1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1206
Okunma
Bir adam günün birinde ansızın ölür...
Öldüğünü fark ettiğinde, Azrail’ın bir elinde asa diğer elinde elinde koca bir heybe ile kendisine yaklaştığını farkeder.
Azrail ile adam arasında şöyle bir konuşma geçer.
Azrail: Haydi ademoğlu gitme zamanı.
Adam şaşırır: Bu kadar erken mi?
Azrail: Evet!
Adam üzgün bir ifade ile: Ama benim yapmak istediğim bir sürü planım vardı...
Azrail: Üzgünüm ama gitme zamanı.
Adam meraklanır: O heybede ne var?
Azrail: Senin şuana kadar sahip oldukların!
Adam iyice şaşırır: Sahip olduklarım mı?
Azrail gür bir sesle: Evet!
Adam: Yani benim eşyalarım mı?
Azrail: Evet, ama...
Adam heyacanla atılır: Elbiselerim...
Param...
Değerli eşyalarım...
Yüzüğün...
Kolyem...
Saatim...
Cep telofonum...
Azrail yine gür bir sesle: Onlar asla sana ait değildi!
Adam şaşırır: Nasıl yani?... Azrail aynı sestonu ile: Onlar dünyaya ait.
Adam kısık bir sesle: Yoksa, onlar anılarım mı?
Azrail çıkışir: Hayır!
Adam iyice şaşkın bir ifade ile: Nasıl yani?..
Azrail: Onlar sana ait değil!
Onlar, zamana ait!
Adam şaşkın ve üzgün bir ifade ile: Yoksa onlar benim başarılarım mı?
Azrail yine tok sesle: Hayır. Onlar genel durumuna ait...
Adam kısık bir sesle: O zaman...
Arkadaşlarım ve ailem mi?
Azrail: Hayır Ademoğlu! Onlar, hayatta bu zamana kadar yürüdüğün yola ait!
Adam iyice şaşırır: Yani yol arkadaşim!
Yani, karım ve çocuklarım mı?
Azrail: Hayır!
Onlar senin kalbine ait!
Adam hem şaşırır hem heyacanlanır: O zaman, o heybede, bedenim olmalı?
Azrail sesini yükseltir: Hayır hayır. O toprağa ait!
Adam birden atılir O zaman kesinlikle o heybede benim ruhum olmalı!
Azrail sert bir ifade ile cevap verir: Büyük bir hata yapıyorsun Ademoğlu!
Unutma!
Ruhun Yüce Yaratan"a ait!
Adam iyice üzülür: Peki ne o zaman?
Azrail elindeki heybeyi adama uzatır.
Azrail: Al kendin bak!
Adam korku ve endişe ile, ileriye doğru güçlükle bir kaç adım atmak ister. Birden bir rüzgar eser, onu engeller..
Azrail elindeki heybeyi Adama işaret ederek yine tok bir sesle: Hadi ne duruyorsun alsana... der.
Adam tekrar heybeyi almak için öne doğru güçlükle hala yapar. Yine rüzgar kuvvetli bir şekilde eser.
Adamın, birden nefesi kesilir, gözlerinden yaşlar akar.
Güçlükle ileriye doğru adım atar.
Güç bela bir kaç adımdan sonra Azrail’in yanına gelir.
Heybeyi elleri titreyerek Azrail’in ellinden alır.
Azrail gür ve tok bir sesle: Hadi, ne duruyorsun aç bak içine...
Adam ve korku ve heyacanla heybenin ağzını açar, bakar...
Heybenin içine, eğilip baktığında...
Heybenin içinin boş olduğunu görür.
İyice şaşırır.
İçi burkulur.
Kalbi kırık, göz yaşları yanaklarından akarak, endişe ile Azrail’e sorar...
Adam: Ama heybe boş içinde hiçbirşey yok!
Azrail: Evet boş...
Adam şaşkın bir ifade ile: Yani, şimdi ben, hiçbir şeye sahip değil miyim?
Azrail tok bir sesle: Evet doğru. Asla bir şeye sahip değildin!
Adam iyice aptallaşır: O halde, benim olan ne vardı?
Azrail: ANLAR!
Hayattaki, Yaşadığın anlar senindi...
Adam iyice şaşırır: Ya...
Azrail: Hayat sadece bir andır Ademoğlu!
HER ANI YAŞAYIP HER ANI SEVİP HER ANIN TADINI ÇIKARTMAK LAZİM
Tabii ki, Ahlak çerçevesi içerisinde vicdanı elden bırakmamak lazım. Kimseyi de kırıp üzmemek lazım!
Tabii ki, en önemlisi, Yüce Yaratan’a ibadet etmeyi unutmamak lazım!
Hani derler ya...
İyi insanlar cennete gider, demek doğru değildir.
İyi insanlar nereye giderse orası cennet olur!”
Dinçer DAYI
5.0
100% (1)