0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
131
Okunma

Bugün yazı köşemde Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesabından bahsetmek istiyorum.
Ben ekonomist değilim. Her ne kadar eğitim hayatım Tarih lisans öncesinde, dört yıl Ekonomi Lisans, sonrası üç yılda Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi İşletme Yüksek Lisans üzerine geçmesine rağmen kendimi birileri gibi ekonomist asla görmüyorum.
Ben bugün araştırmacı yapım ile Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesabının uygulanmaya başlamasından sonlandırılması sürecinde KKM sisteminin Türkiye ekonomisine getirdiği maliyet, yalnızca ödenen para üzerinden değil, aynı zamanda aşırı düşük faiz ortamının devam etmesi, enflasyon ve dış denge problemleri gibi daha geniş çaplı etkiler üzerinden de değerlendirilmesi üzerinde durmak istiyorum
Hatırlarsanız, 2021 yılında Türkiye’de vatandaşların dövize karşı aşırı talepleri vardı. Döviz şoklarına karşı güvenlik arayışı Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemini doğurdu. Çok büyük ümitlerle, tüketicinin “anlık korunma” ihtiyacına yanıt olarak ,Türkiye Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemiyle 20 Aralık 2021 gecesi tanıştı. Sistemin hayata geçirileceğinin açıklanmasının hemen ardından, Türk lirası döviz kuruna karşı % 40 değer kazanmıştı.21 Aralık 2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yurt içinde yerleşik gerçek kişilerin TL tasarruflarının yabancı para karşısındaki değerini korumaya
dayalı “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat ve Katılma Hesapları” yürürlüğe girmişti. O dönemde KKM de ilk aşamada piyasaları rahatlattı, döviz talebini frenledi ve piyasada psikolojik güven sağladı. Birileri ekonomi düzlüğe çıkmış her şey düzelmiş gibi beyanlar vermeye başlamıştı. Ancak getirilen uygulama yapısal sorunları tam olarak çözemedi. Türkiye’nin büyük umutlarla ortaya sürdüğü bu uygulama yaklaşık üç buçuk yıldan fazla sürdü. Ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, KKM hesap açma ve yenileme işlemlerinin (YUVAM hesapları hariç) 23 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla sonlandırılmasıyla sona erdi.
2021 Yıllarında ülkemizde kötü giden ekonomimizde, ne yazık ki ekonomi yönetimi o dönemlerde hataya yol açan yanlış adımları geri almak gerekirken daha da yanlış bir yola girerek KKM uygulamasını yürürlüğe koydu ve yaklaşık 3.5 yıl sonunda bu uygulama kaldırıldı. Bu uygulamayla ülke ekonomisi 60 milyar dolar zarara uğratıldı. Parası olan dolara karşılığında parasını hem korudu hem de getiri elde etti.
Bu uygulamada, döviz kurundaki yükselişi, Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile kontrol altına almak için geleneksel olmayan politikaların önemli bir bileşeni olan Kur Korumalı Mevduat (KKM) ve diğer makro mikro ihtiyati tedbirler ile politika faizinin farklı amaçlarla kullanılmasının doğurduğu boşluğu giderme amaçlandı.
Peki! Gelinen noktada sonuç ne oldu? Ekonomimiz bu uygulamadan nasıl etkilendi? Ekonomimize nasıl bir yükü oldu? Bu olumsuz yük ne kadar sürede telafi edilebilir? Sistem hangi kesimlere yaradı, hangi kesimlere kaybettirdi?
Yapılan araştırmalarda; Bu sisteme katılanların dörtte biri Türk lirası mevduatından, dörtte üçü de döviz mevduatını bozdurup bu sisteme geçenlerden oluştu. Uzmanlara göre bu sistem, “Devletin Türk lirası mevduatını kur artışına karşı bedava sigortalayan bir araç olarak görüldü.
Dövizin aşırı yükselme eğiliminde olduğu dönemde, kimsenin kur riskini almak istemediği bir ortamda KKM uygulamasıyla kamu kesimi devreye girdi ve kur riskini üstlenmiş oldu. Böylece aşırı düşük reel faize rağmen de dövize hücum kısa vadede ilk etap da engellendi. KKM uygulamasıyla KKM’da parası olan bir kişinin yılda % 34’e varan dolar getirisiyle de dünyanın hiçbir yerinde elde etmesinin mümkün olmadığı bir getiri sağladı. Uzun vadede ise bu KKM uygulaması bir kısım mevduat sahiplerine aşırı kazanç getirirken diğer yandan ülkeye büyük bir maliyet yükledi.
KKM uygulaması yerine sadece büyük finans çevrelerinin çıkarlarını korumuştur . Bu süreçte büyük kazanç sağlayan kesim, “paradan para kazananlar” servetlerine servet katmış, zenginlerin sayısı artmış, ancak uygulamanın zararı ise yine her zaman olduğu gibi halkımıza yansımış, dar gelirli vatandaşlarımız bu uygulamanın bedelini en ağır şekilde hissetmiştir.
KKM uygulamasıyla ortaya çıkan halkın sırtına yüklenen 60 milyar dolarlık bir yükün sorumluluğunu birileri üstlenmeli, mali kayıplar neticesinde ekonominin bu denli zora sokulması hususunda kamuoyuna doğru bilgi sunulmalı ve halkımıza karşı şeffaf olunmalı, halkımız bilgilendirilmelidir.
Sonuç olarak, KKM ile kim kazandı, kim kaybetti? Dünyada örneği olmayan bu uygulama ile zengin kesim parasına para kattı bir kat daha zengin oldu, bu uygulama fakir kesime ve ülke ekonomisine kaybettirdi, zorda olan vatandaş bir kat daha zor şartlarda yaşamaya başladı . Ekonomik uygulamalar yaz boz , deneme sürecinden geçir mantığı ile yürütülmemeli. Dünyada gelişmiş ülkelerin ekonomik modelleri örnek alınmalı, KKM gibi uygulamalar bir daha uygulanmamalı, KKM uygulamasının getirdiği sonuçlardan da ders alarak, halkımızın refahını ön plana çıkaracak, ekonomik istikrarı , finansal istikrarı sağlayacak adımlar atılmalıdır.
Günümüz itibarıyla döviz kuru 41 TL seviyelerinde, enflasyon ise sürekli yüksek seviyelerde seyrediyor, halkın alım gücü oldukça düşük ve yaşam koşulları gün geçtikçe çok zor konuma geliyor. Dört kişilik ailenin aylık gıda harcaması (açık sınırı ) 27.111 TL, yoksulluk sınırı 88.130 TL . Kredi kartları kullanan bankalara borçlu icralı onca vatandaşımız var. Bu ekonomik veriler ile biz hangi kalkınmışlıktan bahsedebiliriz.
Alınan ekonomik kararlarda yanlış adımlar ile, çalışan, emekçi dar gelirli halkın geleceği ile oynanmakta, sofrasından bir somun ekmek daha alınarak, yoksul kesim daha da yoksul hale getirilmektedir.
Türkiye’nin geleceğinde işini bilen uzman deneyimli sorumlu ekonomi yönetimi oluşturularak halkın gelirini artırılmalı, gelir dağılımında eşitsizliğe son verilmeli, zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapacak günü kurtaran uygulamalara asla yer verilmemeli , halkımızın hak ettiği yaşam standartlarının yükseltilmesi işinin ehli liyakat sahibi yöneticilerle bir an önce sağlanmalıdır.
Erdoğan KIRMIZIOĞLU
Araştırmacı