1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
235
Okunma
Oy namustur...
1960- 1975 yılları arasında Tokat’ın bir kasabasında, Adalet Partisi’nden bir kaç dönem belediye başkanlığı yapmış bir Belediye Başkanı vardı.
O yıllarda siyaset,kasabanın sokaklarında kahvehanelerde konuşulur, herkes birbirini tanırdı. İsmail ağa da bu küçük kasabanın çarşısında, mütevazı bir “manifatura” dükkânının sahibiydi. Fakir di, ama fakirliği yüzüne vurmayan bir duruş taşırdı. Onuru ve dürüst kişiliği hem ticaretinde hem dostluklarında en büyük sermayesiydi.
Çevresinde nüfuzlu dostları, hatırı sayılır tanıdıkları vardı. Lakin evi, bütün bu saygınlığa rağmen gösterişsiz eski püsküydü. Kasabanın içinde değil, biraz kenarda; üç oda bir sofa, kerpiçten kendi elleriyle döküp yaptığı yuvasıydı…
Duvarları yazın serin, kışın sıcak tutardı. Toprağında emeği, kokardı.
Her seçim öncesi, kasabanın sokakları kıpır kıpır olurdu. Kahvehanelerde hararetli tartışmalar yapılır, çarşı esnafı vitrinini düzenlerken kulağını bir yandan siyasete verirdi. Ne zaman meydanda hoparlörlerden marşlar çalınmaya başlasa, herkes bilirdi ki başkan yine oy peşindedir.
O bilindik günlerden birinde, başkan; yanında birkaç partiliyle birlikte manifatura dükkânının kapısında belirirdi. Gülümseyerek içeri girerdi.
İsmail Ağanın rakip partilisi olsa da dost gibi tokalaşır, “Nasılsın usta?” diye hal hatır sorardı. Ardından vaatler sıralanırdı: “Bu sefer işi bitireceğiz İsmail ağa sana betonarme evin projesi bile hazır.”derdi.
İsmail ağa, her defasında aynı sakinlikte cevap verirdi:
“Başkan, her defasında oy isteyip aynı vaadde bulunuyorsun kim senden ev istiyor eski kerpiçte olsa, benim evim var şükür. kerpiçlerini ellerimle döktüm yaptım, dünya yı versen oy
namustur. Namus satılmaz, hediye de edilmez.”
çayını kahvesini ikram eder, kalp kırmadan yolcu ederdi.
Yıllar geçer, başkan, koltuğunu bir şekilde korur tekrar tekrar seçilirdi İsmail ağa her seferinde tavrını hiç değiştirmezdi.
vakur duruşunu bir gün olsun bozmazdı. Başkan, ister sıradan bir günde kapısını çalsın ister seçim telaşıyla gelsin, o yine dimdik, omurgalı haliyle otururdu karşısına. Sözleri, yılların biriktirdiği bilgelikle ağır ağır dökülür; CHP’ye ve Cumhuriyet’in kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’e duyduğu sevgi ile bağlılığın, zaman ve menfaat karşısında yenilmeyecek kadar köklü olduğunu gösterirdi.
Aliye Uyanık/Çanakkale/ Dalyan
5.0
100% (1)