0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
161
Okunma

Dudaklarımdan dökülen özlem sözcüğü, ey nazenin sana hasretimi anlatabilmem manasında yetersiz kalır.. Gel gel dediğim gecelerimin tükenmeyen umudusun.. Uyku da pusum, uyuyamadığımda derin soluklandığım nefesimsin.. Ya bu kanlı geceden uyandır boğulmayayım, yada yılan ıslığı sessizliğinde ruhumu okşa uyuyayım..
Zifiri gecelerin gözlerime uykuyu yasak kıldığı sevgili... Sensiz yol aldığım menzilim yüreği deşen mavzer kurşunu körlüğünde.. Ne acısı sana benziyor, ne bu yürek pişmanlık duyuyor yaptığından.. Dün sensiz denizi seyrederken fark ettim gözlerine baktığımda denizden daha derin, daha manalı, bir o kadar da sükuttu.. Sanki aldatılmış gibi bir hisle utangaçlığı dalgalarında saklıyordu.. Veda etmemek için rüzgar martıları bir sağa bir sola savuruyordu.. Her veda ayrılığı getirdiği için derin izler açarak sahildeki kumları sürüklüyordu.. Deli mavi gözleri çaresizliğin verdiği hırsla sahili dövmekten yorgun düşmüştü.. Geceye gözlerini kapadı, yakamozlarla sakinleşti.. Unutmaya çalıştı bütün gün bir başına çırpındığını.. Ona elinin yetmeyeceğini, gerçeği kabullenişin de bir erdemlik olacağını ve her istenilenin olmaya bileceğini anlamanın masumluğu ile uykuya daldı.. Unutabilmek direnciyle, dinç ve acısız güne başlamak isteğiyle.. Martıların çığlıklarını bile duymak istemiyordu artık. Sevgi karşılıklı olmalıydı, hep kendinden fedakarlık yapmak, müptelası olmak, sonra yalnızlığını yaşamak.. Ağır gelmişti omuzlarına bu yük.. Adeta ezmişti bütün gün yorulmadan, bıkmadan, usanmadan dalgalar savuran güçlü bedenini..
Güne uyanırken kimseler yoktu sahilinde.. Martılar vardı sadece şarkılarına eşlik ederek koşup, oynayan.. Minik balıklar vardı birde, sakin köşelerde, karnını doyurmak için yüzen, yaşama umutla bağlı olan.. Lakin gönül yarası iyileşmiyor, avutulmuyordu... Belki gelecek yıl hatırlayarak gelir diyerek umutlanmaktan başka yol bulamadı. Havalar soğumaya başladıkça bedeni dinçleşti..
Kendine gelmeye başlamıştı deniz... Huzurluydu görseniz.. - Emir ŞIKTAŞ-