Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
erhantigli
erhantigli

Sanatçılar Soyunmalı mı?

Yorum

Sanatçılar Soyunmalı mı?

( 1 kişi )

1

Yorum

3

Beğeni

5,0

Puan

217

Okunma

Sanatçılar Soyunmalı mı?

SANATÇILAR SOYUNMALI MI?
Sanatçılar soyunmalı mı soyunmamalı mı? Film yıldızı öyle ya da böyle soyunmak zorunda kalır, hele genç ve güzel bir kadınsa soyunmaktan kurtulamaz ve soyunduğu kadar gündemdedir, ön plandadır. Onlar da sanat için soyunduklarını söyleyerek günah çıkartırlar ama kimi güzeller var ki ikide birde soyunup duruyorlar. Dizide soyunuyorlar, filmde soyunuyorlar, podyumda soyunuyorlar. Soyunmadıkları bir tek yer kalıyor. Onun da hatırını sormadan yapamıyorlar; gelen tekliflere dayanamayıp, sunuculuğa soyunuyorlar!
Soyguncular, “Ya paranı ya canını” derler ama güzeller ikisini de alırlar, paralı erkekleri soyup soğana döndürürler. Evin papağanı dişisizlikten bunalım geçiriyormuş. Durumunun kötüye gittiğini gören sahipleri çok para vererek bir dişi bulup getirmişler ve ikisini bir kafese koyup baş başa bırakmışlar. Bir süre sonra oraya geldiklerinde papağanın, dişisinin bütün tüylerini yolduğunu görmüşler. Telaşla, “Ne yaptın?” diye bağırmışlar. Papağan hiç istifini bozmamış, “O kadar para verdik. Soymayacaktık mı yani?” demiş.
İşte bunun gibi, kimi seyirciler bir gösterideki güzel oyuncunun soyunmasını seyretmek isterler, umduklarını bulamazlarsa o filmi, tiyatroyu beğenmezler. Bunu bilen yönetmenler güzelleri yerli yersiz muz gibi soyarlar, yapıt konusuyla değil de soyunma sahnesiyle anılır.
Şair ve yazarlarımız öykü, roman ve şiirlerinde, ressamlar nü tablolarında kadının soyunmasını ele alır ya da soyunan kadını dile getirirler. Bakın koskoca Ziya Paşa bile yoldan çıkmış. Sevgilisine şöyle diyor: “Mintanının düğmesini çöz/ Sim tenin görsün bu göz.”
Gönlü her güzele sevdalı Karacaoğlan da, “Bilmem ay mı doğdu, gün mü doğdu âleme/ Yoksa yârim düğmelerini çözdü mü?” diye sorduktan sonra, “Soyunup koynuna girmeye geldim” deyiveriyor dilbere. Ahmet Refik Altınay’ı kendinden geçiren sevgilisinin billur göğsü, gül tenidir: “Bir soyunsa sine-i billuru mest eyler beni/ Sabaha dek sevsem usanmam gül gibi nazik teni.” Behçet Kemal Çağlar, ruhunun soymak için bir kadın istiyor: “Bir kadın istiyorum, ruhunu soymak için”. Şeytan da diyor ki, “Bırak ruhunu soymayı da kendi soyunsun o güzelin. Soyunsun da gözlerimiz bayram etsin!”
“Saçların çırılçıplak omzundan aksın/ Mermer üzerinden geçen su gibi.” Böyle diyor, sonradan süper mürşit olan Necip Fazıl Kısakürek. Âşık Dertli, ışık yüzlü sevgilinin örtülerinden sıyrılarak gönlünü ışıtmasını diliyor: “Ref et nikabını ey vech-i Enver/ Zulmette olsun gönlümüz münevver.” Nedim bir ham sofuya, düğmelerini göbeğe dek çözmüş bir güzeli görsen sabredebilir misin, diye soruyor: “Çözülmüş düğmeler çak-i giriban nafe dek inmiş/ Buna sabrolunur mu zahida sen âşık-ı zar ol”...
Fuat Hüsnü Demirelli, sevgilisini, “Çiçekler yaşar mı havasız, susuz/ Neden böyle dursun memeler mahpus” diyerek soyunmaya razı etmeye çalışıyor. Ümit Yaşar, soyunan kadını şu dizelerle şiirleştiriyor: “Sıyrıldı bütün örtülerden/ Bir güneş doğdu karşımızda/ Duyduk teninin sıcaklığını/ Hoyrat avuçlarımızda./ Saatler durdu kahrından/ Paramparça oldu aynalar/ Soyunur bütün vücudu/ Taş kesilinceye kadar./ Kamaşan gözlerimizle içtik/ Yudum yudum aydınlığını/ Bir kadın susuz dudaklarımızda/ Sebil etti kadınlığını.”
Genç ve güzel bir kadın, hasta çocuğunu doktora getirir. Doktor bir kadına, bir de çirkin çocuğa baktıktan sonra kadına soyunmasını söyler. Kadın şaşırır, “İyi ama hasta olan ben değilim, çocuğum” diye itiraz eder. Doktor, “Tamam. Biliyorum, der. Bu çocuğu size yakıştıramadım. Birlikte bir yenisini yapacağız.”
Kimi doktorlar genç ve güzel kadın hastaları soymaya çok meraklıdırlar. Bir doktora güzel bir kızla, yaşlı bir kadın gelmiş. Kız daha ağzını açmadan doktor kendisine, “Soyunun” demiş. Kız, “İyi ama hasta olan ben değilim. Yanımdaki ninem” deyince doktor, “Ya öyle mi, diye yüzünü buruşturmuş, kadına dönerek, “Dilininiz çıkarın” diye konuşmuş.
“Odam kireçtir benim/ Yüzüm güleçtir benim/ Soyun da gir koynuma/ Tenim ilaçtır benim.” En iyisi bu türküde söylenmiş. “Soyun güzelim soyun. Soyun da bitsin aşk denilen oyun” diye bitirelim sözümüzü. Güzelliklerle bezeyelim özümüzü. Erhan Tığlı

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Sanatçılar soyunmalı mı? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sanatçılar soyunmalı mı? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sanatçılar Soyunmalı mı? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Tamer Umut
Tamer Umut, @ervh-ifirkat
9.8.2025 19:06:11
güzel fıkralarla süslemişiniz yazınızı. genel olarak beğendim fakat film denilen şey hayatın bir aynasıysa soyunmakda olacak o yansıyanlar arasında. çok kafaya takmamak gerekiyor bence. tebrik ediyorum. selamlar saygılar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL