2
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
195
Okunma

İdare Lambası – Yarım Kalan Mektuplar...
Lambanın titrek ışığında eski bir defter açtım bu gece. Sayfaların arasında sararmış kâğıtlar vardı. Kimi buruşmuş, kimi lekelenmiş, kimi yarısı yazılmış ama hiç tamamlanmamış. Hepsi mektup… Ama hiçbiri gönderilmemiş.
Bir tanesi anneme yazılmıştı. Henüz küçüktüm. “Anne, beni bırakma” diye başlayan cümle yarım kalmıştı. Mürekkep gözyaşına karışmış olmalıydı; harfler silinmiş, kelimeler boğulmuştu. O zaman yazamadığımı şimdi yazmak istedim, ama elim titredi. Çünkü bazı sözler yıllar sonra daha da ağır geliyor insana.
Başka bir kâğıtta bir dostun adı vardı. Kırgınlıkla yazılmış cümleler: “Beni neden unuttun?” Yarıda kesilmişti yine. Demek ki ne öfkem tamamlanabilmişti, ne sitemim. İnsan bazen kızar, söyler gibi olur, sonra susar. Suskunluk, en uzun mektuptur aslında.
Bir mektup da sevdaya dair… İlk gençliğimin heyecanıyla yazılmış. “Seni gördüğümde içim titriyor” diye başlayan bir satır. Ama sonrasını yazamamışım. Belki cesaretim yoktu, belki de korkmuştum reddedilmekten. Şimdi düşünüyorum da; en derin aşkları, en çok sakladığımız defterlerin arasında bırakıyoruz.
O mektupları tek tek elden geçirdim. Hiçbiri gitmemişti, hiçbiri sahibine ulaşmamıştı. Belki de bu yüzden ben hâlâ bu kadar yük taşıyorum içimde. Söyleyemediklerimiz, yazıp da gönderemediklerimiz, insanın ömrü boyunca sırtında taşıdığı gizli çuvallar gibi.
Lambanın alevi hafifçe kısaldı. Gözlerim doldu.
Ve o an anladım ki…
Bazı mektuplar, adresine hiç ulaşmasa da, insanın kalbine mühürlenir.
S.k...3 bölüm