerleşmesi için, önce toplumun ahlâkının yerleşmesi gerekiyor! Bizde ahlâk var, diyebilir miyiz? Ben yok diyorum!
Kurtuluş savaşında, bir yolunu bulup askerlikten yırtanlar, bu günlerin zenginlerinin, ülkenin ileri gelenlerinin dedelerinden başkaları değildir!
Yoksullar ise, vatanın istikbali için, seve seve şehadete koşanların torunlarıdır!
Sağı solu yok arkadaş! Bu ülkeyi yıllardır siyasiler sömürüyor! Belli bir maddî gücü, çevresi olmayan hangi adam muhtar olabiliyor? Belediyede, mecliste, parti yönetimlerinde bir mevki kapabilmek, hangi dürüst, çalışkan, akıllı, iyi niyetli insanın harcıdır?
Belediye başkanlığını, milletvekilliğini, halka hizmet değil de zengin olma aracı olarak görmeyen kaç kişi tanıyorsunuz?
Soydukları, yedikleri yetmiyormuş gibi, aralarında tepiniyor siyasetçiler!
Bin bir umutla, inanarak, güvenerek seçtikleri, göreve getirdikleri çamur siyasetçiler tarafından, ayaklar altında eziliyor seçmenler, gariban halklar!
Fikret TEZEL