2
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
237
Okunma

Biliniz ki, her insan yaptıklarıyla tanınır, hatırlanır ve belleklere öyle kazınır. Eleştiri, önyargıdan uzak olduğu sürece doğaldır, fakat bir kişi, diğerini ne kadar tanırsa tanısın, hakkında zan ile hüküm veremez.
Ne birinin inancını ne de ibadetini eleştirebilirsin. Hele hele çok bilmişlik taslayarak yol göstermek, örnek vermek… bu, sadece kibirdir. Kişi en iyi kendini bilir, kendini tanır. Kimse, bir başkası hakkında kesin ve kat’i sözler söyleyemez. Eğer söyleyecekse, önce kendiyle konuşmalı, kendi aynasına bakmalıdır.
Bir insanın nasıl inandığını, nasıl yaşadığını, nasıl ibadet ettiğini, içinin ne kadar samimi ya da şekilci olduğunu yalnızca Allah bilir, bir de o hayatı yaşayan bilir, Samimiyet anlatılmaz, yaşanır, yaşandıkça da anlaşılır.
Kimin kalbi kararmış, kimin içinde fesatlık var, kim kimin özeline dil uzatabilir? İnsan sıcak da olur soğuk da, bu doğasındadır. Ama sen hangi iklimdensin, bilemiyorum. Çünkü ikisine de yabancısın.
Bak, sana bir şey diyeceğim;
Bir gün bir ayna bul ve karşısına geç, baştan sona yaşadıklarını bir düşün. Sonra yüzleş aynayla o bir cam parçası gibi görünür ama, doğruyu söyleyen aslında sensin. Ne yazık ki bazen insan, bir ayna kadar dürüst olamaz.
Yine de inadına devam ediyorsan… eyvah ki eyvah. Bu kibir değil de nedir? Gel, vazgeç bundan. Hoş değildir, bilmediğin hayatlar hakkında, anlamadığın kalpler hakkında konuşmak. Şekilcilikten, sahte ibadetten, pislikten bahsederken, kendi karanlığını dahi görememek… Sence da oldu mu şimdi?
İsnat ettiklerin boş sözden ibaret. Hepsi hava cıva. Sadece yazıklar olsun… Çünkü öfkeni yanlış yere kustun. Farkında olmadan içindeki görünmeyeni gösterdin. Aynada göremediğin, dilinden dökülenler de ortaya çıktı.
Unutma;
Herkes kendi cehennemini hazırlar… ve onu da kendi yaşar.
*
Mehmet Demir
11825