0
Yorum
1
Beğeni
1,0
Puan
129
Okunma

EVİN DELİSİ.
Elin iyisi evin delisi olmak demek bir kişinin dışarıdaki insanlara gösterdiği nezaketi, fedakarlığı, müsamahayı hatta bazen ilgiyi ve sevgiyi dahi “evindeki” yani yakınındaki kişilere, ailesine göstermemesidir.
El iyisi, ev delisi olan kişilere şöyle örnekler verebiliriz:
İş yerinde “En uyumlu eleman” seçilir ama evde yere dökülen bir kaşık pilav için fırtınalar kopartır.
Tüm iş arkadaşları onun ne kadar yardımsever olduğundan bahseder ama o evde çamaşırını dahi yerden kaldırmaz.
Komşularının, arkadaşlarının gün boyu tüm dertlerini dinler ama akşam evde eşinin halini hatırını sormaz.
Mağazadaki satıcıya teşekkür eder, evde “eline sağlık” demez.
Başka insanların ufak hatalarını görmezden gelir ama evde en ufak bir olumsuzlukta kötü söz söyler hatta küfürler eder.
Okulda hocaları karşında saygıdan eğilir, evde ebeveynine kırıcı dil kullanmaktan çekinmez.
Aklına geldi mi birileri? Onlardan birisi de sen misin?
Değişik ortamlarda farklı davranmak ortamın gerektirdiği şeylere göre bazen bir ihtiyaçtır. İnsan samimi arkadaşı ile konuştuğu gibi patronuyla konuşmayabilir, iş gereği konuşmaması gerekiyordur. Eşi ile bir konu hakkında fikir alışverişi yaparken ki tutumuyla, çocuğunu ikaz ederken ki halinde ufak farklılıklar olabilir.
Genel olarak bakıldığında tutarlı bir iletişim tarzı olan bir kişinin hayatın değişik sahnelerinde ufak nüans farklılıkları göstermesi normaldir.
Fakat ne zaman ki dışarıya gösterilen nezaket, müsamaha, ilgi, sabır ve hatta sevgi “ev” diye tabir ettiğimiz yakın çevreden esirgenir işte o zaman bu duruma yakından bakmak gerekir.O zaman soralım; insan neden bunu yapar, neden dışarıya layık gördüğü pozitif tutumu yakınlarından esirger?İnsan davranışı ile alakalı her soru gibi bunun da tek ve kesin bir cevabı yoktur. Olası sebeplere beraber bakalım;
_Kültürel kodların ve rollerin yakın ilişki sağlından daha önde tutulması..
Birçok ilişkide görüldüğünden çok fazla sayıda kişi vardır. Mesela karı-koca, görünürde iki kişi olarak başladığımız ilişkiye “kişisel tarihimiz”deki bir çok karakterde bizimle beraber gelir ve var olmaya çalışır. Ebeveynlerimizden öğrendiğimiz annelik/kadınlık/babalık/kocalık, aralarındaki ilişkiden kendimize çıkardığımız dersler “asla böyle yapmayacağım”lar, çevremizdeki/ekranlardaki ilişkilerin görünen taraflarının oluşturduğu şişirilmiş beklentiler… Hepsi var olmayı bekler içimizde.
Mesela;
“Erkeklere yaranılmaz” bilinç koduna sahip bir kadın, arkadaşlarına hizmette gösterdiği ihtimamı eşine sıradan bir akşam yemeğinde bile göstermez. Çünkü erkektir ne yapsa zaten yaranamaz (!)
“Ev işi kadınındır” bilinç koduna sahip bir erkek, iş yerinde herkesin yardımına koşarken ev içinde eşinin yükünü hafifletmek için çaba göstermez. Çünkü kadındır yapması gerekir (!)
“Çocuğa sevgini çok göstermeyeceksin, şımartırsın yoksa” düşüncesine sahip bir ebeveyn arkadaşlarının her durumda sırtını sıvazlarken çocuğuna karşı mükemmeliyetçi olabilir.
Sahip olduğumuz olumlu kişilik özelliklerimizle çelişen bu tarz kodlamalar davranışlarımızda farklılığa sebep olur. Dışarıdaki insanlara dair bu tarz bir bilinç geliştirmediğimiz için onlara karşı daha müsamahakar oluruz. Sahip olduğumuz ve yakın ilişkilerimizin akışını durduran, olumsuz etkileyen bu tarz bilinç yapılarımızı keşfedip, yeniden yapılandırmak gerekir.
1.0
100% (1)