Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Asuman Saydam Atasoy
Asuman Saydam Atasoy

Zifiriyiz Bi'yerlerde

Yorum

Zifiriyiz Bi'yerlerde

( 1 kişi )

2

Yorum

5

Beğeni

5,0

Puan

332

Okunma

Zifiriyiz Bi'yerlerde




Zifiriyiz Bi’yerlerde

Bir zamanlar yeryüzü, yalnızca toprağın değil ruhun mescidi gibiydi.
Her adım, bir dua, her nefes bir ibadet olurdu. İnsanlar yüreklerindeki samimiyetle ilahi kudretten dilekte bulunur, taşlar bile bu yalınlığın tanığı olurdu.
Ancak zamanla bu anlam kayboldu.
Dua, gözle görülen yapılara, devasa taş duvarlara indirildi. İnsanlar, taşa baktıkça içlerindeki boşluğu doldurabileceklerini sandılar. Oysa taş ne kadar büyük olursa olsun, içini dolduracak olan yine insanın ruhuydu.

Bir gün, kasabanın yönetimine yeni biri geçti. Halkın parasıyla öyle bir mescit yaptırmak istiyordu ki, adı uzak diyarlarda yankılansın, büyüklüğü dilden dile dolaşsın. “Bu taşların ihtişamı,” dedi yönetici, “bizi yüceltir, dualarımızı göğe ulaştırır.” Oysa kimse, göğe yükselenin taşlar değil, kalpten gelen niyet,elinle yaptığın eylem olduğunu hatırlamadı.

Halk, bu devasa yapının temel atma törenine büyük bir coşkuyla katıldı. İnşaat her gün biraz daha yükseldi. Mermerlerin ışıltısı göz kamaştırdı, kubbenin altın işlemeleri hikayelere konu oldu. “Artık dualarımız buradan yükselecek,” dediler. Ama kimse dönüp içindeki çatışmaları susturmayı düşünmedi.
Yoksulun lokması küçülürken, taşlar büyüdü. Açlığın üstü mermerle örtüldü.

Nihayet mescit tamamlandı. Herkes orada toplanmıştı. “Bu yapı, bizim inancımızın sembolüdür!” diye bağırdı yönetici. Kalabalık alkışladı. Fakat mescide girenler, gözlerini duvarlardan ayıramadı. Mermerlerin soğukluğunu, altının pırıltısını hayranlıkla izlediler. Dualar ağızlardan çıkıyor, ama kalpten yükselmiyordu. Çünkü o duayı taşıyacak bir ruh, o taşlara işlenmemişti.

Mescidin açılışının üzerinden aylar geçti. Halk, içi boş dualarla, o yapının bir ibadet yeri değil, bir anıt olduğunu fark etmeye başladı. İnsanlar mescide, ihtiyaçtan çok gösteriş için gelir oldu. Yönetici, bu yapı sayesinde daha da büyüdüğünü düşündü. Oysa sadece taşlar yükselmiş, insanlar küçülmüştü. Paranın tanrılaştığı bir dünyada, samimiyet yalnızca geçmişin nostaljik bir hatırası olmuştu.
Zifiriydiler bi’ yerlerde.

Kasabanın büyük mescidinin ihtişamı altında ezilen bir gerçek vardı: Yapılar, ruhsuz kalpleri dolduramazdı. Ne kadar taş koyarsanız koyun, kalpteki boşluğu inşa edemezsiniz.
Paranın putlaştığı, gücün inançla karıştırıldığı bir dünyada, duaların eyleme dönüşmesi imkansızdır.

Bugün, devasa taşların yükseldiği bir dünyada, yalnızca o taşların gölgesinde kalan insanlar değil, o taşların simgelediği zihniyet sorgulanmalı. Maddi ihtişamın yükseldiği her yer, insâni değerlerin alçaldığı bir köşe olmamalı.

Dar-ı dünya da insanın kalbi inşâ edilmiyorsa, bu taşlar kimi inşâ eder?

Saygıyla selamlıyorum...








Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Zifiriyiz bi'yerlerde Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Zifiriyiz bi'yerlerde yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Zifiriyiz Bi'yerlerde yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi
çiftçi
çiftçi, @ciftci1
12.8.2025 16:32:19
İslam’in mührü
asuman hanım çok farklı bir açıdan bakmışlar mescide veya camiye yahut ibadethaneye.
konuda "mescit" geçtiği için özellikle sadece bu hususa dikkat çekmek isterim.
kesinlikle bildiğinizden eminim ki, "mescid: secde edilen yer" demektir."
...
yine hatırlayalım.
tevbe suresi 108. ayet:
“daha ilk günden takva temeli üzerine kurulan mescid, namaz kılmak için elbette daha uygundur…”
bu ayet, birçok İslam âlimi tarafından "mescid-i kuba" için indirildiği kabul edilir.
622 yılında, hz. muhammed’in mekke’den medine’ye hicretinden sonra, peygamberimizin de sahabeyle bizzat çalışarak inşa ettikleri mescittir.
İslam tarihinde "topluca İbadet edİlen İlk mescİd" olması itibariyle çok önemlidir.
...
o dönemin şartlarında topluca ibadet etmenin, aynı havayı solumak, aynı duyguları paylaşmak, aynı dualarla iman etmek insanları manen hatta maddeten birbirine bağlar, kenetler.
hal böyle iken, nüfus artıkça, ihtiyaç da büyüyecek, daha büyük ibadethanelere gerek duyulacaktır.
sizin de malumunuz olacağı üzere, müslüman bir ülkenin mührü, sembolü, İslam'ın alâmeti mescitler ve camilerdir. kubbelerin üzerindeki göğe yükselen "hİlal" ki, o da İslamiyet'in sembolüdür.
kubbelere kocaman kocaman "haç" dikmeleri de hristiyanların mührü ve sembolüdür.
her dinin, her inancın kendine has bir sembolü veya totemi zaten var. bu da inanç birliği olanların ortak değeridir.
müslüman bir ülkeye kendi inancının "mührünü" vurmak, hem de en âlâsından, en heybetlisinden, en ihtişamlısından... neden gösteriş olsun ki?..
oralar artık yapanın veya yaptıranın değil, allah'ın evi gibi algılanır, o niyet ve ruhla oralarda toplanılır ve topluca huşû içinde ibadet edilir.
belki ibadetten sonra yapana veya yaptırana da minnet duygusuyla "yapanlardan ve yaptıranlardan allah razı olsun." denilir. camileri sahiplenen müminlerin katkılarını, yardımlarını, fedakârlıklarını da unutmamak lazım gelir. onlar da dualardan nasibini alırlar elbet.
heybetli yapılar, yaptıranın ihtişamını değil, allah'ın yüceliğinin, erişilmezliğinin, gücünün sembolü, ifadesidir.
günümüzde “ayasofya” hem bizim için, hem hristiyan âlemi için önemli ve büyük bir semboldür.
aradan yüzlerce yıl geçmesine rağmen "kudüs" bizim ilk kıblemizdi. mescid-i aksa ve kubbet-üs sahra "mİraç"tan dolayı bizim için de çok kutsaldır. sonuçta oralar da mescittir.
o dönem için çok büyük sayılabilecek bu ibadethanelere gerek var mıydı?
benim son söz olarak söyleyebileceğim; yapıldığı zamanın inanç ve imanının mührü olan bu yerler, inancın ve devletin ihtişamı yanında, yaratıcı'nın yüceliğine inanmanın ve o'na minnet ve şükürün bir simgesi olduğudur.
“kâbe” bile 10 veya 12 kez yeniden inşa edilmişken ve 30’dan fazla küçük veya büyük onarımlarla ve yeniden çevre düzenlemeleriyle yenilenmişken…
acaba çok mu teferruata girdim.
yazılanların mutlaka bir dayanağı, mesnedi, delili olmalı.
haklı gerekçeler gösterilmeli diye düşündüğümden uzun bir açıklama oldu.
kastettiğiniz büyük ve heybetli mescidi ve kiminle ilişkilendirdiğinizi net şekilde ortaya koymadığınız, konuyu genelleştirdiğiniz için böylesi uzun bir açıklamaya yaptım.
bildiğim kadarıyla tarihi eski olanlardan en büyük ibadethaneler “ayasofya” ve “süleymaniye” camileridir. en son yapılanlardan “çamlica camİİ” 60.000’in üzerinde kişinin namaz kılmasına müsaittir. başka müslüman ülkelerde bu rakam çok daha fazladır.
olunabiliyorsa birlik ruhunun nesini eleştirelim…
lütfen hoş görün.
.
çİftçİ – 2025
muzaffer_55
muzaffer_55, @muzaffer-55
13.8.2025 12:08:21
değerli üstadım. çok önemli bir konuya değinmişsin.. bana göre.camiler allahın evi olamaz. allahın evi ,insanın kalbidir.. namazı evde de kılınır.
insan önce kendi kalbini temiz tutup, başka kalplere, sevgi tohumları ekerse. o kadar çok allaha kendini yakın hisseder..mademki din allahla kul arasında.. kişi istediği zaman istediği yerde dua edebilir. çünkü
namazın sonu duadır. kaleminiz daim olsun. dost gönüllerde kalın.saygılar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL