2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
263
Okunma
Duyuyordum huzursuzluk denen tetikçinin
ayak seslerini.Tüm hinliğiyle dolaşıyordu odamda.Arada bir kapıyı aralıyor,yan odada bağırarak tartışan anne ve babama alkış tutup beni demoralize ediyordu.
Annem,"Asaf herkes bilsin,herkes duysun,istemiyorum seni,istemiyorum"diye bağırırken,babamın kısa cüm lelere sığındığını, sadece "Tamam Asuman"diyerek bir kenara çekildiğini hissedebiliyordum.Sesler dağılıp gidecekti ve geriye sadece zaman kalacaktı kırıntı larıyla,biliyordum bunu,ancak böyle anlarda ne yapı labileceğini henüz bilemeyecek kadar da büyümemiş tim.
Zamanın beni yutacağını aklımdan geçirip dururken,en ufak bir değeri yoktu bazı kavramların.Yok sayılan bir değeri farkettiğinizde o değerin bir parçası olduğunuz
dan utanırsınız değil mi?Ben de utanıyordum.
Annemin gün aşırı dilinden düşürmediği mutsuzluk,
sesi kısılamayacak bir gürültü olup çıkmıştı artık.
Yine bir tartışma sonrası kendi uçurumundan atlayarak odamdaki mezarlığın yanına düşüvermişti
babam.Ağzında anlam kazandırdığı "insan, bir boşluğun mezarıymış "cümlesiyle dizlerinin üzerine çökmüştü.İlk defa o gün babamın gözlerinin çığlıklarıyla tanışmıştım.
O zamanlar anlamamıştım ne demek istediğini.
Zamanı geldiğinde o boşluğun mezarıyla ben de tanışacaktım...
Kendime hep başkalarının gözlerinde yer bulmak isteyişim oldukça yormuştu beni.
Tanıdık yüzlerde,tanıdık gözlerde nasıl görünüyordum?Bakışlarım hangi dili konuşuyordu?Başkalarının gözlerinde bir anlama bürünüyor muydum?Kendimi başkalarında yüzleştirdiğim bu sorular susarak cevapladığında beni,bir kez daha anlamıştım artık koskocaman bir hiç olduğumu...
"Hadi hazırlanmadın mı daha"diye bağıran bir sesle yerimden sıçradığım o günü hiç unutamıyorum.Annem neden benim adımı hiç söylemez ki cümlelerinde?
Cevabını merak ettiğim bundan daha duygu
suz bir soru cümlesi yok biliyor musunuz?Çok zor bir ismim yok aslında,acaba neden diye düşündüğüm çok olmuştur, adımı babam koyduğu için olabilir miydi?
"Efkan"demek o kadar zor muydu?
Bunu söyleyecek kişinin annem olduğunu düşünecek olursak,çok zordu,çok...
Evden hızlıca çıkmıştık,annem oldukça sinirliydi.
Meraklı çocuklar gibi bir soru sormak istemiştim sadece.
"Nereye gidiyoruz anne" diye
Bir duvara çarpıp dönen sesimden tokat yemiş gibiydim.Sorduğum sorunun ne olup olmadığı hiç önemli değildi.Önemli olan neydi biliyor musunuz?Annemin de güzel cümleler kurabileceğini ve bunu duyabileceğimi bilmekti.İşte böyle hissizleştiriliyor
dum,hem de hayatta sahip olduğum ve en çok sevdiğim iki kişiden biri olan annem tarafından.
Büyük bir yıkımdı bu ve her zaman hatırlayacak
tım,zamanını içinden çıkarıp ateşe atacağım bir fo toğraf gibiydi annemin sessizliğinde kendi kendime
konuşmak...
Okuduğum okula gelmiştik,öğretmenim çağırmıştı annemi.
"Efkan hadi sen bahçede oyna biz annenle biraz konuşalım ,olur mu?"
"Tamam öğretmenim"
Annemle öğretmenimin yanlarından ayrılmıştım.Gözle
rimin içine bakan iki gölgenin dudaklarına kilitlenerek
o bakışları konuşturmaya çalışıyordum zihnimde. Annem öğretmenimin söylediklerini dinlerken göz ucuyla beni süzüyordu.
Tedirginliğim oynadığım oyunla karışmıştı.
Konuşulan her ne ise annemi sessizleştirmişti.Babam bir gün,
"anlamı ağırdır sessizliğin oğlum"demişti bana.Şimdi daha iyi anlıyordum babamın ne demek istediğini.Asıl ağır olan insanın cevaplayamadıklarıymış...
Yol boyunca hiç konuşmamıştık.Bizimle beraber sessizliğimize karışıp giden gölgelerimizle yürüye
rek evimize gelmiştik.
Yüzüme yapışan gözlerine bakmamak için kendi mezarlığıma kaçmayı düşünüyorken çfkesiyle karşı
ma dikilmişti annem.
"Boyundan büyük cümleler kurmuşsun öğretmenine,mesela demişsin ki,
"mutsuzluğunun acısını benden çıkarıyor,
duvardan ses geliyor ama annem den çıt
çıkmıyor,beni duymuyor,görmüyor gibi.Sen mutsuzluğun ne demek olduğunu biliyor musun?
Aslında biliyordum,bir çocuğun mutsuzluğu
ile bir büyüğün mutsuzluğu çok farklı şeyler di.Büyüklerin başa çıkabileceği bir olguyla, bir çocuğun tek başına o olgudan çıkabilmesi imkansız bir şeydi.
"Tabi ki biliyorum anne"
"Neymiş bildiğin,söyle bakalım,biz de öğrenelim"
"Mesela mutsuzluk,senin bana oğlum Efkan dememen,saçlarımı sevip bir kez olsun öpmemen olabilir mi?Ya da akşamları uyumadan önce yanıma gelip iyi uykular oğlum diyememen, karanlıktan korktuğumu bildiğin halde hol’ün ışığını açık bırakmayıp inadına evin tüm ışıklarını kapatman,daha sayayım mı anne?"
Ya benim mutsuzluğum diye lafa başlayacakken annemin sesini kısmıştım "ben çocuğum daha çocuk ya,çocuk" diye avazım çıktığı kadar bağırmıştım...
Anneme ilk sesli isyanımdı bu.
İnsan bir boşluğun mezarıymış demişti ya babam,ben de o boşluğun mezarcısıydım işte...Benim için anlamı çok ağırdı her ikisinin de...
/...
5.0
100% (1)