0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
127
Okunma
7-
26.10.2001 Cide
Sevgilim!..
Yağmurlu iki- üç günden sonra,
güneşli güzel bir sonbahar günü…
Karadeniz’in eflatuni, buhurdani ufuk derinlikleri
“ hayaller ötesi görünümümle ben güzelim!..” diyor,
Kuşluk güneşi ışınlarıyla kıpır kıpır maviş deniz diyor; “ ben!.”
Yeşilin, sarının, morun renk tonlarıyla süslü yamaçlar diyor ; “ben!..”
Gel de çık içinden ..
Hepsi bir birinden güzel, harika doğa olayı…
Neden bu denli güzel olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum, Cidelim!
Sevgilim!..
Hangisi daha güzel diye düşüne düşüne
Sitenizin önünde geçiyorum…
Teneffüs ettiğin havayı içime çeke çeke bekarhanemdeyim
kalemi alıyorum elime..
Hep doğa güzelliğinden söz ettiğime alınıyor, belki de;
“Gözün başka güzellik görmüyor!” diyorsundur…
Gelmiyorsun, görünmüyorsun ki; görmüş olsun gözüm…
“Gözden uzak olan, gönülden de uzak olurmuş!” derler.
Ama gel de benim deli gönlüme laf anlat.
Akıl ile duygu arasında kalmışım…
Aklım; “akıllı ol unut, bilinç kaydından sil!” derken,
Gönül ahlar çekip duruyor
Neredeyse kerem gibi bir ah ile tutuşup yanacak…
Ah aman çay koymuştum, geleceksin diye…
Koştum su taşmış, ocak sönmüş..
Çabuk yetişmişim…
masaya her şeyi çift koymuşum
Geleceksin değil mi!..
Gelemezsen canın sağ olsun!..
Hayalini de alacak değilsin ya!..