0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
161
Okunma
Hayatta bazı insanlar vardır ki tıpkı bir pergel gibidir. Pergelin sivri ucu, onların hayatlarındaki sabit değerleri, inançlarını, köklerini temsil eder. O uç, ne olursa olsun yerinden oynamaz; çünkü her insanın hayatta bağlı olduğu bir merkez vardır. Kimisi ailesine, kimisi memleketine, kimisi inançlarına, kimisi de kendi içindeki sessizliğe sıkı sıkıya bağlıdır. Bu bağ, insanın yönünü kaybetmemesi için bir pusula gibidir.
Pergelin diğer ayağı ise kalemdir. Kalem, hareket eder; dolaşır, dolaştıkça iz bırakır. İşte bu hareket, insanın yolculuğunu simgeler. İnsan, hayatı boyunca yürür, koşar, düşer, kalkar; ama her adımında bir iz bırakır. Her yaşadığı mutluluk, her çektiği acı, her kurduğu dostluk, her verdiği emek kâğıt üzerinde bir çizgiye dönüşür. Zaman ilerledikçe bu çizgiler birleşir ve ortaya kocaman bir daire çıkar.
İşte bu daire, insanın hayatıdır. Kimimizin dairesi küçücük kalır; çünkü hiç dışarıya çıkmaya, yeni şeyler denemeye cesaret edemeyiz. Kendi küçük dünyamızda döner dururuz. Kimimizin dairesi ise genişler; çünkü biz öğrenmeye, keşfetmeye, risk almaya, yaşamaya cesaret etmişizdir. Ne kadar geniş çizersek, geriye bıraktığımız iz o kadar büyük olur.
Ama ne kadar uzaklaşırsak uzaklaşalım, kalemin hareket ettiği nokta hep aynı merkeze bağlıdır. İnsan nereye giderse gitsin, dönüp dolaşacağı yer yine kendisidir. İnsan, ne kadar değişirse değişsin, özünden kopamaz. Çünkü pergelin sivri ayağı sabit kalmadıkça, kalem ucu hiçbir şey çizemeyecektir. Yani kökleri olmayan bir insan, iz bırakamaz.
Pergel insanları gözlemlediğimizde, aslında hayatın döngüsünü de görürüz. Hepimiz bir daire çiziyoruz. Doğuyoruz, büyüyoruz, seviyoruz, çalışıyoruz, yıpranıyoruz, yaşlanıyoruz… Sonunda başladığımız yere, yani kendi merkezimize dönüyoruz. Kimi zaman bu daireyi dolduran şeyler sevinçlerimiz, başarılarımız ve güzel anılarımız oluyor; kimi zaman da kırgınlıklarımız, pişmanlıklarımız, keşkelerimiz. Ama sonuçta herkesin elinde yalnızca kendi çizdiği daire kalıyor.
İşte bu yüzden, hayat yolculuğunda önemli olan sadece yürümek değil, iz bırakabilmektir. Pergelin kalem ucu boş bir çizgi çizebilir ya da ardında anlam dolu bir şekil bırakabilir. Bu da insanın seçimlerine, cesaretine ve yaşama bakışına bağlıdır.
Sonunda hepimiz, bir gün geriye dönüp baktığımızda “benim dairem nasıl bir iz bıraktı?” diye soracağız kendimize. Bazılarımızın dairesi kocaman ve dolu dolu olacak, bazılarımızınki ise dar ve boş. Ama hiçbirimiz pergelin o sivri ucundan kopamayacağız. Çünkü bizi biz yapan, aslında o sabit duran merkezdir.