1
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
140
Okunma

Kuşların Göçü ve Yardımlaşmanın İlâhî Hikmeti
Yazar: Murat Kerem
“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.”
(Hadis: Müsned, IV, 227; Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat, VI, 58) [1]
Gökyüzünde “V” düzeninde süzülen bir kuş sürüsünü seyrettiğinizde, aslında sadece bir tabiat manzarasına değil, Allah’ın kudretinden bir tecelliye bakarsınız. O zarif kanatlar yalnızca havayı yarmaz; yardımlaşmanın ve dayanışmanın ne demek olduğunu da fısıldar. Doğanın her köşesinde—kuşların göçünde, karıncaların yuvasında, arıların kovanında, ağaçların köklerinde—aynı hakikat yazılıdır: Rahmet yardımlaşma ile tecelli eder, hayat dayanışma ile devam eder.
Kuşların Göçündeki Dayanışma
Her yıl binlerce kilometrelik yolculuğa çıkan kuşlar, tek başlarına bu seferi asla tamamlayamazlar. Onların sırrı, birbirlerine kanat olmalarındadır. Gökyüzünde “V” düzeninde uçtuklarında öndeki kuş rüzgârı göğüsler, arkasındakilere daha kolay bir yol açar. Yorulunca arkaya çekilir, başka bir kuş onun yerini alır. Böylece binlerce kilometrelik yol, tek bir kuşun değil, bütün sürünün ortak gayretiyle aşılır.
Sürünün kenarlarında uçanlar adeta gözcülük yapar. Yırtıcıların tehlikesine karşı uyarıda bulunur, topluluğun güvenliği için kendi riskini artırır. Bazen de geride kalan veya yaralanan bir kuşun yanında birkaç yol arkadaşının kalıp ona eşlik ettiği görülmüştür. Onu yalnız bırakmaz, düşmesin diye yoluna ortak olurlar.
Bu tablo bize Resûlullah’ın (s.a.v.) şu hadisini hatırlatır:
“Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamette ve şefkat göstermekte bir vücut gibidirler. Vücudun bir organı hasta olursa, diğer organlar da ateş ve uykusuzlukla onun ıstırabına ortak olur.” (Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66) [2]
Doğadaki Sessiz Yardımlaşma
Allah’ın kurduğu bu düzen sadece kuşlarda değil, bütün mahlûkatta işler. Karıncalar buldukları nimeti yalnız yemez, işaret bırakarak diğerlerini çağırır ve beraber taşır. Arılar, kovanda her biri ayrı bir görev üstlenir: kimi nektar toplar, kimi yavruya bakar, kimi kovandaki ısıyı korur. Balinalar ve yunuslar sürüler hâlinde avlanır, zayıf olanı ortalarına alarak dış tehlikelerden muhafaza eder. Ormanlarda ağaçlar bile kökleriyle yeraltı mantar ağları üzerinden birbirlerine besin gönderir; güçlü olan zayıfa destek olur.
Said Nursî bu hakikati şöyle ifade eder:
“Kâinatta en esaslı rabıta uhuvvettir (kardeşliktir), tesanüttür (dayanışmadır). Rekabet ve düşmanlık ise, kanun-u fıtrata muhaliftir.” (Mektubat, 22. Mektup) [3]
Kur’ân ve Sünnet’te Yardımlaşma
Kur’ân-ı Kerîm’de Rabbimiz buyurur:
“İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın.” (Mâide, 5/2) [4]
Başka bir ayette ise şöyle denir:
“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara yumuşak davrandın. Şayet kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi.” (Âl-i İmrân, 3/159) [5]
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurur:
“Allah, kuluna yardım eder; kul kardeşine yardım ettiği sürece.” (Müslim, Zikr 37) [6]
Gazâlî de yardımlaşmayı, insanın Allah’ın rahmetinden aldığı payın bir yansıması olarak görür; insan başkasına faydalı oldukça kemale erer. [7]
İnsana Düşen Pay
Doğadaki yardımlaşma tabloları aslında bize şunu öğretir: Hayat tek başına yaşanacak bir yolculuk değildir. Kuşlar göç ederken birbirine kanat olur, karıncalar birlikte taşır, arılar omuz omuza çalışır, ağaçlar köklerinden birbirine can gönderir. İnsana düşen ise bu ilâhî kanunu bilinçle ve ibadet niyetiyle yaşamaktır.
Güçlü olan zayıfı korumalı, imkânı olan olmayana destek olmalı, bilen bilmeyene öğretmelidir. Mevlânâ’nın dediği gibi:
“Birlikte rahmet vardır. Tek başına kalırsan, şeytan seni yutar.” (Mesnevî-i Şerîf) [8]
Rahmetin Kanunu
Doğa bize sürekli aynı hakikati hatırlatır: Yardımlaşma olmadan hayat olmaz, dayanışma olmadan yol alınmaz. Kuşların göçü, karıncaların gayreti, arıların kovanı, ağaçların kökleri… Hepsi Allah’ın rahmetinden bir işaret, bir ayettir.
İnsana düşen, bu ilâhî kanunu kendi hayatına taşımak ve yardımlaşmayı bir erdem değil, bir kulluk vazifesi bilerek yaşamaktır. Çünkü rahmetin sırrı yardımlaşmada, bereketin sırrı paylaşmadadır.
Kaynaklar
1. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 227; Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat, VI, 58.
2. Buhârî, el-Câmiu’s-Sahîh, Kitâbü’l-Edeb, 27; Müslim, Sahîh, Kitâbü’l-Birr, 66.
3. Said Nursî, Mektubat, 22. Mektup.
4. Kur’ân-ı Kerîm, Mâide Sûresi, 5/2.
5. Kur’ân-ı Kerîm, Âl-i İmrân Sûresi, 3/159.
6. Müslim, Sahîh, Kitâbü’z-Zikr, 37.
7. İmam Gazâlî, İhyâ’u Ulûmiddîn (ihlâs, uhuvvet ve muâvenet bahisleri).
8. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî-i Şerîf.