0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
195
Okunma

Bu sabah uyanır uyanmaz tartının başında buldum kendimi. Tartıldım. Yüz yirmi altı buçuk kilogram ağırlığındaydım. Kötü bir rakam değildi benim için. Yaklaşık on dört gün önce yüz otuz bir buçuk kilogram ağırlığındaydım. On dört günlük diyet programı ve egzersiz çalışmasının ardından beş kilogram verebilmişim. Elbette bu miktar benim için çok da iyi değil. Zira vücut kitle endeksi hesabına göre yetmiş beş kilogram ağırlığında olmam gerekiyor. Bu da demek oluyor ki vermem gereken daha elli bir buçuk kilogram var. Yirmi iki temmuzda kendi kendime bir karar verdim. Şöyle ki artık fazla kilolarımdan kurtulacaktım. Yıllar yılı fazla kilolu birisi olarak yaşadım. Yaklaşık on yedi senedir de yüz kilogramın üzerindeyim. Çok çilesini çektim bu fazla kilolu olmamın, hala da çekmekteyim.
Yirmi iki temmuzda hiçbir kıyafetimin bana olmadığını fark ettim. Kıyafetlerimden yağlarım fışkırıyordu. Gömlek giyemiyordum. Pantolonlarım olmuyordu. Kısa kollu tişörtlerimin altından göbeğim çıkıyordu. Yürüyemiyordum, uyuyamıyordum. Oturdum mu kalkamıyordum ve kalktım mı oturamıyordum. Ayakta fazla duramıyordum. Bedenimdeki yağ kitlesi ciddi anlamda yaşam kalitemi düşürüyordu. Yemek yemek keyifliydi, iyi hissettiriyordu. Ama bedenim bana isyan bayrağını çoktan çekmişti. Kendimi iyi hissetmiyordum ve bir şeyler yapmam gerektiğinin farkındaydım. Aslına bakılırsa uzun zamandır bu farkındalığa sahiptim. Ama bir türlü harekete geçemiyordum. Mutfağa girince ya da yemeği görünce işler değişiyordu. Bir gün diyet yaparsam akşamına muhakkak diyeti bozuyordum. Kendimi durduramıyor ve nefsime gem vuramıyordum. Ancak bu durum işleri aleyhime çevirmişti. Bu yüzden bende yirmi iki temmuzda bir karar verdim. Bir dahaki sene yirmi iki temmuzda kadar fazla kilolarımdan kurtulacaktım. Bu basit bir hesaba dayanıyordu; bir yılda on iki ay var ve her ay yalnızca beş kilogram verebilirsem bu bir yılda atmış kilogram vereceğim anlamına gelir. Üstelik benim kurtulmam gereken kilogram miktarı elli beş kilo. Bu durumda bir ay da avantajıma bulunuyor anlamına gelir. Yani on bir ayda da hedefime ulaşabilirim. Bu sebepten kendi kendime söz verdim. Her ay beş kilogram vereceğim diye. Bugün ağustos ayının beşi ve ağustos ayının yirmi ikisine daha on yedi gün var. Şimdiden vermem gereken aylık beş kilogramı vermiş sayılırım. Bu iyi bir haber. Ancak bunu kalıcı bir hale getirmem için kalıcı alışkanlıklara ihtiyacım var elbette. Umarım ve dilerim bu kez başarılı olurum ve bir sonraki yıl fazla kilolarımdan kurtulmuş bir vaziyette yaşamıma devam edebilirim. Bana şu an için gereken tek şey sabır.
Kilo verme ve ideal kiloma ulaşma kararımı vermemde esasında yirmi iki temmuzda ve öncesinde gezdiğim kıyafet mağazalarının da tesiri oldu. Şöyle ki kurumsal ve iki katlı bir kıyafet mağazasına gidip kendime kıyafet baktım. Önceleri 3XL kısa kollu tişörtler bana oluyordu. Ama şimdi onların da bana olmadığını gördüm. Hatta bazı modellerin 4XL bedenleri bile bana olmuyordu. Onlarca kıyafetin ve ürünün olduğu iki katlı kurumsal mağazada bedenime uygun hiçbir kıyafet yoktu. Bu gerçekten de üzüntü verici bir durumdu. Bir başka kurumsal mağazaya gittim orada da durum aynıydı. O kadar kiloluydum ki bedenime göre kıyafet yoktu. Bu benim için utanç vericiydi. Zira kendiyle barışık olma halini hayata geçiremedim hiçbir zaman. O yüzden kolları sıvamanın vaktiydi. Elbette kağıt üzerinde her şey çok kolay. Yılın ayları, aylarda verilecek kilo hesaplamaları, ne zaman ideal kiloya ulaşılabileceği. Bunlar oldukça kolay. Ancak uygulamaya geçince işler değişti. İradeli ve sabırlı olmak gerekti. İrade hususunda bir sorun yaşamadım şimdiye değin. Ancak sabır hususunda zorlanıyorum desem sanırım yalan söylemiş olmam.
İnsan sabırsız bir varlık. Öyle ki hedeflerine bir an önce kavuşmak istiyor. Bende hedeflerime bir an önce kavuşmak istiyorum. Hedeflerime bir an önce kavuşmak isteği gerçekleşmeyince de sıkıntı yaşıyorum. Aslında hedefimin gerisinde değilim. Tam da planladığım gibi ilerliyorum. Ancak beklemek beni çileden çıkarıyor. Bu durumda bana lazım gelen tek şey elbette ve elbette sabır oluyor. Hayatta her şeyin bir zamanı vardır. Hiçbir şey zamansız olmaz. Bunu çok iyi biliyorum. Güneşin doğması da batması da zamanındadır. Mevsim geçişleri zamanındadır. Ne zamanından önce çiçek açar ne de zamanından sonra. Bu yüzden hedeflerin gerçekleşmesi için de gereken bir zaman vardır. İnsan bu zaman içinde sabredebilirse hedefine ulaşabilir. Şöyle de bir gerçek var ki ben bir günde yüz otuz bir buçuk kilo olmadım. Bu bir sürecin sonucuydu. Annemden bu kiloda doğmadım. Kırk üç yıllık yaşamımda yanlış tercihlerim ve zararlı alışkanlıklarım neticesinde bu kiloya vardım. Ünlü ve meşhur bir deyiş vardır; “Roma bir günde kurulmadı.” Diye. Nasıl ki Roma bir günde kurulmamışsa bende bir günde tabiri caizse şişman olmadım. Şimdi şişman olan ben olduğum için kendime şişman demem de bir sakınca görmüyorum elbette.
Peki, nasıl verdim bu beş kilogramı ve nasıl vermeyi düşünüyorum hedeflediğim diğer kilogramları? Aslında kilolu insanların hemen hemen hepsi nasıl kilo vereceklerini çok iyi bilirler. Çünkü hangi alışkanlıklarla nasıl kilo aldıklarını da en iyi kendileri bilmektedirler. Yani fazla kilolu insanların problemleri bir tür cahillik değildir. Ama toplumdaki herkes fazla kilolu insanların nasıl fazla kilolarından kurtulacaklarını bilmediklerinden dolayı fazla kilolu olduklarını ve fazla kilolu olarak kalmaya devam ettiklerini zanneder. Bu yüzden fazla kilolu bir insan ne zaman ki bir toplulukta fazla kilolarından şikâyet etse hemen başlar insanlar; “Ekmek yememelisin, ekmeği kesmelisin. Akşamları yemek yememelisin. Şeker tüketmemeli, hamur işi yemeklerden uzak durmalısın. Muhakkak yürüyüş yapmalısın. Çaya kahveye şeker atmamalısın. Bol bol su içmelisin. Porsiyonlarını küçültmelisin.” Halbuki fazla kilolu olan insanların problemi cahillik yani bilmemek değil harekete geçmemektir. Fazla kilolu insanlar alışkanlıklarının bir sonucu olarak kilo almış kişilerdir. İnsanın alışkanlıklarından kurtulması ise son derece zordur. Hatta bazı alışkanlıklar o kadar şiddetlidir ki bağımlılık boyutuna taşınmıştır. Daha kötü ve daha zararlı bir durumun örneğini vermek gerekirse sigara bağımlılarının hepsi sigaranın zararlarını bilmektedirler. Hiçbir sigara tiryakisi kanser riskini bilmiyor değildir. Ancak sigara içmeye devam ederler. Buradaki sorun cahillik, bilgisizlik ya da aptallık değil bağımlılıktan kurtulmak için harekete geçmemektir. Aynı şekilde fazla kiloları olan bir kişiye de durmadan fazla kilonun zararlarından ve fazla kilolardan kurtulmanın yollarından bahsetmek hiçbir işe yaramayacaktır. Çünkü fazla kiloları olan kişi tüm bunların farkındadır. Yalnızca harekete geçmiyordur. Zira harekete geçmek alışkanlık ve bağımlılıklarından uzaklaşmasına ve bu da huzursuzluğa neden olacaktır. Şimdi şişman olmak da başlı başına bir huzursuzluk kaynağıdır ama kısa vadede kendisinden kurutulabilecek bir kaynak değildir. Ama alışkanlık ve bağımlılıklar kısa vadede kısa huzurlar bağışlarla insana. Yani mesela geceleyin yenilen pasta, akşam yemeğindeki ikinci tabak, atıştırmalıklar hepsi kısa zamanlı huzur verir. İşin sistemi aşağı yukarı bu şekildedir.
Bende yukarıda bahsettiğim gibi uzun süredir nasıl kilo vereceğimi biliyordum. Hatta bu konuda kitaplar okudum, videolar izledim. Okulunu okuduğum bölümde bile canlı biyolojisi ve metabolizması üzerine dersler aldım, sınavlara girdim. Burada sorun bahsettiğim gibi cahil ya da bilgisiz olmam değildi. Burada asıl sorun harekete geçmememdi. Sonunda yirmi iki temmuzda harekete geçtim. Esasında denklem basitti. Bu terazinin bir kefesinde yediklerim ve bir kefesinde yaktıklarım vardı. Eğer terazinin yediklerim kısmı ağır basarsa kilo alıyordum ve eğer terazinin yaktıklarım kısmı ağır basarsa kilo veriyordum. Benim bu terazinin yaktıklarım kısmını ağır basmam gerekiyordu. Bunun içinde elbette bol bol egzersiz yapmam gerekiyordu. Ancak yaşamım bol bol egzersiz yapmaya müsait değildi. Bu durumda bu yakmak kefesini nasıl ağır bastırabilirim? Elbette yemek kefesinin ağırlığını azaltarak. Bende öyle yaptım.
İlk günlerde yalnızca sabah kahvaltısında yalnızca haşlanmış yumurta yedim. Ekmek ve reçelleri tüketmedim. Sonuçta yumurtanın protein oranı diyetim için oldukça gerekliydi. Öğle ve akşam yemeklerini es geçmeyi planlıyordum. Özellikle abur cubur ve atıştırmalıklardan uzak durmak işe yarayacaktı. Yani çikolatalar, gofretler, dondurmalar, çerezler tüm bunları hayatımdan çıkarmalıydım. Bu işin zor tarafıydı. İlk gün evet sabah yumurtamı yedim. Öğlenleyin de yemek zamanında uyudum ve yemek yemedim. Ama akşam öyle karnım acıktı ki dayanamadım. Bir şey atıştırayım derken kantarın topuzunu kaçırdım. Bu elbette bende bir karamsarlık oluşturdu. Kendimi ve hedeflerimi sorgulamaya başladım. Ancak beş kilogram verebilmek için daha bir ayım vardı. Ertesi gün yine denedim ve bir başka gün yine denedim. Sonunda planladığım programa kavuştum. Bu aşamada denemekten vazgeçmemek önemliydi benim için. Ayrıca diyetim için hiçbir özel ürün almadım ve hiçbir özel harcama yapmadım. Zaten benim yeni bir şeyler yemeye değil hiçbir şeyi yememeye ihtiyacım vardı. Bunun farkındaydım. Geçmişteki diyet denemelerimde düşük kalorili bisküviler, yulaf ezmeleri, avakadolar, brokoliler, zayıflama çayları almıştım ama alışkın olmadığım için maalesef hiçbir işe yaramamıştı. Bu yüzden diyetimde yeni, alışık olmadığım ürünlere yer vermedim bu kez.
Şimdilerde öğlen yemek yememeye alıştım. Hatta dün akşam da yemek yemedim. Dün benim için oldukça zorlu bir sınavdı desem sanırım abartmış olmam. Zira dün evde çok sevdiğim ve her biri kalori bombası olan yemekler ve tatlılar vardı. Öncelikle ev yapımı bol kaşarlı, sucuklu, salamlı pizza vardı. Ardından kocaman ve bol kremalı, bol çikolatalı bir yaş pasta. Milföy hamurundan yapılmış içi çikolata dolgulu küçük hamur işleri. Tüm bunlara hayır dedim. Kilo vermek istiyordum ve kararlıydım. Bu sınavı başarı ile atlattım. Bol bol su, çay ve kahve içtim. Yalnız akşam bir bardak kefir içtim. Bunun bedeli olarak da yaklaşık dört kilometre yürüdüm ve kondisyon bisikletinde yarım saatimi harcadım. Disiplinim gerçekten de takdire şayandı. Ancak hedefime bir an önce ulaşma isteği beni bu sabah biraz zorladı. Bu yüzden tekrar yazıyorum; “Şu anda ihtiyacım olan tek şey sabır.” Umarım ve dilerim başarılı olurum.
Bir yıl sonra fazla kilolarımdan kurtulmuş bir vaziyette Medium beden ölçüsüne sahip gömlekler giymek ve sokağa çıkmak istiyorum. “Ya nasıl kilo verdin?” diye soranlara bende klişe cevaplar vermek için sabırsızlanıyorum; “Efendim üç beyazdan uzak duracaksınız. Kesinlikle ekmek yemeyeceksiniz. Bol bol su içecek ve egzersiz yapacaksınız. Öncelikle her gün yürüyeceksiniz vs. vs.”
5.0
100% (1)