0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
160
Okunma

Köyün en sevilen adamıydı Hasan Ali. Güler yüzü, tatlı dili ve yardımseverliğiyle herkesin gönlünde taht kurmuştu. Komşusu Fatma Teyze’nin kapısı her daim ona açıktı. Fatma Teyze, yaşlı bir kadın olmasına rağmen enerjik ve cömertti. Sofrasında her zaman bir tabak fazla olurdu. Hasan Ali, haftada bir uğrar, çayını içer, Fatma Teyze’nin torunlarına hikâyeler anlatır, bahçe işlerine yardım ederdi. Bu ziyaretler, köyde bir nevi gelenek gibiydi, herkes Hasan Ali’nin neşeli sohbetini beklerdi.
Ancak bir gün Hasan Ali, köyde işlerin azaldığı bir dönemde, Fatma Teyze’nin evine daha sık gitmeye başladı. Önce haftada iki, sonra üç derken, neredeyse her gün kapıyı çalar oldu. İlk başlarda Fatma Teyze memnun görünüyordu; “Hasan Ali’m, sen gelmezsen bu evin tadı çıkmaz.” derdi. Ama zamanla, teyzenin torunları fısıldaşmaya başladı: “Yine mi geldi bu Hasan Ali Abi?” Sofrada bir tabak eksik hissettirmezdi belki, ama muhabbetin sıcaklığı azalmaya başlamıştı.
Bir akşam, Hasan Ali yine elinde bir poşet elmayla kapıyı çaldı. Fatma Teyze, her zamanki gibi gülümsedi ama gözlerinde bir yorgunluk vardı. “Hasan Ali’m,” dedi, “seni görmek güzel ama bu aralar çok sık gelir oldun. İnsan sevdiğini özlemeli biraz, değil mi?” Hasan Ali, bu sözleri duyunca duraksadı. Teyzenin sesinde ne sitem ne de kırgınlık vardı, sadece bir dostun samimi uyarısı. O an, dedesinin bir sözü geldi aklına: “Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir.”
Hasan Ali, o günden sonra ziyaretlerini azalttı. Haftada bir, bazen iki haftada bir uğruyordu artık. Her gelişinde, Fatma Teyze’nin gözleri parlıyor, torunlar “Hasan Ali Abi!” diye koşuyordu. Sofradaki muhabbet yeniden eski tadına kavuşmuştu. Hasan Ali, anladı ki, sevgiyi diri tutmanın sırrı, ne fazla uzaklaşmak ne de fazla yakın olmaktı; tam kararında bir mesafeydi.
07.08.2025
Durmuş Ali ÖZBEK
Emekli Öğretmen
Kültür Bakanlığı Halk Şairi
5.0
100% (2)