0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
150
Okunma

Haydin, Buyrun, Beraberce Osmanlı’nın Nurlu Sokaklarında Bir Seyahat-I Huzur Eyleyelim!
Ey kalemiyle aşkı nakşeden niyazkâr gönlüm!Haydi geçmişin menziline yelken açasın,hatıralar kitabında bir yaprak aralayasın...
"Sokaklarda Sevdâ Gezerdi.."’
Sene meçhûl... Lâkin gönül takviminde
her daim bahar.
Yine bir sabah vaktidir ki, güneş
İstanbul’un taşlarına sükûtla düşer,
incitmemek için sanki, ışığını bile
zarafetle serper.
Ben ise, yavaş adımlarla yürürüm bu nazlı
sokaklarda..
Her adımda bir selâm,
her köşe başında bir tebessüm.
Sokaklar yalnızca geçit değildir burada,
birbirine gönül köprüsü olan ahlâk
yoludur.
Sübyan mektebinden çıkan bir çocuğun
duası,kapı önünde oturmuş ninenin yün
eğirirken söylediği ilahi,arasta dükkânında sabırla iş tutan esnafın "Helâl rızık" niyazı
hep karışır havaya...
Sevda da gezer bu sokaklarda.
Ne hoyrat, ne mecazi.
Helâldir buradaki sevdâ,göz göze gelmeyle başlar,annelere sorularla devam eder.
Dostluklar da kıymetlidir,
bir fincan kahvenin hatırı
kırk yıldan da ziyâde sürer.
Bir dostun derdi, sokak taşına işlenir,
bir başkası onu görmeden bile hisseder.
Ve çevre,ne sokakta başıboş bir çöp,
ne duvarda edebe mugayir bir iz.
Her şey itina ile yaşar,insan da çevresini değil,çevresi insanı terbiye eder bu beldede.
Ey bugünün yorgunu!
Dön bir adım geri,
bu sokaklarda sadece taş değil,
vakar döşelidir..
Sükûn, kaldırım taşıdır..
Ve sevda..
Her kapı eşiğinde bekleyen sessiz bir
duadır...
Şimdi susalım azıcık.
Kelâm sükûta düşsün
gönül nefes alsın..
Muhabbetle, selâmetle…
5.0
100% (3)