0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
178
Okunma

İyi geceler diledim ona… Sesimle üç nokta koymadan
cümlenin sonuna… Söylenmemiş sözcükleri peşine takmadan, gerçek bir dileğe çevirerek onu… “Hak ediyorsun iyi bir geceyi” der gibi…
Sütünü bitirmişti az önce… Uykunun bulutsuluğu sarmıştı
küçücük yüzünü… Kapandı kapanacakken gözleri, “İyi geceler” dedi usulca.
Günü bitirmiştik ana oğul… Gölgesiz, pürüzsüz, pasparlak bir günde keşfetmiştik yeniden birbirimizi. O güne layık, eksiksiz gediksiz iki insandık bu yeryüzünde… O dolu dolu “iyi geceler” deyişimizle de teyit etmiştik sevgimizi.
Kocaman gözleri minnet dolu iki göl olmuş, küçücük yüzünden taştı taşacak bakıyordu bana, bir şey söylemek ister gibi.
Bir şey mi vardı tamamlanmamış, o resimde?! Yoksa aksine çok mu kusursuzdu; tek bir dokunuşta bulunamayacak kadar?.. Dokunulabilir hâle getirmek için onu, yerlerini mi değiştirmeliydik bir şeylerin? Hatta bir şeyleri sokup çıkarmalı, gönlümüzce oynamalı mıydık şekillerle?
Nefessiz kalmıştık biraz sanki çünkü… Mükemmel anne oğul tablosunda donup kalmış, kımıldayamaz olmuştuk belki.
O bakışta yakalamıştım neyse ki o yorgunluğu…
Sığmaya çalışırken resme, ne kadar zorlandığını nefesinin…
Belki surat asmalıydım biraz da… Sürekli bir gülümsemeye döndermemeliydim varlığımı. O tebessüme tutsak edip onu yok etmekten korkar hâle getirmemeliydim insanları.
“Bir şey mi söyleyeceksin bana?” dedim, kapıdan tam çıkmak üzereyken.
Birden odaya döndüm ve yatağa yaklaştım… Aniden bir şey fark etmiştim çünkü: Onun iyi gecelerinin ardındaki o
üç noktayı…
Bazen de gerekliydi o noktalar belki… Gün bitti diye, her şey de bitmek zorunda değildi ya! Söylenecek sözler kalmış olabilirdi…
Günden arta kalan tortular… Bunda ne gibi bir sorun vardı ki?! İçinde olduğun resme dokunmak, onu nefes alır hâle getirmek için;
seyreder hâle gelmemek için kendini, saçmalama hakkını kullanmalıydın belki… Hiç neden yokken görünürde, ‘mutsuz olma hakkı’nı… Ona da, kendime de bu hakkı vermeliydim!
Hani şu ‘şaka’ dedikleri şey var ya, ondan yapmalıydım belki.
Saçmalamanın, kusursuz resimlere dokunmanın en güzel şekli: Gönlünce oynamanın renklerle, şekillerle… Taptaze hava boca etmenin, nefessiz yerlerine…
Ne zaman şaka yapmıştım en son sahi ona?! Oysa ne güzel gülüyordu öyle dolu dolu, geçende dayısı geldiğinde. Böyle bakmıyordu ona; üzmekten korkar gibi.
“Off, çok sıkıldım!” demişti bir ara. Ne kadar da kendiydi o anda…
Hemen sıkılan, sürekli devinen o çocuklardan biri gibiydi.
Kardeşim yaptı yapacağını yine… Bir fıkra patlattı Dursun’lu, Temel’li… Kahkahalara boğdu herkesi… En çok da O’nu… Bana şimdi
böyle uzak uzak bakan çocuğu yani… “Bırak elimi!” der gibi bakan bana… “Kafandaki resme sokuşturmaya çalışma beni!.. Üç noktalarımı duy… Arkasından gelecek cümlelerimi…”
5.0
100% (1)