2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
249
Okunma

Araştırma:Enver ÖZÇAĞLAYAN
TASAVVUF HAYATIMUZDA İLKLER (6)
Ahmet YESEVÎ
"Hikmetler"
"Hikmetlerde genellikle dörtlük esasına yer verilmesi, hece vezninin kullanılması, yarım kafiye türünün tercih edilmesi, millî unsurları teşkil etmektedir.Bununla beraber bâzı hikmetlerinde gazel tarzına yer verip, Arûz veznini de kullanmıştır.Hikmet Tarzının kurucusu olan Ahmet YESEVÎ, edebî şahsiyetinden daha çok fikrî şahsiyetiyle, tarihî hayatından ziyade menkibevi hayatıyla Ortaasya Türk Dünyasının en büyük simasıdır. Geniş bir sahada O’nun kadar asırlarca tesiri devam eden başka bir şahsiyet gösterilemez. YESEVÎ Dervişleriyle bütün Türk Dünyasına yayılan tesiri ve hikmet tarzı en güzel ve olgun meyvelerini Anadulu’da, Yunus İlahileriyle vermiştir.Ahmet YESEVÎ’den sonra yetişen birçok Hikmet şairlerinin söyledikleri aynı tarz ve ruhtaki hikmetlerini şeyhlerine mal etmeleri, hattâ O’nun mahlasını kullanmaları edebiyatımızda görülen nadir hadiselerden biridir.Bu bakımdan hikmetleri ortak halk edebiyatının mahsülleri olarak kabul etmek, hiç de yanlış olmaz.Divan-ı Hikmet’te toplanan hikmetlerin bir şahsa ait olmadıkları ilk bakışta anlaşılmaktadır.Bunların hangisinin Ahmet YESEVİ’ye ait olduğunu tesbit ise, hemen hemen mümkün değildir.
Ahmet Yesevî’nin türbesinde ve tarikatinin âyinlerinde hikmetlerin asırlarca belli bir makamla okunması, hikmetleri herhangi bir eser hüviyetinden çıkarıp, onlara mukaddes bir hüviyet kazandırır.Bu gelenek hiç olmazsa ruh bakımından aynı kalmasını mümkün kılmış, böylece Ahmet Yesevî ifade bakımından olmasa bile, fikir ve inançlarıyla yaşatılmıştır.Prof. Fuat Köprülü Nakş-bendî ananesinin Divan-ı Hikmet’teki ifadelerin Ahmet Yesevî’ye ait olduğunu kabul edip,O’na Nakş-bendî ananesine uygun bir hüviyet verdiğini, fakat Babaî, Haydarî ve Bektaşî ananelerinin naklettiği rivayetlerin tarihi gerçeklere daha uygun olduğunu bildirir.
DİVÂN-I HİKMET...
"Hikmet" kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’in nâzil olduğu âyetlerde Hz. Peygamber’in irşad ve vaazları mânasında kullanılmıştır.İslam âlimlerinin değişik şekillerde tarif ettikleri kelime, sözlüklerde başlıca şu mânalarda yer almıştır; ilim ve adâletin birleşmesinden meydana gelen sıfat-ı şerife; mârifet-i hakâyik-i mevcudat; âdet ve ahlâkla ilgili özlü söz; gizli sebep; insanın mevcudâtın hakikisini bilip hayırlı işler yapması; eşyanın iç ve dış keyfiyetlerinden bahseden ilim; kâinat ve yaradılıştaki İlâhi gaye; Hakk’a bağlanma, bâtıldan uzaklaşma;Allah’a mutlak şekilde itaat ve hayırlı ameller kılma; akıl ve hareketlerdeki uygunluk; Tanrı hakikatini ifade eden dinî ve tasavvufî söz. Dikkat edilirse bu tariflerde Allah’ın varlığını kulun idraki ve özlü şekilde ifadesi esas teşkil etmektedir.Bu bakımdan hikmeti "dînî-tasavvufî özlü söz" şeklinde tarif edebiliriz.
Fuat Köprülü, dînî- tasavvufi manzumelere daha M.X. yüzyıldan itibaren "hikmet" denildiğini kabul etmektedir. Ancak bu devre elimizde malzeme bulunmadığı için, bunun ne derece doğru olduğunu tesbitten mahrumuz. Bu yüzden şimdilik kelimenin Ahmet Yesevî’nin dinî-tasavvufî manzumelerine müridlerince verilmiş bir isim olduğunu, daha sonra bu ismin aynı mahiyetteki manzumelere de verildiğini kabul, yerinde olur.Bir çok yerde "hikmet aydım" ifadesini kullanan Ahmet Yesevî’nin kendi manzumelerine bu adı verip, vermediğini bilmemekteyiz. Eğer bu adı müritleri vermiş ise;gayeleri Şeyhlerinin kutsal saydıkları manzumelerinin diğer manzumelerle karışmasını önlemek olabilir.Her halde Ahmet Yesevî devrinde bu tip manzumelere verilen "hikmet" adı, yerleşmiş haldeydi.
"Divân-ı Hikmet", Ahmet Yesevî’nin hikmetlerini içine alan mecmuanın adıdır.Bu adın M.XVI. yüzyıldan sonra kullanıldığı kesin olmamakla beraber düşünülebilir.Esasen Fazlullah bin Ruzbihan’ın Ahmet Yesevî’nin türbesinde okuduğu Yesevî Kitabı’nın başında Divân-ı Hikmet kaydının bulunmadığını bildirmesi bu hususu doğrulamaktadır.Fazlu’llah b. Rûzbihân’ın Mihman Name-i Buhara adlı eseri H.915’de telif edildiğine göre, Divân-ı Hikmet adı o tarihlerde kullanılmamakta idi.Kanatimizce Fâzlullah b. Rûzbihân’ın gördüğü eser, ismini bilmediğimiz bir Yesevi dervişinin tertip ettiği bir hikmetler mecmuâsıdır ve bugün bulunan Divân-ı Hikmet nüshalarının ilk örneklerindendir." Devam Edecek
5.0
100% (4)