0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
281
Okunma
Salih Amel ve Karakter Eğitimi: Kalpten Hayata Açılan Yol
Yazar: Murat Kerem
İnsan, sadece düşünen bir varlık değildir. O, aynı zamanda hisseden, yönelen, irade gösteren bir ruhtur. Bazen tek bir bakışla yıkılır, tek bir kelimeyle ayağa kalkar. Kalbi vardır ve kalbiyle karar verir. Ruhun bu ince terazisinde “iyi” ile “kötü” arasındaki seçim, yalnızca bir ahlâk problemi değil; bir varoluş meselesidir.
İşte İslâm, bu tercihi bir kelimede toplar: salih amel.
Bu, sadece bir ibadet değil; bir insanlık davasıdır. Sadece doğru olanı yapmak değil, doğru bir niyetle, temiz bir kalple, sağlam bir duruşla yapmaktır.
Kur’an’ın Gölgesinde Salih Amel
Kur’ân-ı Kerîm’de “iman” ile birlikte en çok zikredilen ifade “ellezîne âmenû ve amilû’s-sâlihât”, yani “iman edenler ve salih amel işleyenler”dir. Bu tekrar, sadece dilsel bir kalıp değil; Kur’an’ın ahlâkî formasyonunun temelini yansıtır.
“Şüphesiz, iman edip salih amel işleyenler için, altından ırmaklar akan cennetler vardır.”
(Bakara, 25) [1]
Kur’an’da Mekkî sûrelerde salih amel, bireysel arınma ve içsel tefekkür bağlamında öne çıkarken; Medenî sûrelerde sosyal sorumluluk, infak, adalet, yetimi koruma gibi toplumsal içeriklerle genişler. Bu fark, salih amelin yalnızca bireysel bir ibadet değil; aynı zamanda toplumsal karakter eğitimi olduğunu gösterir.
Hadislerle Derinleşen Ruh
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), salih ameli hayatın içine işlemiştir. Onun sünnetinde bu kavram, sadece namaz ve oruçla sınırlı kalmaz. Bir yetimi okşamak, bir tebessüm sunmak, yoldan taş kaldırmak, bir sözle gönül almak da salih amel sayılmıştır.
“İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır.”
(Dârekutnî, Sünen; Taberânî, el-Muʿcemü’l-Evsat) [2]
“Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz; kalplerinize ve amellerinize bakar.”
(Müslim, Birr, 33) [3]
Bu hadisler gösteriyor ki, salih amelin kıymeti dış görünüşte değil; niyette, ihlâsta ve kalpteki samimiyettedir.
Tasavvufî Derinlik: Tezkiye ve Sülûk
Tasavvuf, salih ameli şekilci bir ibadet olmaktan çıkararak, onu bir ruh terbiyesi, bir saflaşma, bir iç yolculuk hâline getirir. Bu anlayışa göre salih amel, sadece doğru olanı yapmak değil; nefsin her mertebesinde bu doğruyu koruyabilmektir.
“Nice namaz kılan vardır ki, onun namazı namaz değildir; nice suskun vardır ki, onun susması salih bir ameldir.”
(Mevlânâ, Mesnevî) [5]
İmam Rabbânî ise şöyle der:
“Salih amel, nefsi arındırmakla olur; zâhirde görülenin ardında kalbin rızası ve yönelişi vardır.” [4]
Seyr ü sülûk yolunda kişi, emmâre nefsinden mutmainneye doğru bir salih amel zinciriyle yürür. Her doğru davranış, kalpte bir iz bırakır. Bu izler birikir ve kişilik inşa olur. Tasavvuf, bu süreci “hal ile hakikat” arasında bir köprü olarak yorumlar.
Felsefî Yansımalar: Evrensel Erdemin Peşinde
Batı felsefesi dahi, kalpten gelen amelin değerine dikkat çeker.
Kant, ahlâk yasasının vicdan merkezli olduğunu savunur. Ona göre iyilik, yalnızca sonucu itibariyle değil; niyeti itibariyle de iyi olmalıdır.
“Amel, ahlâkî olmalı; çünkü doğru olduğu için yapılmalı.” [6]
Bu görüş, İslâm’ın “Ameller niyetlere göredir.” hadisiyle birebir örtüşür.
Nietzsche’nin “üst insan” tasavvuru da, dışsal otoriteleri aşmış, içsel ahlâkıyla karar veren bir figürdür. Hz. Ömer’in (r.a.) cahiliyeden İslam’a dönüşü, bu figürün en derin örneğidir: İrade, yönelim, değişim – karakterin yeniden doğuşu.
Charles Taylor ve Alasdair MacIntyre gibi modern filozoflar da ahlâkın sadece bilgi değil; erdem temelli bir yaşama biçimi olduğunu vurgular. Salih amel, bu pratiğin adı; ruh ile davranışın birleştiği zemindir. [8]
Sahabe Aynasında Parlayan Ahlâk
Sahabeler, salih amelin sadece teorisini değil; hayatını yaşadılar. Onların örnekliği, karakterin nasıl amele dönüştüğünü gösterir:
Bilâl-i Habeşî (r.a.): İşkence altında dahi tevhidi haykırdı: “Ahad! Ahad!” [9]
Hz. Ebû Bekir (r.a.): Malını Allah yolunda infak etti; en zor anlarda sadâkatin timsali oldu. [10]
Hz. Enes b. Mâlik (r.a.): Çocuk yaşta sorumluluk aldı; Resûlullah’ın evinde hem hizmet hem terbiye gördü. [11]
Her biri, bir salih amel tablosudur. Onların ahlâkı yalnızca ibadette değil; hayattaki her tercih, her davranışta tezahür etmiştir.
Günümüzde Salih Amel ve Eğitim
Modern çağda insan, artık ameli sosyal medya beğenilerine göre yapar hâle geldi. Yardım, reklam kampanyalarına; iyilik, görünme ihtiyacına indirgeniyor. Bu da salih amelin ruhunu zedeliyor.
Eğitim sistemleri zihni bilgiyle doldururken, kalbi ihmal ediyor. Oysa insanı insan yapan, zihninden çok karakteridir.
Salih amel; ezber değil, erdem, ihlâs, sadâkat, sorumluluk gibi değerlerle eğitimde yer almalıdır.
Çünkü karakter, ardışık salih amellerin toplamıdır.
Hayata Akarak Kalbi Temizleyen Yol
Salih amel, yalnızca bir ibadet değildir.
O, kalbin niyetini hayata yansıtan bir davranış biçimidir. Her doğru adım, kişilikte bir iz bırakır. O izler birikir, insan olgunlaşır.
Ve sonunda, salih ameller bir nehir gibi akar:
Kalbi yıkar,
Nefsi arıtır,
Toplumu aydınlatır.
Salih amel, kalpten başlar ama yalnızca orada kalmaz. Hayata yayılır.
Ve bu dünyada salih amel ile yürüyenler, ahirette salihler zümresinde diriltilir.
İşte gerçek karakter: Budur.
KAYNAKÇA
1. Kur’an-ı Kerîm, Bakara Sûresi, 25
2. Dârekutnî, Sünen, no: 4386; Taberânî, el-Muʿcemü’l-Evsat, no: 5787
3. Müslim, “Birr”, 33
4. İmam Rabbânî, Mektûbât, C.1, Mektup 17
5. Mevlânâ, Mesnevî, 1. Cilt
6. Kant, Groundwork of the Metaphysics of Morals, Cambridge University Press
7. Taberî, Târihü’l-Ümem ve’l-Mulûk
8. Alasdair MacIntyre, After Virtue; Charles Taylor, Sources of the Self
9. İbn Hişâm, Sîretü’n-Nebeviyye
10. Buhârî, “Zekât”, 9
11. Tirmizî, “Menâkıb”, 44
5.0
100% (2)