2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
231
Okunma

Umutsuz bir gençlik, geleceği olmayan bir toplum demektir.
Umutsuzluk, yalnızlık, işsizlik ve gelecek kaygısı, gençleri karanlık yollara sürüklüyor. İntihar ve cinayet vakalarının artışı, sadece bireylerin değil, toplumun da güvenliğini tehdit ediyor.
Bir gencin kalbine umutsuzluk düştüğünde, o sadece kendi hayatını değil; ailesini, çevresini ve geleceği de karartıyor. Bu yüzden toplum olarak gençlere sahip çıkmak, onların sesine kulak vermek, hayallerine destek olmak zorundayız. Eğitimden aile bağlarına, sosyal dayanışmadan maneviyata kadar her alanda gençleri güçlendirmeliyiz.
Unutulmamalıdır ki, gençlik bizim geleceğimizdir, umudumuzdur. Umudu sönen bir gençlik, yarınların karanlığa gömülmesi demektir.
Bugün gençlik, büyük bir tehlike ile karşı karşıya. Her gün televizyonlarda görüyoruz: 13-14 yaşındaki çocuklar kendilerine zarar veriyor, başkalarının yolunu kesiyor, sözlü sataşmalar ve tacizlerle toplumu huzursuz ediyor. Bu davranışlar çoğu zaman cinayetlerle sonuçlanabiliyor. Anne-babaya karşı şiddet had safhaya ulaştı. Üstelik suç işleyenlerin gerekçeleri de çoğu zaman yok: “Canım istedi yaptım, öldürmek istedim.” diyen gençlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. İntihar vakaları da maalesef ciddi bir seviyeye ulaşmış durumda.
Şiddet sadece fiziki değildir. İşte bazı örnekler:
1. Başkalarını kayırmak, liyakati yok saymak ve insanlara ön yargı ile yaklaşmak.
2. Kendisi gibi olmayanları dışlamak.
3. İnsanların konuşmalarını engellemek.
4. İnsanları ekonomik durum, cinsiyet, ırk, boy-pos gibi sebeplerle ayırmak.
5. Gençlerin sorunlarını görmezden gelmek.
Bu ve benzeri ayrımcılıklar, insanları ötekileştirmekte ve suça itmektedir.
Suçları önlemenin ilk adımı, gençlerin sorunlarıyla ilgilenmektir. Ailelerle dayanışma içinde olmak, suça yönelme ihtimali olanları önceden tespit edip sorunlarını çözmek büyük önem taşır. Hiçbir tedbir işe yaramadığı noktada ise en ağır cezalar caydırıcı şekilde uygulanmalıdır.
Gençliği korumak, geleceği korumaktır.
mesakin-19/08/2025
5.0
100% (3)