Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Aksakal
Aksakal

TASAVVUF HAYATIMIZDA İLKLER-Ahmet YESEVİ (5)

Yorum

TASAVVUF HAYATIMIZDA İLKLER-Ahmet YESEVİ (5)

( 2 kişi )

2

Yorum

6

Beğeni

5,0

Puan

216

Okunma

TASAVVUF HAYATIMIZDA İLKLER-Ahmet YESEVİ (5)

TASAVVUF HAYATIMIZDA İLKLER-Ahmet YESEVİ (5)


Araştırma:Enver ÖZÇAĞLAYAN
TASAVVUF HAYATIMIZDA İLKLER (5)

Ahmet YESEVÎ
"Hikmetler"
Ahmet YESEVÎ’nin Mürid ve Halifeleri:

"Rivayete göre Ahmet YESEVÎ’nin her tarafa yayılan doksan dokuz bin müridi, oniki bin kâmil ehl-i suffesi ve an’aneye uygun olarak hayatta iken tâyin ettiği pek çok halifeleri bulunmaktaydı.İlk Halifesi Arslan Baba’nın oğlu Mansur Ata idi. Mansur Ata (M.ll97) yılında vefat edince yerine oğlu Abdülmelik Ata geçti. Abdülmelik Ata’nın vefatından sonra sırasıyla Tâc Hâce, daha sonra da O’nun oğlu Zengi Ata irşâd mevkiine geçti. İkinci Halifesi(M.1218-9) yılında vefat eden Harezmli Said Ata’dır. Ahmet YESEVÎ’nin üçüncü halifesi YESEVÎ tarzındaki Hikmetleri ve menkibeleri ile Türkler arasında büyük şöhret ve nüfûzu olan Süleyman Hâkim Ata’dır. Hâkim Ata Harezm’de yerleşip, irşâda başladı. (M.ll86) yılında vefat edince Akkurgan’a defnedildi.Hâkim Ata’nın en meşhur müridi Zengî Ata idi. Zengî Ata’nın başlıca müridleri ise Uzun Hasan Ata, Seyyid Ata ve Bedr Ata’dır.YESEVİYYE silsilesi bilhassa Seyyid Ata ile Sadr Ata’dan gelmektedir./İlk Mutasavvıflar."
Ahmet YESEVİ’nin DERSLERİNDE DERGÂHTA KADINLARA DA YER VERME KONUSU:
Bu konu, kendilerince Şeriatı tam uygulayacağız, iddiasında bulunup; bu tarz bir durumu Şeriat dışı bulan, biraz da Ahmet YESEVÎ Dergâhının, diğer dergâh görüntü ve yayılımlarını, yönelimlerini hayli aşma hızı dolayısıyla bazı kıskançlıklara da sebebiyet vermiş, çekememişlikler başlamış ve bu hal YESEVÎ Dergâhına kadar ulaştırılan şikâyetlerle etrafa rahatsızlık verecek durumlara dönüştürülmüştür. Oysa bu davranışın İslam’a ters ve Şeriat’a uygun olmayan bir tarafı yoktur. Zira Hz.Peygamber’in sağlığında, imameti esnasında, O’nun cemaati ardında namaz kılan kadınlara yer ve izin verilmiş, bu uygulamalar daha sonralarda da devam ettiği gibi; konuyla ilgili bazı tartışmalarda da İslam’ın büyük imamları tarafından kabul görmüştür. Ayrıca Ahmet YESEVÎ’nin zaman zaman çeşitli konularda iftiralarla karşı karşıya getirilmiş olduğu ve O’nun, bunlara verdiği karşılıklar kayıt altına alınmıştır. Ancak bugün dahi İslam dışı bâzı tartışmaların İslâm’a (Şeriat’a) dayandırılarak yapılageldiği gözükmektedir. Bu konuda tarafların ve Ahmet YESEVÎ’nin iddiaları da şöyle gelişmiştir:
"Yapılan tahkikat neticesinde bunun iftira olduğu anlaşılmış; fakat Ahmet YESEVÎ kendilerine bir ders vermek istemiş. Hâce, müridleriyle toplantı halindeyken ağzı mühürlü bir hokka getirtmiş ve topluluğa hitaben, "Sağ elini bulûğ çağından bugüne kadar avret uzvuna dokundurmamış biri var mı?" diye sormuş.Kimse cevap verememiş.Sonunda müridlerinden Celâl Ata elini dokundurmadığını bildirince Ahmet YESEVÎ hokkayı eline vermiş ve O’nu müfettişle birlikte Mâveraünnehr ve Horasan diyarına göndermiş. Âlimler ve şeriatçılar toplanıp hokkayı açtıklarında, içinde pamukla ateşin birarada bulunduğunu görmüşler. Bununla Âlimler ve şeriatçılar; Hâce’nin kendilerine vermek istediği dersi anlamışlar.Hâce Ahmet YESEVÎ bu kerametiyle "Eğer kadın ve erkek ehli Hak meclisinde birlikte ibâdet ve zikir ederlerse, Hak teâlâ’nın gücü onların kalbindeki her türlü kötülüğü yok etmeye muktedir olur." demek istemiş. Hâce’nin ahvâlinden şüphe edenler çeşitli hediyeler göndermek suretiyle kendilerini affettirmek yoluna gitmişler.
Yine birgün Kazan Han, Ahmet YESEVÎ’nin Cuma namazı için câmiye gelmediğini öğrenince, O’nu suçlamaya çalışmış. Tahkik edildiğinde, Hâce’nin Cuma namazını Mısır’daki Câmiü’l Ezher’de edâ ettiği öğrenilmiştir .
Şüphesiz ki Ahmet YESEVÎ’nin rivayet edilen kerametleri ve hakkında teşekkül eden menkıbeleri bunlardan ibâret değildir.Ortaasya Türk Dünyasında hatırasının asırlarca canlı tutulması ve Yesevî dervişlerince bir gelenek halinde devam ettirilmesi O’nun şöhretinin ne derece yaygın ve nüfuzunun ne ölçüde kuvvetli olduğunu açıkça göstermektedir.Aradan sekiz asır geçtiği halde; bu gün dahi Ortaasya Türkleri O’nu hürmetle anmakta ve ermiş bir kişi olarak kabul etmektedirler."
Ahmet YESEVÎ, mürşidi Yusuf Hemedâni gibi Hanefi Mezhebinde bir âlim ve şeriatçı idi.Kuvvatli bir medrese tahsili görmüş, din ilimleri yanında Tasavvuf’u da iyi öğrenmişti.Bununla beraber devrinin birçok din âlimleri ve mutasavvıfları gibi, belli bir sahada kalmamış, inandıklarını ve öğrendiklerini çevresindeki yerli halka ve göçebe köylülere anlayabilecekleri bir dil ve alıştıkları şekillerle aktarmaya çalışmıştı.Bir mürşid ve ahlâkçı hüviyetiyle onlara şeriat ahkâmını, Tasavvuf esaslarını, tarikatın âdap ve erkânını öğretmeye çalışmak,İslamiyeti Türklere sevdirmek ve Ehl-i Sünnet akidesini yaymak ve yerleştirmek başlıca gayesi olmuştu. Hikmetlerinin lirizmden mahrum, sanat endişesinden uzak kabul edilişinin sebebi, onlardaki bu öğreticilik vasfıdır.O’nun hikmetlerinde şeriate aykırı hiçbir ize rastlanmaz. Şeriat ve tarikatı kolayca telif etmesi,YESEVÎ’liğin sünnî Türkler arasında süratle yayılıp yerleşmesinde , daha sonra ortaya çıkan birçok tarikat üzerinde müessir olmasında başlıca sebep olmuştur."
HİKMETLERİNİN EDEBÎ VE SANAT YÖNÜNE GELİNCE:

