0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
140
Okunma

Bir sabah uyandığında kapının önünde parlak, küçük bir kutu buldun. Kutunun üzerinde hiçbir yazı yoktu ama hafifçe titriyordu. Endişe ile kutuyu yerden aldın ve içeri koydun. Kutuyu kapattığında bir kaç saniye sonra hafif bir ses geldi: "Sana zarar vermeyeceğim."
Kapağı tekrar açtığında içinden minik, altın renkli bir yaratık çıktı. Gözleri parlıyordu ve seninle konuşmak ister gibi sana baktı. Ürktün ve kutuyu kapattın. Sonra yaratık, "Sana zarar vermeyeceğim," dedi.
Yaratık elini tutunca birden ışık yayılmaya başladı ve oda hafifçe titredi. İşlerinin önemi aklında olsa da, yaratığın bakışlarındaki samimiyet ve sıcaklık seni biraz meraklandırdı. O an bir seçim yapman gerekiyordu: gitmek mi yoksa kalmak mı?
Gideceğine karar verdin ama bir şartın vardı: "Yanımda sadece seni getireceğim, başka kimse veya hiçbir şey karışmayacak." Yaratık kabul etti ve birlikte ışıkların içinde kayboldunuz.
Işıklar söndüğünde kendinizi bambaşka bir yerde buldunuz: renkli gökyüzü, uçsuz bucaksız çiçek tarlaları ve havada dans eden minik ışık küreleri… Yaratık gülümseyerek, "Burası sadece cesur ve meraklı olanların keşfedebileceği gizli bir dünya," dedi.
Şaşkın bakışlarla etrafa bakarken, burasının ne kadar güzel olduğunu söyledin ve sevimli yaratığa sarıldın. Yaratık, senin sevgin ve cesaretin burayı daha da güzelleştirdi diyerek minik kanatlarını açtı. Gökyüzünde parlayan bir ışık fışkırdı ve etrafını saran tarlarda çiçekler dans etmeye başladı.
Ama orada kalmanın bir süresi vardı; bu süreyi aşarsan sevdiklerini bir daha göremeyecektin. Anneni, arkadaşlarını ve cennette olan babanı düşündün. Bu yüzden geri dönmeye karar verdin. Yaratık seni anlayışla karşıladı ve güvenli bir şekilde eve dönmen için elinden tuttu.
Eve döndüğünde annen seni sımsıkı kucakladı, gözlerinden sevinç ve hafif bir endişe aktı. ’Neredeydin, seni çok merak ettik!’ dedi. Sen elindeki minik ışık küresini göstererek gülümsedin: ’Sadece kısa bir macera… ama artık buradayım, sizlerle birlikteyim.’
O anda gökyüzüne hafifçe bir ışık süzüldü, tıpkı küçük yaratığın seni koruduğunu hatırlatan bir işaret gibiydi. Artık hem macerayı hem de sevdiklerini taşıyan bir kalbin vardı.
Meltem Mesture Güven