Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Tuba Devrim
Tuba Devrim

KAVLAĞAN AĞACI

Yorum

KAVLAĞAN AĞACI

( 4 kişi )

2

Yorum

9

Beğeni

5,0

Puan

207

Okunma

KAVLAĞAN AĞACI



Kavlağan Ağacı

Asırlık şehrin kalbinde, göğe uzanan dallarıyla kavlağan ağacı duruyordu. Bugün çınar diye bilinse de eskilerin dilinde adı hep kavlağandı. Onun gölgesinde serinleyen, kuş sesleriyle huzur bulan insanların şehriydi burası. Karşıda hâlâ mis gibi kokan Papaz’ın ekmek fırını vardı; ekmeğin buğusu, oradan geçen dalgın seyyahı aniden kendine getirir, az ötede saat kulesinden gelen tok sesler adımlarını bedestene yönlendirirdi.
Çekiç seslerinin yankılandığı semaver atölyelerinde ustalar alın teri döker, yassı semaverin bakırına can verirdi. Ama her vuruşta içten bir hüzün de saklıydı; çünkü usta, mesleğini devredecek bir çırak bulamamaktan yakınıyordu. Bedestende antikalar, eski bakırlar, göz kamaştıran eşyalar arasında dolaşan seyyah, tarihin içinde yürür gibi hissetti kendini.
Bir köşede Taşhan, eski adıyla At Hanı, misafirlerini anne şefkatiyle bağrına basıyordu. O sokaklarda Canikçi Mustafa’dan söz açılırdı hep; “Onun yaptığı canik gibisi olmazdı,” derlerdi, ardından eklerlerdi: “Tarif vermezdi.” Kahkahalar arasında Paçacı Burhan, Şah İsmail’in adı geçer, Churchill, Sony bayii Mazlum Başkan, Cavrelet ile tamirci Arap Hasan, Aksakal’ın ismi bile araya karışırdı o yılları yad ederken.
Vezirköprü insanı adlarıyla değil, lakaplarıyla anılırdı. Goril Mustafa, Artist Memed, Karadaşlar, Peynir yimezler, Hacı Arzular, Hacı İzzetler, Martinler… Liste uzar giderdi. En havalısı Artist Memed’ti; Sadri Alışık selamı verdi mi, şehirde Hacı Şükrülerin yazlık sinemasının ışığı yanardı sanki.
Arnavut kaldırımlı sokaklardan Tabakhane’ye inildiğinde, mahallenin ortasında bir değirmen taşı selam verirdi yolcuya. Çocuklar köprünün etrafında oyunlar oynar, taş evler sanki yılların tanıklığını suskun duvarlarında saklardı. Depremleri görmüş, yıkılmamış; gösterişten uzak, sabırla ayakta kalmışlardı.
Ve Çayırbaşı Hıdırlık Tepesi… Her Hıdırellez’de gençler orada toplanır, çayın suyunda oyunlar oynar, evliya mezarına taş yapıştırıp dilek tutar, ağaca renkli bezler bağlardı. Sonradan o mezarın bir Ermeni’ye ait olduğu anlaşılmıştı ama o yıllarda dertler küçük, umutlar büyüktü.
Kunduz ormanlarında yapılan piknikler ise dillere destandı. Katık börekleri, su börekleri, baklalı dolmalar, haşhaşlı çörekler… Hepsi semaver çayının yanında bir çırpıda tükenirdi. Hanımlar hamam sefalarında şarkılar, türküler söyler, kahkahaları kubbelerden taşardı. Ardından Çamlık parkında çay keyfi yerini aldı.
Zaman değişti. Şimdilerde işsizlik ve göç, şehrin gençlerini uzaklara savurdu. Ama Kavlağan ağacı hâlâ aynı yerde, gövdesinde yüz yıllık sırları saklıyor. Kuşlar hâlâ dallarında şarkı söylüyor. Belki de şehrin hafızası, tam da o gölgenin altında yaşamaya devam ediyor.


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Kavlağan ağacı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kavlağan ağacı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KAVLAĞAN AĞACI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Tamer Umut
Tamer Umut, @ervh-ifirkat
4.9.2025 18:58:51
5 puan verdi
yazının girişini okuyunca evet, evet diye geçti aklımdan, burası benim doğduğum şehir. devasa çınar ağacı ve hemen karşısında ekmek fırını vardı. ilerleyen satırlarda aynı şehrin sokaklarında dolaşmadığımızı anladım. olsun, benim açımdan çok keyifli bir yazıydı okuduğum. madem konu eskileden açıldı minik bir çocukluk hatıramla yazınıza eşlik edeyim.
kırkpınar baş pehlivanlarındandı, adı "arap mustafa" sadece gözlerinin beyazı görünürdü yüzüne bakınca, birde gülerse eğer dişlerinin beyaz parlaklığı. o vakte kadar siyah adam görmediğimiz için çok korkardık, adam arap değil, bildiğimiz zenciymiş yaa.
tebrik ediyorum. saygılarımla
Ebuzer Ozkan
Ebuzer Ozkan, @ebuzerozkan
4.9.2025 16:03:07
5 puan verdi
Metin, bir şehrin tarihini, kültürünü ve günlük yaşamını canlı ayrıntılarla anlatıyor; Kavlağan Ağacı metaforu, şehrin hafızası ve sürekliliğinin simgesi olarak öne çıkıyor, geçmiş ile bugünü birleştiriyor. Kaleminiz daim olsun. Saygılar selamlar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL