0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
151
Okunma
Hoca
Köye yeni bir hoca gelmişti. İlk günlerde herkes merakla süzdü onu. Boylu poslu, sakalı yeni kırlaşmış, yüzünde vakur bir ifade vardı. Namaz vakitlerinde camideki duruşu, hutbelerde kullandığı sade dil, kısa sürede köylünün gönlünü kazandı.
Ama onu asıl sevdikleri, cenazelerdeki titizliği oldu. Ölüm her evin kapısını çalardı; o gün geldiğinde hoca, köylünün acısını paylaşır, ölüyü büyük bir ciddiyetle yıkar, kefenler, usulüne uygun defnedilmesine öncülük ederdi. Sanki her cenazeyi kendi yakınıymış gibi karşılar, gözlerinde bir hüzün, sesinde bir vakar olurdu. Bu hâliyle köylüler “Artık gerçek bir hocamız var” diyordu.
Aylar geçti. Kış bastırmış, kar yolları örtmüştü. Soğuk bir sabah köyde bir cenaze oldu. Haber hemen hocaya ulaştırıldı. O da ağır adımlarla gasilhaneye girdi, hazırlıklara başladı. Dışarıda bekleyenler içeri girmek istese de hoca önceden uyarmıştı:
— Cenazeyi yıkayıp kefenleyene kadar kimse içeri girmesin.
İşine öyle bir ciddiyetle sarılmıştı ki, sanki en küçük dikkatsizlik ölüye saygısızlık olacaktı. Fakat bu defa beklenmedik bir durum yaşandı. Kapının önünde toplananlar sabırsızlanmaya başladı. İçeriden sesini duyunca biri seslendi:
— Hoca, bu sefer işimiz acele. Bekleyemeyiz!
Hoca elini yıkayıp kapıya yöneldi. Yüzünde hafif bir sertlik vardı.
— Evlat, anlaştık ya. Cenazeyi yıkamadan kimseyi içeri almayacaksınız, dedi.
— Ama hoca, mesele çok acil! diye üstelediler.
Bir an sessizlik oldu. Hoca gözlerini kapadı, derin bir nefes aldı. Sonra kararlı bir sesle:
— Bu işin kuralı var. Cenazeye saygı her şeyden önce gelir. Eğer acele edersek, en çok da ölüyü incitiriz.
Sözleri kapının arkasında yankılandı. Köylüler birbirine baktı, kimse karşılık veremedi. Bir süre sonra hoca kapıyı açtı.
— Tamam, yıkama bitti. Şimdi alın cenazenizi, dedi.
Cenazeyi elleriyle omuzladı, en önde yürüyerek kabristana kadar götürdü. Onun vakur yürüyüşü, yüzündeki kararlılık, köylünün içine işledi.
O günden sonra hocaya bakış değişti. Artık sadece namaz kıldıran, dua eden biri değildi. Köyün törelerinde düzen sağlayan, kavgalarda sözü dinlenen, acılı günlerde herkesin yükünü hafifleten bir önder olmuştu.
Cenazeler artık daha düzenli, daha saygılı şekilde yapılır oldu. İnsanlar acılarını paylaşmayı, birbirine destek olmayı öğrendi. Hoca yalnızca ibadeti değil, hayatın temel kurallarını da hatırlatıyordu.
Ve köy, hocanın varlığıyla biraz daha kenetlendi. Herkes onun yanında huzur buluyor, “Bizim hocamız var” diyerek içi rahat ediyordu.
Kamil Etbil
5.0
100% (1)