0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
142
Okunma
Dua Etmenin Yanlışı Doğrusu Olur mu?
Dua, kulun acizliğini kabul edip Rabbine yönelişidir. İnsan, hayatın yükleriyle yorulduğunda, kalbinin içinde taşıdığı gizli sırları dökecek bir kapı aradığında, işte dua o kapıdır. Dua; sadece dudaklardan dökülen kelimeler değil, kalbin titreyişi, gözyaşının sessizliği, yüreğin derin feryadıdır. Bu yüzden “dua etmenin yanlışı doğru olur mu?” sorusu aslında şekilden öte niyete dokunan bir sorudur.
Bazı insanlar dua ederken “Acaba yanlış mı söylüyorum, cümlem eksik mi, sesim yeterince samimi çıkmadı mı?” diye tereddüt eder. Oysa Allah, söze değil kalbe bakar. Kulun, “Allah’ım!” diyerek tek kelimeyle dahi yönelmesi, binlerce süslü cümleden daha kıymetlidir. Çünkü Rabbimiz için esas olan, kulun dili değil, kalbinin samimiyetidir.
Duanın Doğru Tarafı
Doğru olan; Allah’a içtenlikle, teslimiyetle yönelmektir. Duada kibir olmamalı, acelecilik olmamalı. “Ben istedim, hemen olsun” anlayışı, duanın ruhuna aykırıdır. Çünkü dua, sadece istemek değil, aynı zamanda sabretmektir. Kul, Allah’ın dilemesiyle her şeyin mümkün olduğuna inanarak ellerini açar. İşte o teslimiyet, duanın doğruluğudur.
Doğru dua, kulun Rabbinden her şeyi isteyebileceğini bilmesidir. Küçük büyük ayırmadan; rızık için, sağlık için, affı için, huzur için, hatta içten geçen en ufak istek için bile Allah’a yönelmesidir. Çünkü Allah, kullarının hiçbir isteğini küçümsemez.
Duanın Yanlış Tarafı
Yanlış olan ise, duayı bir çıkar kapısı görmek, sadece zorlukta hatırlamak, bollukta unutmak, ya da duayı başkalarına zarar vermek için kullanmaktır. Bir kalbi kıracak, birine kötülük getirecek niyetle edilen dua, duanın ruhuna aykırıdır. Çünkü dua, aslında kulun kendisini arındırma yoludur. Kalbi kin ve öfke ile kirlenmiş bir ağızdan çıkan sözler, hakiki anlamda dua olmaz, sadece bir temenniden öteye geçmez.
Bir başka yanlış da, Allah’tan isterken şüpheye kapılmaktır. “Acaba olur mu?” diye içinden tereddüt eden kimse, aslında Rabbine güvenmeyi eksiltmiş olur. Oysa dua, Allah’a tam güvenle yapılır. O, dilerse en zor sandığımız şeyleri kolay kılar.
Duanın Asıl Gücü
Dua, yalnızca isteklerin listelendiği bir ibadet değildir. Dua, insanın kalbini Rabbine açmasıdır. Bir çocuğun annesine sığınışı gibi, kul da Rabbine sığınır. O an kalpte bir huzur doğar, gözlerde yaş birikir, omuzlardan yükler iner. Çünkü dua, sadece sonucu için değil, o anda Allah ile bağlantı kurmak için kıymetlidir.
Bir kişi ellerini açıp dua ettiğinde aslında Allah’ın huzuruna çıkmıştır. O an bir kul ile Rabbi arasında öyle bir bağ kurulur ki, sözlerin yanlış ya da doğru olması önemini yitirir. Önemli olan kalbin o bağı hissetmesidir.
Sonuç
Dua etmenin yanlışı ve doğrusu, kelimelerin sıralanışında değil; niyetin samimiyetinde gizlidir. İnsan, hangi dilde, hangi şekilde dua ederse etsin, kalbini katarsa doğru yapmış olur. Unutmamak gerekir ki, dua sadece bir istek değil; aynı zamanda bir teslimiyet, bir kulluk itirafıdır.