"Ahmet YESEVÎ’nin, şeriat ve sünnete son derece bağlı bir mü’min, İlâhi aşka inanmış bir mutasavvıf olarak, san’at endişesinden uzak bir mürşid hüviyetiyle çevresinde toplananlara inandıklarını ve duyduklarını öğretmeye ve telkin etmeye çalışması tabii idi.O’nu sadece sanat ölçüleri içerisinde ele alıp değerlendirmek doğru olmaz.Hikmetlerinin tamamen basit, kuru ve edebî değerden mahrum olduğunu söylemek de doğru değildir.Bâzı hikmetlerinin samimi ve coşkun bir ifadeye sahip olduğu ve dîni-tasavvufi halk edebiyatının güzel örneklerini teşkil ettiği unutulmamalıdır.Bununla beraber Ahmet YESEVÎ elbette Yunus âyarında ne dâhi bir sanatkâr, ne de bir mutasavvıftır.Esasen O’nun için nâzım bir gâye değil, bir vasıta idi. İslam ve Tasavvuf kültürüne vâkıf, Arapça ve Farsça bilen Ahmet YESEVî, çevresindeki İslamiyet’e yeni girmiş veya henüz girmemiş halka ve bozkır göçebelerine hem bu dînin esaslarını öğretmek, hem de Tasavvuf’un inceliklerini telkin etmek için başka türlü hitap edemezdi.Onlara alıştıkarı bir dil ve şekille hitap etmesi zaruri idi. Hikmetlerinin fikir yönünü İslamiyet ve Tasavvuf, şekil yönünü de millî unsurlar teşkil etmektedir." -Devam Edecek-

Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (2)

5.0

100% (2)

Tasavvuf hayatımızda ilkler-ahmet yesevi (5) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Tasavvuf hayatımızda ilkler-ahmet yesevi (5) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
TASAVVUF HAYATIMIZDA İLKLER-Ahmet YESEVİ (5) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
neneh.
neneh., @neneh-
9.8.2025 13:51:35
5 puan verdi
akademik tez mesabehesinde bir eser olacak allahu alem.allah razı olsun geçmişe ışık tutup geleceği aydınlatmak için büyük bir gayret sarfettiğiniz için.okumak, dizayn etmek ve yoruma hazır bir hale getirmek sizin gibi birikimi ve tecrübesi olan üstadlara mahsus.rabbim sayılarınızı arttırsın.sağlık sıhhat afiyet ve hayırlı uzun ömür diliyorum ve üstadı selamlıyorum.saglıcakla.saygıyla.
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
5.8.2025 09:13:05
5 puan verdi
İslâm Dini çağlar boyu müntesipleri vasıtasıyla, ebedi yaşayacaktır.
Örnek şahsiyetler bu konuda gözü budaktan esirgememişlerdir.
Biiznillah mağfirete ereceklerdir.
Allâh say ve gayretlerini makbûl eylesin.

Çok saygımla Üstadım
Ellerinden öperim

deniz_tayanç1 tarafından 5.8.2025 09:14:46 zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL