0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
233
Okunma
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, pireler berber iken develer tellal iken köyün birinde aynı evde bit ile pire yaşarmış.
Günleri mutlu geçiyormuş. Ev işlerini beraberce hallediyorlarmış. Bir gün pire akşam yemeği için pilav pişirecekmiş. Bite bunu söylemiş. Bitte: "Olur. Ne zamandır pilav yemiyoruz." demiş. O gün gece kar yağmış. Ev damının üstü kar ile kaplanmış. Damdan içeriye su damlıyormuş. Bit pireye "Pire kardeş ben dama çıkayım. Üzerindeki karları küreyeyim." Demiş dama çıkmış. Pirede pilav için hazırlıklara başlamış.
Bit damı kürürken arada bir bacada aşağı "Pire kardeş pilav pişti mi. Çok acıktım." diyormuş. Pire ise "Pilav daha hazır değil. Az kaldı. Pişecek" diye cevap veriyormuş. Tekrar bit yine işinin arasında bacanın yanına gelmiş. Tam aşağı eğilirken bacadan tavada pişen pilavın içine düşmüş. Pire o sıra pilavı bit ile karıştırmaya başlamış. Bit tavanın içinde kızarıp pilav ile pişmiş. Pire pişirdiği pilav ile övünüyormuş. "Çok lezzetli oldu. Bit buna çok sevinecek. Gideyim de biti çağırayım" demiş. Bacanın yanına gelip "Bit kardeş pilav hazır Gel haydi." demiş. Ama bitten bir cevap gelmemiş. Dama çıkmış. Orada yok. Pire bu sefer dışarıya çıkmış. Sağı aramış, solu aramış, biti yinede bulamamış. Kendi kendine "Bit herhalde bir yere gitti. En iyisi pilavı kendim yiyeyim." demiş. İçeriye geçip pilavını yemeye başlamış. Pire bir ara pilav dolu kaşığına bit rast gelmiş. Ama pire onu küçük olduğu için görememiş. Pilavı bit ile beraber yiyip yutmuş. Bir daha ortalıkta biti gören olmamış.
Tuna M. Yaşar