0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
189
Okunma

"Güneş Dürüldüğü Zaman"
Gökyüzü Kapanırken İnsanların Gafleti
Ey insan! Dinle…
Bir gün gelecek, bu gökyüzü, şu gözünü kamaştıran güneş, şu ışık saçan yıldızlar, şu yüce dağlar… Hepsi bitecek. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki,
"Güneş dürüldüğü zaman, yıldızlar dökülüp dağıldığı zaman, dağlar yürütüldüğü zaman…" (Tekvîr, 81/1-3)
Bu bir masal değil, bu bir ihtimal değil, bu kesin bir hakikat. O gün, gök bir kumaş gibi dürülecek, yıldızlar çakıllar gibi dökülecek, dağlar pamuk gibi savrulacak.
Ama sen, hâlâ açlıktan ölen bir çocuğun fotoğrafını görüp telefonunu kaydırmaya devam eden insanoğlu… Sen hâlâ, zulüm haberi gelir gelmez “geçelim başka konuya” diyebilen gafil… Sen hâlâ, kalbinin titreyeceği tek yerin banka hesabın olduğu insan…
Allah’ın Kâinata Yazdığı Uyarılar
Kâinat boşuna yaratılmadı. Her yıldız, her yağmur damlası, her deprem, her salgın… Hepsi birer ayet, Rabbimiz buyuruyor ki,
"Onlar göklerde ve yerde Allah’ın kudretine ait nice delillerden geçerler de, onlara sırt çevirirler." (Yûsuf, 12/105)
Bak, tarihteki helaklara…
Nuh kavmi suyla, Lut kavmi taşla, Firavun boğularak, Semud bir çığlıkla, Âd kavmi kasırgalarla yok oldu. Hepsi, zulmün zirvesindeydi. Hepsi, mazlumların iniltisini hiçe sayıyordu. Hepsi, peygamberlerin uyarılarını duymazdan geliyordu.
Bugün de farklı değil.
Gazze’de bir bebek, süt yerine kana bulanmış su içiyor. Sudan’da anneler, açlıktan ölen çocuklarının başında taş gibi donmuş bakışlarla oturuyor. Ama petrol zengini ülkelerde lüks arabaların egzozundan çıkan duman gökyüzünü kaplıyor.
Zulmün Arşı A’lâya Yükselmesi
Zulmün iki boyutu vardır-Zalimlerin yaptığı ve seyredenlerin sessizliği.
Allah, her ikisini de hesaba çeker. Buyuruyor ki:
"Nice memleketleri helak ettik; azabımız geceleyin yahut gündüz uyurlarken geldi de, çığlıkları şu oldu: ’Gerçekten biz zalimlermişiz!’" (A’râf, 7/4-5)
Bugün dünyada açlık, artık gıda kıtlığından değil, şeytanî düzenin kontrolünden kaynaklanıyor. Depolar dolu ama fakire ulaşmıyor. Üretim bol ama yoksula satılmıyor. Çünkü sistem, domuzlar gibi şişmiş doymak bilmeyen elitlerin çıkarı üzerine kurulu.
Bunların sofralarında çöpe dökülen yemekler, Afrika’da bir köyü doyuracak kadar. Ama onlara göre bu normal… Tıpkı Firavun ’un, halkı piramitlerde taş taşıtırken sarayında altın tabaklarla yemek yemesi gibi.
“Müslüman” Olduğunu Söyleyenlerin Sessizliği
En sarsıcı olan, zalimlerin zulmü değil… En acısı, “Ben Müslümanım” diyen ama zulme sessiz kalanların çokluğu.
Allah buyuruyor:
"Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur." (Hûd, 11/113)
Ama bugün, zulmün önünde diz çöken, hatta onunla ticaret yapan, onunla fotoğraf çektiren, onunla petrol anlaşmaları imzalayan yöneticiler var. Üstelik cuma hutbesinde gözyaşı döküp aynı gün zalime silah satanlar…
Bunlar yalnızca yöneticiler değil; sosyal medyada “Filistin davası kutsaldır” diye yazıp, aynı gün zalimlerin markalarına para kazandıran halk da aynı gaflette
Allah’ın Mazlumlara Yardımı ve Zalimlerin Kaçınılmaz Sonu
Allah buyuruyor:
"Biz peygamberlerimize ve iman edenlere hem dünya hayatında, hem de şahitlerin kalkacağı günde mutlaka yardım ederiz." (Mü’min, 40/51)
Bazen bu yardım anında gelir, bazen yıllar sonra. Ama gelir. Bedir’de, Hendek’te, Mekke’nin fethinde geldiği gibi.
Mazlumların duası Arş’a yükselir, melekler “Amin” der, Allah da “İzzetim hakkı için seni mazlumun intikamını almadan bırakmayacağım” buyurur.
Zalimler ise kendi tuzaklarında boğulur:
"Allah, zalimlerin tuzaklarını boşa çıkarır." (Enfâl, 8/18)
Bugün teknolojiyle, medya gücüyle, parayla her şeyi kontrol ettiklerini sananlar; yarın gökyüzü yarıldığında, dağlar savrulduğunda, nefes alacak hava bile kalmadığında, kaçacak delik bulamayacaklar.
Kâinatın Sarsılması ve Son Uyarı
Allah buyuruyor:
"Kıyamet onlara ansızın gelip çatıncaya kadar beklerler mi? Onun alametleri gelmiştir bile; fakat bunlara bakıp da nasıl öğüt almazlar?" (Muhammed, 47/18)
Depremler, seller, kuraklıklar, salgınlar… Bunlar yalnızca meteorolojik olaylar değil; bunlar Rabbin insanlığa “Dur!” deyişidir.
Ama insanlık hâlâ kibrinden vazgeçmiyor. Hâlâ ticaretini, siyasetini, eğlencesini sürdürmekten başka bir şey düşünmüyor.
Hesap Günü ve Geri Dönüşü olmayan an
"Sûra üflenince, Allah’ın diledikleri müstesna, göklerde ve yerde kim varsa hepsi düşüp bayılır; sonra bir daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışırlar." (Zümer, 39/68)
O gün ne doların, ne altının, ne silahın faydası olacak.
Mazlum, zalimden hakkını alacak. Sessiz kalan, hesap verecek.
Ve Rabbin, sonsuz adaletiyle herkese karşılığını verecek.
Erol Kekeç/06.08.2025/Sancaktepe/İST