Gönlünün arzusuna göre iş yapma ki, sırtına pişmanlık yükü yüklenmeyesin. ferideddin attar
Asuman Saydam Atasoy
Asuman Saydam Atasoy

Simli Kartpostal

Yorum

Simli Kartpostal

( 1 kişi )

3

Yorum

9

Beğeni

5,0

Puan

247

Okunma

Simli Kartpostal




Simli Kartpostal

Yeni eğitim-öğretim yılı başlamışken, yüreğimden dökülenler, içimizde biriken gri bulutların sağanak halinde boşalması gibi… Hem geçmişi hem bugünü sarsıyor.

Simli kartpostalların değer gördüğü o okul yıllarını hatırlıyorum. Üzerlerine elimizi sürer, renkli simlerin dökülüşünü hayranlıkla izlerdik. O parıltılar, aslında çocukluğumuzun masumiyetini, saf heyecanlarını simgeliyordu. Her kartpostal farklı bir umut, farklı bir mevsim taşırdı: baharın taze çiçekleri, yazın ışıklı günleri, kışın bembeyaz huzuru… Küçük bir kartpostal, koca bir dünyanın hayalini yaşatırdı.

O günlerde, akşam ezanı sonrası sokakta kalmanın ağırlığını taşırdık. Büyüklerin ikazları, sadece söz değil, bir yaşam biçimiydi. "İn cin çıkmadan evde olun" öğüdü, aslında güvenin, maneviyatın ve toplumsal düzenin sesi olurdu. O kurallar, hayatımıza şekil veren değerlerin temeliydi.

Bugünse kırkını aşmış olanlarımız iyi bilir ki, geçmişin izleri hâlâ içimizde. Ancak artık bambaşka bir çağdayız. Her gün karşımıza çıkan haberler; çocuk istismarları, kadın cinayetleri, gasp olayları… Yüreğimizi sıkıştıran zincirler gibi ruhumuzu daraltıyor.

Daha da acı olan şu ki; yalnızca yaşlılarımız değil, gençlerimiz de bu yükün altında eziliyor. Yirmili yaşlarda bile ruhların erken yaşlandığını görmek, toplum olarak nasıl bir çıkmazda olduğumuzu gözler önüne seriyor. Bu tablo, maneviyatın ve değerlerin kayboluşunu sorgulamamıza neden oluyor.

Victor Hugo’nun sözü aklıma geliyor:
“Bir toplumun gerçek ölçüsü, en zayıf durumda olanlarına nasıl davrandığıyla anlaşılır.”

Bugün yaşanan her olay, yalnızca bir istatistik değil; ardında yıkılan hayatlar, sönen umutlar ve bitmeyen acılar var.

Öyleyse bize düşen, geçmişin değerleriyle bugünün sorunlarını harmanlayarak bir yol bulmak. Kaybettiklerimizi hatırlamak, geleceğimizi daha aydınlık kılmanın anahtarı olabilir. Çünkü Mevlana’nın dediği gibi:
“İçinde bulunduğun karanlık ne kadar derin olursa olsun, ona bir ışık yakmayı dene.”

O ışığı yakmak, hepimizin sorumluluğu.

Yeni eğitim-öğretim yılı hayırlara vesile olsun.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Simli kartpostal Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Simli kartpostal yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Simli Kartpostal yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi
muzaffer_55
muzaffer_55, @muzaffer-55
2.9.2025 15:08:19
Değerli üstadım. Yazıyı okuyunca ,Aklıma,çocukluğum,ve gençliğim geldi. Küçük sokağımızda,akşamları evin önüne çıkardık. Bir kaç komşu bir araya gelir ,çay içilir . Güzel sohbetler edilirdi. Biz küçükler sokakta
top, saklanbaç.istop gibi çocuk oyunları oynardık. O zamanlar. Bayramlarda, herkes, akrabalarına, sevdiklerine kart postal gönderirdi.. Nerde o güzel tatlı masum günler demekten gendimi alamıyorum.
Güzel duygularınıza, kaleminize sağlık. Dost gönüllerde kalın. Saygılar.
çiftçi
çiftçi, @ciftci1
2.9.2025 15:18:00
ÜÇLÜ SORUMLULUK

Karamsarlık havası esmiş, yazının girişinde.
Sonrası daha da kara, hatta kapkara.
Maalesef kanalların haberlerine bakarak ne her şeyin berbat olduğunu düşünmek, ne de her şeyin güllük gülistanlık olduğuna karar vermek elbette çok doğru değil.
Haber değeri olmayan sözde haberler, bizleri bedbin etmemeli.
Ülkemizi gülistan yapmak için de hep birlikte ve gayretle çalışmamız gerektiğini de unutmamalıyız.
O haberlerde gösterilen olayların faillerini de yetiştirenler maalesef bizleriz.
Ancak görmemiz geren bir gerçek daha var ki, gerçek haberler yerine basit olaylarla haber programını dolduranların Türkiye'yi göstermek istedikleri aynaya o şekilde bakmamızı istemeleri.
Dünyadaki gelişmeleri, değişen şartları, katilleri, canileri ve gerçek anlamda Türkiye'de gelişen teknolojileri görmek, göstermek yerine nerede döğüş, kavga, kaza, tecavüz, soygun, eskiden kapkaç, çarpma çırpma, akran baskısı varsa haber yapmak...
Moral bozmaktan başka ne işe yarıyor?
Aileler ders mi alıyor?
Gençler olumsuz davranışlarından ders mi çıkarıyor?
"Kötü örnek doğru örnek olamaz."
Biz güzellikleri, gelişmeleri, dünya gerçeklerini atlarsak bedbin de oluruz, hodbin de...
Elde telefon kameraları, neredeyse kavga edin de haber diye kanallara gönderelim diyen bir gençlik, teknolojinin nimetlerinden doğru faydalanan bir gençlik olamaz.
Bunda aile olarak hepimizin payı ve sorumluluğu var.
Bu yönde gençlerimizi yetiştirmek, kendi öz değerlerimizle, kendi kültürümüzün gerçekleriyle yetiştirmek mecburiyetindeyiz.
Olanları görüp çözümü sadece olası yönetimlere yüklemek, sorumluluklardan kaçmak olur.
Eğitimin temeli ailede verilir.
EĞİTİMİN devamı ve ÖĞRETİM haliyle SOSYALLEŞME okullarda verilir.
Toplumu düzene sokacak kanunlar ve yasalar yönetimler tarafından konulur ve işlerliği sağlanır.
AİLE - OKUL - YÖNETİMLER (geniş anlamda).
Üçlü, ölçülü ve eğitici - öğretici olursa toplum anlayışlı, gayretli, saygılı ve çalışkan olur.
.
Uzun oldu.
Kusura bakmayın.
Benimki haberlerle ilgili biraz serzeniş mahiyetinde.
Saygı ve selamlar.



Aslan3
Aslan3, @aslan3
2.9.2025 13:12:10

Victor Hugo’nun sözü aklıma geliyor:
“Bir toplumun gerçek ölçüsü, en zayıf durumda olanlarına nasıl davrandığıyla anlaşılır.”

Nasıl da güzel.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL