Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Busraaa
Busraaa

Gecenin Karanlığı

Yorum

Gecenin Karanlığı

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

158

Okunma

Gecenin Karanlığı

​
​Gecenin karanlığında, nefes almaya çalışırken etrafındaki insanların ve araçların hızına yetişememek… Koca bir boşluğun içinde, hızlandırılmış bir filmi izler gibi seyretmek. Düşünceler boğuldukça, geriye yalnızca sigaranın dumanının havaya nasıl karıştığını izlemek kalıyor. Arka planda çalan bir melodi, kalbindeki acıyı öyle derinden yakıyor ki, insan bu yakarışı ancak kendi içine gömülmeye başladığında hissedebiliyor.
​Bir kahvenin tadını, üzerindeki köpükleri, içindeki sıkıntılara benzetmek belki de bir teselli… Her bir yudumun, ömründen eksilten bir iksir içmek gibi geldiği anlar vardır ya… Ölüm, belki de bir yudum kahvenin, bir nefes sigaranın içinde biriken zehirle kendi yok oluşuna imza atmaktır. Ve hayat da, böylesine keskin bir sona doğru uzanan bir platform.
​Bazen ağaçların gövdelerindeki kabukları, sebepsizce kendi yaralarına benzetir insan. Etrafındaki insan sesleri, bitmek bilmeyen sorunlar, dertler… Rüzgâr eşliğinde yüzüne çarptıkça, hayatın ne kadar acımasız ve boş olduğunu anlar. Yine de umut arayan insanların çaresizliklerine seyirci kalmaktır yaşam. Tüm acıların bitmediğini bilerek, yalnızca aldığın nefesin hakkını vermek için zorla acı çekmek
​Senden gidenlerin, senden alınanların ya da çalınanların sadece birer "an" olmadığını, birden fazla şey olduğunu anlıyor insan. Çünkü zamana hapsolduk. Keşke zaman dediğimiz şey bir anlık dursa… Öyle bir dursa ki; ne acılar kalsın, ne de içinde yaşayamadığın şeylerin hüznü… Aceleyle gitmeye çalışan insanların tempoları da anlık değil, daimi dursa keşke…
​Ve tam o anda, arzuladığın o şey gerçekleşir. Dünya donar. Arabaların tekerlekleri, trafik ışıklarının yeşil yansıması, konuşan dudaklar, havaya kalkmış eller… Hepsi anın bir fotoğrafı gibi kalakalır. Yağmur damlaları havada asılı kalır, gri birer kristale dönüşür. Her şey sessizleşir. Dışarıdaki tüm gürültü yok olur, sadece kendi kalbinin sesi yankılanır. Bir anlık duraksama, tüm o telaşın içinde seni sıkıştıran prangalardan kurtulmak gibidir. Şimdi nefes alırsın, ciğerlerin dış dünyanın gürültüsüyle değil, sadece kendi varlığınla dolar. O an, etrafındaki her şey durmuşken, sen ilk defa gerçek anlamda hareket etmeye başlarsın. Herkesin aceleyle kaçırdığı tüm o detayları incelersin: bir yaprağın damarlarını, bir duvarın dokusunu, bir çocuğun yüzündeki masum tebessümü.
​Hani insanın içine ateş düşer de tarif edemez, delirecek gibi olur ya… Hani sevdiğini kaybettiğinde ya da çocukken küçük bir oyuncağını yitirdiğinde bile aynı acının farklı derecelerini yaşar ya… İşte o acılar hiç yaşanmasa… Keşke zamanı durdurma düğmesi olsa, yalnızca gökyüzündeki yıldızlar izlense… Hayaller âlemine dalışlarımız daimi olsa, elimizdeki bütün güç bunun için kullanılsa… Mutluluk denilen şehirlerin peşinden koşarken yıpranmalar son bulsa… Herkes mutlu olsa…
​Çünkü insanın içinde yaşadığı acı, kalp ağrısının gerçekten var olduğunu, alınan her nefesle daha da körüklendiğini gösterir. Ve bilirsin ki, yapılan ya da yapılacak her şey zamanla geçmez; aksine, zamanla ruhuna işler.
​Belki de tüm bunların yerine; gökyüzündeki o derin mavilik, yıldızların ışıltısı, rüzgârın soğukluğu ve bedene verdiği ferahlık anlaşılabilseydi her şey farklı olurdu. O zaman ne insanlar değişir, ne sevgilerde beklentiler artar, ne kalp ağrısı kalır, ne de ölümle burun buruna gelme isteği. Gecenin karanlığına, o soğuk rüzgâra rağmen içindeki ateşin sönmeyeceğini bilen, her şeye inat nefes alan bir ses olurduk.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Gecenin karanlığı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Gecenin karanlığı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gecenin Karanlığı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL